Korkuyla gözlerimi araladığımda kendimi hiç bilmediğim bir yerde buldum. Etrafıma göz attım; karanlık, ürkütücü ve en nefret ettihim soğuk ile harmanlanmış bir eve benziyordu. Buranın nere olduğu hakkında bir fikrim yoktu ve bu beni ürkütüyordu. Gölge'nin burada olmasını diledim defalarca ve daha sonra bir ses duydum. "Hanımefendi burada ne işiniz var?"
Arkamı döndüğümde beni gören kadının ağzı ile gözü, korku ve şaşkınlıkla eş zamanlı açıldı. "S-sen..." diye kekelediğinde kaşların çatıldı, beni tanıyor muydu?
"Hanımefendi ben buraya isteyerek gelmedim, buranın nere olduğu hakkında bir bilgim yok. Evdeydim ve kendimi bir anda burada buldum" bu konuşmayla kendimi açıkladığımda kadın daha çok şaşırmıştı.
"Hatırlamıyor musun?" Bu soruyu ne için sorduğunu anlayamazken kadın yanıma doğru adımladı.
Eli kıyafetime gittiğinde benimde gözlerim kıyafetime gitti. Bu elbiseyi ben giymemiştim, siyah uzun askılı saten bir elbiseydi.
"Bu çok acı" diye mırıldandı. Elbiseden elini çekip bakışları beni buldu. "Zamanı gelmiş demek ki"
Kaşlarım sanki imkanı varmış gibi daha çok çatıldı. Yüreğimi korku sarmıştı, içimde dolaşan korku iyice içime işliyordu. "Neyin zamanı geldi?" Sorumu yanıtlamadan eliyle gel diye işaret etti ve ilerideki bir kapının önünda durdu, kapı yavaşça aralınırken beni içeriye sokmuştu. Kapının kapanma sesiyle ışıklar yandı.
Burası aşırı soğuktu ve bedenim kaskatı kesilmişti. Arkası dönük bir adam ve kadın vardı, adam bir anda kadının üzerine eğildiğinde kadının dudaklarına kavuşan dudakları ön plandaydı bir ses duydum ve sonrasında önümdeki görüntü kayboldu. "Hoşgeldin Mehir, seni korkuttuysam özür dilerim. Gerçekleri öğrenme zamanın geldi"
Bir anda gözlerim karardı ve geri açıldıklarında farklı bir yerdeydim. Bir orman içerisindeydim ve etrafımda çember şeklinde dizilmiş gölgeler vardı. Bir anda beklemediğim fısıltılar yükseldi.
"Bu gerçekten o mu?"
"Çok güzel olduğunu duymuştum ama"
"Gerçekten karşımızdaki o mu?"
"Cidden inanamıyorum"
"Fazla güzel"
"Halesi nerede?"
"O yasak olanı yaptı"
"Evet o cezalandırıldı"
"Neden siyahlar içerisinde?"
"Alevli kan-"
Fısıltıları beynimin içinde dolanırken artık dayanamamıştım, sanki cümleleri beynimin içinde dolanarak başımın ağrımasına neden oluyordu ve artık dayanamadım. "Yeter" diye çığlık attığımda sonuncusunun cümlesi bölünmüş diğerlerinin fısıltıları susmuştu. Bazılarının cümlelerini tam duyamamıştım ve bu bile bana çok gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Bağ
FantasíaO gelmişti ve gözyaşlarım durmuştu, o hep en kötü zamanımda gelmişti. Beni hiç yalnız bırakmamıştı. Hep yaralarımı sarmama yardım etmişti. Yedi yaşında babasından şiddet görmüş kızında yanındaydı, on iki yaşında annesinin kızı saçlarından odasına sü...