44. Bölüm

2.1K 169 20
                                    

İyi okumalar ❤️

Kapıya atılan tekme yüzünden çıkan toz dumanı ile beraber içeri girdiklerinde Felix hala garip bir şekilde fazlası ile temiz ve düzenli olan eve bakıp " Burası nasıl hala bu kadar temiz?" diye sormuştu. Arem Felix'in sorusunu yanıtsız bırakıp yatak odasına doğru gittikten sonra annesini yavaş bir şekilde yatağa bırakmış ve üzerini de örttükten sonra saçlarını okşayıp odadan çıkmıştı. Salona geldinde hala ayakta durduklarını gördüğünde koltuğa geçip onlara bakmış ve " Tahminen ne zaman oturmayı düşünüyorsunuz?" diye sormuştu.

Herkes sanki Arem'in komutunu beklermiş gibi kahverengi kanapelere yerleştikten sonra pür dikkat ona bakmaya başlamışlardı. Arem yorgun bir şekilde derin bir nefes verdiğinde Felix de onunla birlikte nefes vermişti. Arem herkesin bir açıklama beklediğini fark ettiğinde oturduğu yerde dikleşmiş ve " Şeytan diyarına geldik. Melek diyarından hiç kimse buranın kralından izinsiz buraya gelemez izin alma süresi de o kadar kısa sürede olmaz. Bu yüzden dünyaya gitmek istemedim. " demişti. Almila tam ağzını açtığında gelen kapı sesi yüzünden herkes kapıya bakmıştı. Kapı açılıp da içeri orta boylu soğuk hava yüzünden kızarmış tombul yanaklara sahip beyaz ve siyah karışımı saçlara sahip kendi bedenine göre küçük kalan kırmızı deri gibi duran kanatları ile ellilerinde bir kadın girdiğinde Arem dışında herkes paniklemişlerdi.

Arem küçük bir gülümseme ile yaşlı kadının yanına gitmiş ve kadının şok olmuş yüzünü umursamadan ona sarılmıştı. Kısa bir sarılma sonrası ayrıldığında " Ninem nasılsın bakalım. Görmeyeli daha da tombul olmuşsun sen." diye uğraşmıştı. Yaşlı kadın Arem'in eline vurduktan sonra " Sus hayırsız seni. Neden haber vermedin. Sizin için yemek yapardım. Acıkmışsınızdır şimdi." demişti ortamın sessizliğine yumuşacık çıkan sesi ile karşılık verirken. Arem kaşlarını çatıp elini tutarken " Apar topar geldik ninem  bak daha geleli yarım saat olmadı." demişti yaşlı kadının gazabından korunmak istermiş gibi. Yaşlı kadın gözlerini Arem'den çektikten sonra hala oturan kişilere bakıp " Melekleri anlarım da oğlum insanları neden getirdin? Yine ceza alacaksın yasak olduğunu bilmiyor musun?" diye sormuştu. Arem göz devirdikten sonra " Nine benim ne zaman kurallara uyduğumu gördün. Hem boşver şimdi sen açım ben hadi o bal damlayan ellerin ile bize bir yemek yap. Bak o kadar yoldan geldik. " demişti.

Yaşlı kadın söylene söylene içeri geçtikten sonra kızlara dönüp " Gelin bakıp buraya yardım edin bana." demiş ve mutfağa doğru ilerlemişti. Kızlar tereddüt edip Arem'e baktıklarında Arem onların tepkilerine gülmüş ve az önce kalktığı yere oturmuştu. Almila diğerlerinde  önce ayağa kalktığında onlar da ayağa kalmış ve mutfağa doğru yürümüşlerdi. Yaşlı kadın onlar gelene kadar birçok şeyi tezgahın üzerine indirmişti. Kızlar yaşlı kadının verecekleri tepkileri bilmedikleri için öylece durmuşlardı.

Felix kafası mutfağa doğru dönük iken
" Evin nasıl hala bu kadar temiz olduğu ortaya çıktı." demişti. Giray onu küçük bir hareket ile onaylarken Arem yerinden kalmış ve annesini yatırdığı odaya doğru gitmişti. Odanın kapısını yavaş bir şekilde açtıktan sonra usulca içeri girmiş ve koyu kahverengi kapıyı kapatıp odanın bir köşesindeki gri koltuğu yatağın baş ucuna çekmişti. Koltuğa usulca oturduktan sonra hala uyuyan annesine bakmış ve iç geçirmişti. Küçük bir gülümseme sonrasında ise sırtını koltuğa yaslayıp düşünmeye başlamıştı. İçeriden gelen kızların sesinin arasından Melodi'nin gülüş sesi diğer seslerden sıyrılıp kulağına geldiğinde küçük bir kıkırtı sunmuştu sessiz odaya.

Daldığı yerden sıyrıldıktan sonra annesine dönüp " Hatırlıyor musun annem. Bana hep orkideni bul derdin. Kendi dünyamda açan ilk çiçeğimi bulmamı isterdin. Ben artık pes etmiştim. Pes ettiğimde daha yirmi beşindeydim sürgüne gönderilmiştim. Ucu bucağı olmayan karanlık bir ormanın içindeydim. Bir sürü garip canlılar vardı. Hatırlıyorum da bir keresinde bir kurt görmüştüm. Gözlerinden sürekli bir şeyler akıyor gibiydi. Ama beni görüyordu bundan eminim. Hipnoz olmuş gibi bana bakıyordu. Çok fazla korkmuştum. Kimse bana o kadar uzun süre bakamadı ve o şey beni tedirgin etmişti. Umutsuzluğun içinde kaybolmuştum herşeyin bittiğini kendime inandırmıştım. Hatta o kadar inanmıştım ki artık ordan çıkamayacağıma yemek yemeyi bile bırakmıştım. Sonra bir melek bekçisi geldi bana bir teklif sundu. Yüzde bir gibi bir ihtimal vardı. Seçimlere koyacaktı beni. Ama sadece tek bir hakkım vardı. Beni sadece tek bir kişiye gösterecekti ve o olmazsa başka şansım yoktu." dedikten sonra sulanan gözlerini eli ile sertçe silmiş ve burnunu çektikten sonra devam etmişti.

Benim Meleğim ( Melez) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin