1.0

4.7K 240 23
                                    

Selamin aleyküm.

                                🌾🌾

Başım önde hiç bir yere bakmadan o asansörde ki çakma ingilizle karşılaşırız tekrar gözgöze  geliriz falan diye hızlı hızlı hastane kantinine girdim.

Acil cukulata yimem lazımm

Genelde stres anında tırnaklarımı yerdim.
Sonra bunu çikolata ile atlattım. Şimdi ise çikolata yiyerek bir nebze sakinliyirum.
Çikolatanın tadı kokusu beynimdeki düşünceleri unutturuyor resmen.

Yoksa normalde  olay geçtikten sonra keşke şunu deseydim, bunu demeseydim diye düşünür dururdum.

Şu an tek isteğim bir daha karşılaşmamak

İnşallah ömrüm boyunca bir daha görmem.
Çok çok AMIN

Kantinde sıra olmaması beni mutlu ederken hemen istediğim çikolataya bakmaya başladım.

"Abi şu çikolatadan bir de şundan bide bu bunların hepsinden üçer tane vee son olarak üç tane su " deyip abinin suları getirmesini beklerken çikolataların birini açtım bile .

"53  tl " cebimden telefonu ve bozuk dört tl den üçünü adama verdim telefonun arkasından da yüz lira çıkarıp verdim.

"53 demiştim " deyince yaptığım şeyin anca farkına vardım. Yüz tleyi  elli lira gibi düşünmüştüm.

kendimi rezil etme kotasını doldurduğunu düşünüyordum. Bu yüzden zekice cevap vermem gerek.

"Bozuk yok abi elilik geri ver oluyor zaten "

Deyip bi rezilği de olmadan önledik.

Elimde çikolatalar ve su ile bu kez asansör yerine merdivenlere ilerledim. Merdivenlerin olduğu kapıyı açıp çıkmaya başladım. Bir elimde çikolata poşeti diğer elimde açık çikolatam la merdivenleri çıkmaya başladım.

Bi ara yorulup oturdum. merdivenlere zaten insan da yoktu burda rahatça çikolatalarımı yedim tatlı oldukları için su da içmem gerekti suyun birini zaten ben bitirdim ikisini onlara götürmek için almıştım ama galiba onları da içicem.

Selimin kaldığı kat olduğunu düşünerek merdivenlerin kapısını açıp çıktım.

Doğru tahmin yapmışım burası o kattı. Selimin odasının kapısını açıp içeriye girdiğimde içeride bir kadın birde bebek var.
Selim ise yatağa oturmuş bebeğe doğru eğilmiş birşeyler mırıldanıyor du.

Beni kapının önünde kaldığımı gören süleyman abim "gel sare gel " deyip yanına çağırdı.

"Selime bi şey dediler mi neyi varmış "

" neyi olucak bildiğimiz gibi bükülmüş biraz incinmiş bu kendisi mızmızlanıyo bi krem verdi. Eve gidebilirsiniz dedi. " diye  açıkladı.

"Boş ver onu.  Bak bu bizim ablamiz"  eliyle yatakta oturan kadını gösterdi.

"Merhaba sarecim. ben fatma ablan oluyorum. Aslında bu gün size gelecektik ama minik bey hastalanınca  buraya gelmek durumunda kaldık. " dedi. Kucağında ki bebeği selime uzattı. Selim bebeği eline alıp sevmeye devam etti.

Fatma Abla gelip bana sarıldı. "Annem gibi kokuyorsun." Diye kulağıma fısıldadı. Ben de ona karşılık vererek sarıldım. Hiç tanımasam da sanki güvendeymişim gibu hissettim bu kollarda.

" senin doğduğunda çok sevinmiştim. Bi kız kardeşim olacaktı. En güzel bebeklerimi ayırdım seninle oynayalım diye " benden ayrıldıktan sonra bu kelimeler döküldü ağzından.

Bana aynı annem gibi bakıyor tebessüm eksiltmiyor yüzünden elimden tutup. Selimin yanına götürdü beni. Selimin elinden yavaşça bebeği alıp;

" bak teyzesi bu da berat benim oğluşum"

Elinde ki bebeği benim göreceğim şekilde tutu.

"Kucağıma alabilirmiyim. " hayatımda hiç bebek kucaklamasam da onu almak istedim.

"Tabi gel otur öyle al selim sende kay öteriye." Diyerek bana yer açtırdı.

"Ayıp oluyor ama abla sakatım ben burda az önce ki dediklerini de duymadım sanma." Diyerek az önce fatma ablanin benim doğduğum zaman yaptıklarını kastetti. Sonuçta o da benle ayı  zamanda doğmuştu.

Harbi hangimiz daha önce doğduk acaba .

Bunu sormayı aklıma not edip berat'a döndüm. Çok tatlı bir bebekti yanakları tombul tombul yanakları al al di gözleri masmavi ve küçücük burnu vardı.

Dayanamayıp yanağını öpücük attım öyle sulu sulu değil nazik minik bir öpücük.

O sırada kapı açıldı. Hiç oralı olmadım berat bebeği sevmeye devam ettim. Küçük büzülmüş dudaklarını açıp kapatıyor küçük mırıltılar çıkarıyor.  Sevimliliğine tatlılık katıyordu. Küçük ellerine küçük serçe parmağımı uzattım.  O da bunu bekliyor gibi sıkıca tuttu.

Ben galiba bebekleri çok seviyorum bunu yeni anlamam garip ama neyse

Dayanamayıp tekrar öptüm.

"Yenge hadi gitmiyormuyuz." Duyduğum sesle öylece kaldım. Bu ses o ses! Yavaşça başımı kaldırıp kapının olduğu yöne çevirdim.

Çeviremez olsaydım.

Kapının önünde geniş gövdesini duvara yaslamiş duruyordu.

Ben buna benle yaşıt gibi duruyor mu dedim . Boş verin onu yanlış görmüşüm. Adam dev resmen.

Asansörde sadece yüzüne baktığımı şimdi anladığım adam tam şu an da karşımda duruyordu. Ben bir de ' inşallah bi daha karşılaşmayız diye dua etmiştim '

Köpeğin duası kabul olsa gökten kemik yağardı beni duam da o hesap oldu

Kabul olmayan dualarıma rağmen tekrar bi dua daha ediyorum: umarım Beni tanımaz.

"Tamam gidelim " dedi fatma abla.

Ona tekrar baktığımda o da bana bakıyor du başta şaşırsa da sonradan dudağı kırıldı. Al işte atanıdı neyse ben tanımıyor gibi yaparım.

"Bak sare bu da ablamın kayın biladeri mirza abi ." Dedi selim .

"Aa öyle mi memnun oldum mirza abi" dedim.

"Çocuklarının babasından mirza abiye mi geçtik?"

                                🌾🌾

KESTİKKK...

Diğer bölüm görüşürüz...

SARE (Köylü ailem)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin