Ellerimde ki soğuk iki taşı avucumun içinde çevirdim ve oturduğum koltuğa biraz daha yerleşmeye çalıştım. Diğer koltuklara yayılmış olan ekibi izlerken bir yandan da odamda bulduğum; biri siyah diğeri beyaz olan iki taşı avucuma almış oynuyordum.
Buradan hala çıkamamıştık; bunun sebebi hala öğrenmediğim bir şeylerin olmasıydı. Elinde sonunda öğrenecektim.
Burada yemek yemiyorduk, Lucifer'dan öğrendiğime göre burada insanlar acıkmıyormuş, zaten şeytanlar ve melekler asla yemek yemediği için hiçbir şekilde problem yaşamıyorlardı.
Gerçekleri öğrenmemin üzerinden dolu dolu iki gün geçmişti ve ben hala etkisini üzerimden atamamıştım. Yanımda oturan Lucifer'ın kolu omzumun üzerindeki yerini bulurken bakışlarımı ona doğru çevirdim. O güzel gözlerinde genellikle bana bakarken sonsuz sevgiyi görüyordum lakin o gün öğrendiklerimden sonra o güzel gözlerinin bakışlarında sadece pişmanlık görüyordum.
Kafamı çevirip çaprazımızda olan koltukta oturan Paimon ve Uriel'i gördüm, onları gerçekten yakın arkadaş olduklarını burada kaldığım sürece farketmiştim. Aralarında bir bağ vardı ama bu bağı çözemiyordum, arkadaşlardı lakin ne yaşamışlardı ki bu kadar yakın olmuşlardı?
"Tarot, iyi misin?" Bana yabancı olan lakin benim ismimin olan Tarot ismini duymamla başımı o yöne çevirdim. Bana nasıl olduğumu soran gerçekten güzel, olan edebiyat ve müziğin ustası olduğunu öğrendiğim Uriel'idi.
"İyiyim" cevabı kısa tutup minik bir gülümseme sundum. Uriel'in geçmişimde en yakınım olduğunu öğrendiğim andan beri kendimi kötü hissediyordum. Şuan bu odada oturan; Lucifer'ı, Uriel'i, Paimon'u ve Katerina'yı geçmişimde tanımama rağmen hatırlamamam kendimi suçlu hissettiriyordu. Kendimi gökyüzünde tek olan Ay gibi hissediyordum, lakin etrafım bir sürü yıldızla çevriliyken.
Kendimi Güneş'e aşık olmuş olan Ay gibi hissediyordum. Bir imkansızın peşinden koşmak çok acıydı, onun ışığıyla aydınlanıp varlığını biliyordum lakin ona ulaşmam yasaktı. Bu yasakları çiğneyenler cezalandırılırdı.
Sahiden neydi bu bilinmezlik, neden bu kadar canımı yakıyordu, kimdim ben, görevim neydi? Bu sorularımın cevabını bu odadaki herkes biliyordu, lakin hiçbiri bilmiyordu. Çok saçma gibi gelen bu cümle aslında doğruydu. Hepsi kim olduğumu dışardan biliyordu lakin geçmişimdeki içimdeki ben nasıl biriydim?
Yorgun bedenimi Lucifer'ın göğüsüne yasladım, beni cezalandıran adamın göğüsünde yatmam ne kadar ironikti? Peki bu cezanın nedeni o muydu veya ben miydim? O cehennemin lorduydu lakin dudaklarının cehennemin en büyük kötülüğü ile zehirlendiğini bilmiyordu. Bende cennettin herkesin söylediğine göre, güzeller güzeli zaman meleğiydim lakin ben neden bilmiyordum?
Madem günahtı neden bunu yaptım, madem yasaktı bir melek olarak bu yasağı neden çiğnedim? Aklımda olan tüm sorular yavaş yavaş beni içten içe öldürüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Bağ
FantasyO gelmişti ve gözyaşlarım durmuştu, o hep en kötü zamanımda gelmişti. Beni hiç yalnız bırakmamıştı. Hep yaralarımı sarmama yardım etmişti. Yedi yaşında babasından şiddet görmüş kızında yanındaydı, on iki yaşında annesinin kızı saçlarından odasına sü...