Kemal evine geldiğinde saat 22.00 olmuştu. Kapıyı açtığında evin ışıkları sönüktü. Eşinin ve çocukların erkenden uyuduğunu düşündü. Salondaki kanepeyi açtı. Yastık, çarşaf, battaniye ve pijamalarını almak için yatak odasına gitti. Odanın ışığını yakınca Leman'ın uyanık olduğunu gördü. Leman yatağın üzerine oturup Kemal'e bakıyordu.
"Kemal bu gece erken geldin. Normalde böyle hışımla evden çıkınca ya sabaha karşı geliyorsun ya da hiç gelmiyorsun."
Kemal dolaptan alacaklarını alıyordu ve o esnada Leman'ın yüzüne bile bakmadan konuştu.
"İnan bana bu ev benim için bir ev değil. Ateşten bir kuyu. Hiç gelmek istemiyorum ama gelmek zorundayım. Yarın benim için önemli bir davam var. Erkenden uyumam gerek. O yüzden eve erken geldim. Şimdi de uyumaya gideceğim."
Leman oturduğu yerden hızla kalktı. Sesinde öfke vardı.
" Bütün bu huzursuzluğun sebebi sensin. Tüm suçlu sensin. Sen beni sevseydin, bana değer verseydin bu evlilik çok güzel ilerlerdi."
Kemal öfkeyle soluk alıp verdi ve hızla arkasını döndü.
" Yine aynı şeyler. Sen seni sevmem için hiçbir şey yapmadın ama nefret etmem için çok şey yaptın."
Leman kocasına doğru yaklaştı ve kollarını kocasının boynuna doladı. Sesinde hüzün vardı.
" Ben sen beni sev diye daha ne yapabilirim söyle bana? Karşında yüzü ve fiziği çok güzel bir kadın var. Beni her gören dönüp bir kere daha bakıyor. Ben bu kadar güzelken sen neden bir türlü beni sevmiyorsun?"
Kemal tek eliyle karısının kollarını boynundan indirdi. Başını hayır der gibi iki yana salladı.
" Senin sorunun ne biliyor musun? Güzelsin diye seni seveceğimi zannediyorsun. Yanılıyorsun. Evet çok güzel bir kadınsın ama bu değil istediğim şey. Anlayışsızsın, nankörsün, bencilsin, kavgacısın, memnuniyetsizsin... Daha sayamadığım bir sürü şey var ve tüm bunlar seninle yaşamayı zorlaştırıyor. Güzelsin ama yüz olarak, huy olarak değil."
Kemal diyeceğini dedi ve odadan hızla çıkıp gitti. Yatağını hazırladı ve yattı.
Leman ise eşinin söyledikleri karşında kalbi kırık bir şekilde ağlayarak makyaj anasının önüne oturdu. Ağlamaya başladı. Ağlayarak yüzüne baktı. Elleriyle saçına, yüzüne dokundu. Kendi kendine konuştu.
"Yıllardır evli olduğum adama kendimi sevdiremedim. Bu güzelliğinin ne anlamı var? Eşim beni sevmeyecekse, beğenmeyecekse ne anlamı var? "
Ağlaması daha da şiddetlendi ve parfüm şişesini karşındaki aynaya fırlatıp aynayı paramparça etti. Masadaki tüm kozmetik ürünlerini duvara fırlattı. Parfüm şişelerini kırdı. Bağıra bağıra ağladı. Yere düşen makası eline aldı ve uzun, sarı saçlarına baktı. Saçlarıyla konuştu.
"Bana getirdiğin güzellik hiçbir işime yaramıyor." dedi ve kesmeye başladı.
Ev dubleks olduğu için yatak odası yukarı katta, çocukların odası da aşağı kattaydı. Bu sebeple neyse ki çocuklar annelerinin sesini duymamıştı. Fakat Kemal uyanık olduğu için tüm sesleri duyuyordu ve odadaki seslere daha fazla dayanmayıp yatağından kalktı ve yatak odasına gitti. Odaya girdiğinde karısının bağıra bağıra ağlayarak saçlarını kestiğini gördü. Hızla yanına koşup ellerini tuttu ve bağırdı.
"Leman delirdin mi sen? Ne yapıyorsun? Bırak şu makası."
Makası Leman'ın elinden aldı. Leman ağlayarak kocasına bağırdı ve onu itti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sevmek
RomanceSeven bir adam ve sevilen bir kadın... Öfkeden ve nefretten aşk doğacak mı?