15.Bölüm🥀 Gelir Misin?

47 2 0
                                    


"Kütüphane için gerekli tüm kitapların listesini siz bana gönderin. Ben şimdidem sipariş oluşturacağım."
"Ben teşekkür ederim. İyi günler Derya hanım."

Telefonu kapatıp masamın üstüne bıraktım. Sandalyeden kalkıp kendimi yatağa attığım gibi tavanla bakışırken bir yandan da yapacağım işleri sıraya diziyordum.

Yağmur'umun vasiyetlerini yerine getirmek için hazırlıklara başlamıştım.
Yeliz'den aldığım bilgilere göre Deniz, Akif ve Berra gitmişti, tabii babası ve Aslı'da öyle.. Beni bekleyeceğini söylemişti. Gitmedim diye ne hissediyordu diye merak ediyordum.

Telefonum tekrar çaldığında oflaya oflaya yataktan kalktığımda arayan bilinmeyen numara kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu.
Açmakla açmamak arasında tereddütte kalmış, en sonunda açmaya karar vermiştim.

"Alo."
"Cevahir hanım merhaba. Ben Gaziantep yetimhane müdüresi Ayşe Yılmaz."
Tanıdık isimle rahatlamış ve yatağıma oturmuştum. Doğru ya Ayşe hanım bana dönüş yapacaktı..
"Merhaba Ayşe hanım, nasılsınız?"
"İyiyim, siz nasılsınız?"
"Ben de iyiyim teşekkürler."
"Sizi fazla meşgul etmeden konuya giriş yapayım. Mesajınızı aldım ve çok mutlu oldum, vefat eden arkadaşınız adına çocukları ziyaret edip onlara hediye vermek istiyormuşsunuz."
"Evet Ayşe hanım, eğer sizin içinde bir sakıncası yoksa çok istiyorum."
"Çok memnun oluruz, yarın müsaitseniz bekliyoruz Cevahir hanım."
"Teşekkür ederim. Ayrıca geri dönüş yaptığınız içinde çok sağ olun."

Telefonu kapattıktan sonra heyecanla yerimden fırlayarak giysi dolabımı açtım. Gülümsememi durduramıyordum. Yağmur'umun vasiyetlerini gerçekleştirmeme çok az kalmıştı. Yağmur'un vasiyetinde yazdığı Ankara'da ki yetimhaneyi Ankara'ya gidince ziyaret etmek istiyordum. Gidene kadar da burada ki çocukları sevindirmek, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek istiyordum. Canım arkadaşım bana yetimhane güllerini hatırlatmıştı. Ne yazık ki ben kendi dertlerimden kafamı kaldıramamış, yardıma ihtiyacı olan insanları unutmuştum..

Daha fazla geç kalmak istemediğimden giyeceğim kıyafetleri çıkarıp yatağa koyduktan sonra Yeliz'e mesaj atmak için telefonu elime aldım.
"Yeliz müsaitsen benimle bir yere gelebilir misin?"
"Mesaim bitmek üzere nerede buluşacağız, konum at canım."
Yeliz'e konum attıktan sonra yatağa bıraktığım kıyafetlerimi giyindim..

.......

"Yeliz baksana şu peluşa ne kadar tatlı. Bunu da mı alalım mı?"
"Ayy evet alalım, çocuklar peluş ayıları çok severler."
Yeliz aldığı peluşları sepete attıktan sonra bana dönüp "Allah aşkına biraz mola verelim. Soğuk bir şeyler içelim, yanıyorum sıcaktan." dedi
Başımı sallayarak "Haklısın, bunları kasadan geçirdikten sonra gidelim. Daha sonra kaldığımız yerden devam ederiz."
Birlikte kasaya gidip oyuncakları hediye paketi yaptırmak istediğimi söyledim.
"2.699 tl "
Ben kartımı uzatırken Yeliz'in aniden elime vurmasıyla gözlerimi açarak ona baktım.

"Napıyorsun bakayım sen?" Ağzımı açmama fırsat vermedi ve beni iterek kendi kartını uzattı.
Elinde ki karta uzanmaya çalışırken bir yandan da bana engel olmaya çalışan Yeliz'den kendimi kurtarmaya çalışıyordum.

Kasiyer Yeliz'in kartını alırken "Durun çekmeyin. Ben kendi kartımı vereceğim." dedim
"Hayır lütfen çekin." Kasiyer bir bana bir Yeliz'e bakarken kafası karışmıştı.
"İlk önce ben verdim. Çekin." diyerek gülen Yeliz'e "Az önce elime vuran kimdi acaba? İlk ben uzattım Yeliz."

"O sayılmıyor bir kere."
"Nedenmiş?"

"Buyrun fişiniz." Yeliz ona uzatılan fişi aldı ve kadına teşekkür ederek bana döndü.

Elindeki poşetlerle önümden geçerek hızlıca asansöre doğru ilerleyen çatlak kıza şaşkınlık içinde baka kaldım.
El mahkum alışveriş arabasının içinden kalan poşetleri alıp bende peşinden yürüdüm.

Kasa da yaşadığımız ufak çaplı ödeme krizinden sonra sessizce siparişlerimizin gelmesini beklemiştik.
Soğuk içeceklerimiz gelirken yanında tatlı da almıştık.
Berra tatlısını yerken bakışlarımı ona çevirip bana bakmasını bekledim.
Onunla konuşmam gereken bazı şeyler vardı.
Başını kaldırıp bana baktığında hafif tebessüm edip, "Lütfen ödeme konusunu açma. Benim de bir katkım olsun istedim."

"Teşekkür ederim. Ama bunu söylemeyecektim. Merak ettiğim  başka bir şey var."
"Nedir?"
"Akif hastanede seni gördü mü?" Önce yüzü asıldı sonra dudaklarını büzüp, "Görmedi, karşısına çıkacak cesareti de kendimde bulamadım."
"Peki Ankara'ya dönme gibi bir imkanın olsa döner miydin Yeliz?"
Bu soruyu sormamı beklemiyordu.
Gözlerini kaçırdı."İstersem dönerim ama beni orada tutan bir nedenim yok." Kaşlarını şüpheyle kaldırıp, "Sen neden sordun ki?" dedi.

Derin nefeslenip, bir iki yudum içeceğimden içtim. Söze nasıl başlayacağımı zihnimde toparlayıp, gözlerine baktım.
"Deniz'in annesini bulmam gerekiyor. Bulduktan sonra anne oğlu kavuşturacağım. Hem Deniz kendin eksik ve yalnız hissetmeyecek. Hem de Yağmur'un hayattaki en büyük isteğini gerçekleştireceğim."
"Peki sonra size ne olacak? Tekrar eskisi gibi olmak için çabalayacak mısınız? Yoksa geri mi döneceksin Antep'e ?"

Bu sorunun cevabını bende bilmiyordum ki!
"Onu zaman gösterir. Ama sonumuz nasıl olursa olsun, Asım denen herifin yaptıklarını Deniz'e anlatacağım."

Az önce sorduğum soruyu biraz değiştirip sordum. "Ankara'ya benimle gelir misin? Deniz ve Yağmur'un annesini bulmama yardım eder misin?"

Yeliz'in düşünmeden başını sallamasıyla neşeyle ayağa kalkıp arkasından kollarımı boynuna sardım. O da ellerini bana sararak sarıldı..
Gözlerim mi? Onlar çoktan akmaya başlamıştı bile..

"Hastaneyi ne yapacağız peki? Para da kazanmamız lazım Cevahir." Gülerek konuşmasına bende gülerek cevap verdim.  "Birikmişim vardı ben sana bakarım."
"Ankara pahalıdır ama."
Gülmelerimiz kahkahalara dönüşürken ikimiz de Ankara'ya gideceğimiz için çok mutluyduk.

Asım'la hesaplaşmayı iple çekiyordum..

Bekle bizi Ankara!

~

Cevahir🥀Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin