Rengin karşısında Kemal'i görünce çok şaşırdı. Hemen Kemal'i masaya davet etti. Heyecan ve tedirginlikle panik halde konuştu.
"Ah, buyurun lütfen. Kusura bakmayın. Lütfen oturun. Menüyü getireyim size."
Kemal Rengin'in bu telaşlı haline güldü ve onun kolunu hafifçe tutup onu sakinleştirmeye çalıştı.
"Rengin sakin ol! Asıl sen otur lütfen yemeğine devam et."
Rengin şaşkınlıkla adamın yüzüne baktı. Kemal tekrar konuştu.
"Ben müşretin değilim. Sadece arkadaşını çalıştığı yerde ziyarete gelmiş biriyim. Lütfen otur. Ben de oturacağım." dedi ve oturdu. Eliyle de tam karşındaki sandalyeyi işaret etti ve mimikleriyle oturmasını söyledi.
Rengin de tam Kemal'in karşına oturdu. Çok kısa bir süre bakıştılar. Sessizliği Kemal bozdu.
" Yemeğine devam et lütfen. Gerçi pek yemek gibi de değil. Tost ve domates, salatalık. Bunlar sana pek de enerji verecek yemekler değil. Çok çalışıyorsun. Enerji lazım sana."
Rengin tebessüm etti.
"Haklısınız ama dediğiniz gibi iş çok. Aceleden bunları hazırladım kendime. Zaten kalkmam lazım şimdi de. Diğer arkadaşlarıma haksızlık olur."Kemal hüzünlü gözlerle baktı.
"Hemen kalkacak mısın? Oysa ben seni görmek için ve seninle sohbet etmek için gelmiştim. Ama sen şimdi kalkıp gidecek misin?"
Rengin ne diyeceğini bilemedi. Küçük bir çocuk gibi dudağını büzdü ve üzgün bir şekilde konuştu.
"Ama ben çalışıyorum şu an. Yapabileceğim bir şey yok maalesef."
Kemal iki elinin parmak uçlarıyla birleştirdi. Kaşlarını kaldırdı ve Rengin'e sordu.
"O halde tatil günün ne zaman, seni kahvaltıya davet etsem ne dersin? Bildiğim çok güzel bir yer var. Birlikte hem kahvaltı yaparız hem de birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı buluruz. Ne dersin?"
Rengin biraz tedirgin ve kırmamaya çalışarak cevap verdi.
"Tatil günüm pazar günü ama o gün başka bir arkadaşıma sözüm var. Teklifinizi kabul edemeyeceğim. Kusura bakmayın."
Kemal derin bir iç çekti ve dudakları aşağı doğru büktü.
"Pekiyi küçük hanım. Bir sonraki hafta için bir planınız yoktur bence. Haftaya pazar günü için teklifimi kabul eder misin?"
Rengin artık adamdan rahatsız olmaya başladı. Ne ısrar edip duruyordu bu adam. İstemiyordu işte. Bu defa öfkeli bir sesle cevap verdi.
" Üzgünüm, o hafta da anneme sözüm var. Sinamaya gideceğiz annemle."
Rengin'in aslında iki hafta tatilinde de bir planı yoktu. Sadece Kemal'i reddetmek için uydurmuştu. İçinden "İnşallah bu adam 3.hafta tatilimi de istemez." dedi. Kemal de zaten teklifini reddetmek için yalan söylediğini anlamıştı. Bu yüzden bu konuyu kapattı. Rengin de oturduğu yerden kalktı ve tabağıyla bardağını eline aldı.
"Ben bunları götüreyim, gelirken de size menü getireyim olur mu?"
Kemal tebessüm edip başıyla onayladı. Rengin kalkınca Rengin'in sandalyesine oturdu. Rengin Kemal'in ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışarak baktı. Kemal sandalyeye oturduktan sonra Rengin'e neden yer değiştirdiğini açıkladı.
" Buraya oturunca tüm kafeyi görebiliyorum. Bu da demek oluyor ki buraya oturunca senin gibi bir güzelliği daha rahat izleyebilirim."
Rsngin Kemal'in bu söylediğinden çok rahatsız oldu. Kaşlarını çatarak Kemal'e baktı ve hızla uzaklaştı. Söylene söylene tabağını ve bardağını bulaşıkhaneye götürdü. O sırada yakın arkadaşı Sıla yanına geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeniden Sevmek
عاطفيةSeven bir adam ve sevilen bir kadın... Öfkeden ve nefretten aşk doğacak mı?