Bir silah sesi duyuluyor birden.
Sonra çığlıklar, feryatlar kopuyor..
Bir çığlık daha duyuyorum ama bu sefer kendi sesim..
"HAYIR,HAYIR.."
"YARDIM EDİN!, LÜTFEN YARDIM EDİN!"
"AMBULANS ÇAĞIRIN!
"DENİZ"
"YAĞMUR"
Sokakta ambulansın siren sesi yankılanıyor..
.
.
.
"HAYIR!" diye ağlayarak uyandı genç kadın.
Ter içinde kalmış, vücudu kabusun etkisiyle titriyordu.. Baş ucunda bulunan ışığı yaktı ve sürahiden titreyen ellerine aldırmadan bardağına su doldurdu..
Ellerine dökülen ıslaklıkla o zaman anladı ağladığını..
Suyu içti hızlıca, bardağı yerine koydu.Ayağa kalktı ve odadan çıktı, banyoya girdi. Aynada kendine bakmadan yüzünü yıkadı, havluyla kuruladı ve banyodan çıktı.
Odasına girdi tekrar, telefonunu aldı ve oturma odasına geçti. Koltuğa uzandı.
Televizyonu açtı rastgele kanalları değiştirdi, aklı televiyonda değildi. O, başka şeyler düşündü durdu..Önce sol gözünden bir yaş aktı usulca sonra sağ gözünden..Yaşadıklarının ağırlığıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı...
Bir süre sonra ağlaması durmuş, sessizce iç çekişlerine devam ediyordu..
Göz kapakları daha fazla açık kalamadı ve üstünü dahi örtemeden koltukta uyuya kaldı...............
"Cevahir! Cevahir! Kalksana kuzum işe geç kalacaksın, ah birde üstünü örtmeden nasıl uyudun be kızım. Hasta olacaksın"
Berra'nın sesiyle gözlerimi açtım yavaşça, başım ağrıyordu kalkmaya çalıştım ama eklemlerim tutulmuştu..
Kafamı kaldırıp Berra'ya baktım o da bana baktı ama kuşkuyla..
"Ne oldu niye öyle bakıyorsun?"
"İyi misin canım, gözlerin şişmiş?"
"İyiyim.. sadece biraz üşüttüm galiba."
"Kahvaltı hazırlayayım, sen de kalk yüzünü yıka, sıcak çay iyi gelir."
Tamam dedim.. ve yavaşça kalktım..Banyoya girdim, yüzümü yıkayıp, saçlarımı taradım. Aynaya baktım, gözlerim Berra'nın dediği gibi şişmiş, kan çanağı olmuş..
Ellerim yüzüme gitti usulca, dünü düşünmeye başladım.
Sandık, gizemli kişi ve kabus..
Bir günde olanlar beni çok yormuştu..
Ya daha fazlası olursa.. O sandığı açınca neler olacaktı? Ben buna hazır mıydım?
Yardıma ihtiyacım vardı acaba Berra bana yardım edebilir miydi?
Ona üstü kapalı bir şekilde anlatmaya karar verdi..
Banyodan çıktım ve mutfağa girdim, yoktu.
Odasında olabilir diye oraya gitmeye karar verdim. Kapısı hafif aralı kalmıştı, elimi kaldırıp tam tıklatacaktım ki..
Hafif kısık sesle biriyle konuştuğunu duydum ..özel olabilir diye düşünüp, gitmeye karar verdim..
Tam adım atacakken Berra'dan ismimi söylediğini duydum..-Cevahir pek iyi değil.
-Söyleyeceğim ama sakin olun..Dün gece çok ağlamış. Bana hasta olduğunu söyledi ama ağlamış belli..
- Bilmiyorum, hastaneyle ilgili bir şey olmuş olabilir.
-Yeliz diye biri var bahsetmiştim ya size, ona sorayım gerçi o da Cevahir gibi..
-Sır küpü olduğu için öyle dedim, kızma hemen..
-Cevahir gelmeden kapatayım.. üstünü giyinmiştir çoktan..
-Tamam, tamam ben haber vereceğim görüşürüz..İnanamıyorum.. Berra!
Onunla mı konuşuyordu ve benim hakkımda bilgi veriyordu.. Konuştuğu kişi "DENİZ" miydi?
Hızlıca koridordan çıkıp odama girdim..
Üstümü giyinmeye çalıştım, Berra anlamamalıydı..
Kapım tıklatıldı. Sakinleşmek için derin nefes aldım. Ona belli etmemeliydim."Gel"
"Cevahir sofra hazır, hadi gel."
"Bugün işe gitmeyecek misin?"
"Evet. İzin günüm."
"Tamam, hadi gidelim."Beraber mutfağa gittik. Her zamanki gibi özenle kahvaltı hazırlamış..
Sandalyeme oturdum. Berra servis tabağını doldurdu..
Sonra benim tabağımla yer değişti.. Boş tabağı doldurdu..
"Bunlar bitecek" diye beni uyarmayı ihmal etmedi.
Onu onayladım, ama yiyemeyeceğimi çok iyi biliyordum.
Berra telefonuyla ilgilenmeye başladı..Düşünüyorum da bana yemek yedirmeye çalışması, hasta olunca ilgilenmesi, gezmek için iknaları, beni eğlendirmek için onca çabaları,..
Yalan mıydı, görevi miydi?
Ve ağzımdan laf almak için miydi?Sonra rapor mu veriyordu? Ben az kalsın ona güvenip, üstü kapalıda olsa bir şeyler anlatacaktım..
O da hemen gidip haber verecekti..
Deniz'e..DENİZ...
O, evlenmiş miydi?
Belkide çocukları bile olmuştur..
Bu düşünce gözlerimi doldurdu, ağlamamak için dudağımı ısırmak zorunda kaldım..Ama benden nefret ediyor değil mi?
Ediyordur tabi kii!
O da benimle aynı acıyı yaşadı, ama o beni bırakmadı..Peki ben?
Onu yaralı bir şekilde bırakıp, kaçtım..
Birçok kez geri dönmek istedim ama yapamadım çünkü ortada bir anlaşma vardı, ve onun geleceği içindi..
O her şeyden önemliydi..Zil sesiyle ayağa kalkan Berra'ya baktım.
Koşarak kapıya gitti ve kapıyı açtı..
Ben de peşinden gittim.Kargo gelmiş, bana değildir inşallah..
"Berra Aslan?"
"Buyrun benim"
"Telefonunuza gelen kargo kodunu söyler misiniz?"
"Teşekkürler'Kapıyı kapattı, ve bana baktı..
"Ayy çok istediğim formalarım geldi nihayet. Ben denemeye gidiyorum. Sen de kahvaltını yap bebeğim" dedi ve gülerek odasına girdi..
Berra'nın sözlerine gözlerimi devirdim..
......
Genç kadın birden bire olduğu yerde kalakaldı..
Aklına kendisine gelen kargo geldi..
Sandık...
Kilitli Sandık!
Anahtarı bulması gerekiyordu, daha fazla vakit kaybetmeden hızlıca odasına koştu...~
Yıldıza tuşlamayı unutmayın canlar🌼
Cevahir sizce neler yaşadı?
Deniz kim?
Berra iyi biri mi yoksa kötü mü?
Anahtar kimde?
Yorumlarda buluşalım..sevgili okurlarım..🌼Git' diyorsun da olmuyor işte git demekle, her şeye rağmen gidemiyor insan.
Ben de sana 'sev' diyorum mesela, sevebiliyor musun?Cemal Süreya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cevahir🥀
Teen FictionCevahir Çiğdem🥀 En yakın arkadaşını kaybetmesiyle ardına bile bakmadan Gaziantep'e yerleşen genç bir hemşire.. Arkasında bıraktıkları ne olacaktı? Hastaneye gelen bir paketle hayat onu nereye götürecekti? Gelin hep birlikte okuyup, görelim... 🤍...