Yeni bölüm geldi. Beğenmeyi unutmayın lütfen🌿İyi okumalar..
~
Yüzündeki yaraları hafiflemiş, siyah gür saçları alnına dökülmüştü.
En son onu göreli bir gün olmasına rağmen çok özlemiştim.
Sadece kalbimin küt küt atışını duyuyordum. Deniz'in hem içi hem dışı güzeldi. Derler ya hani içinin güzelliği dışına vurmuş işte Deniz öyleydi.
Ben onu çok sevdim, hâlâ da çok seviyorum.
Ve şuan tek istediğim şey yaşadığımız onca olayı bir kenara bırakıp sevdiğim adama koşarak sımsıkı sarılmak, ellerimle ellerini kenetleyip hiç bırakmamaktı.
Bir adım attım korkarak sonra bakışlarımı ona çevirdim. Onun gözlerinde bana olan yabancı bakışları görünce sarsılmış, istemeden bir iki adım geriye giderken sırtımı kapıya çarpmıştım.Ben değilmiydim iki senedir kurakta yaşayalı, bir günde sulanıp çiçek mi açmıştı yaralı kalbim. Yaşananları unutup ona sarılmakta neyin nesiydi!
Evet onun suçu yoktu, bu hikayede Asım denen herif hariç kimsenin suçu yoktu.O, karşımda hâlâ bana gözlerini bile kırpmadan dümdüz yüz ifadesiyle bakarken ben nefes alamıyordum..
Oda mı havasızdı, yoksa ben nefes alıp vermeyi mi unutmuştum.
Gözlerimin doluluğu onu ve etrafı buğulu bir halde görmemi sağlarken, anın vermiş olduğu hislerle acımasını umursamadan sağ elimle sertçe her iki gözlerimde ki yaşları sildim.Ona arkamı döndüm. Kapıyı açmak için kapı kulpunu çevirdim ama açılmadı. Sonra aklıma biraz önce kapının arkamdan kilitlendiği geldi.
Ben öylece kilitli kapıya bakarken arkamda hissettiğim nefesle, gözlerim şaşkınlıkla kocaman açıldı. Burnuma onun kokusu geldiğinde göz kapaklarım kendiliğinden yavaşça kapandı.İkimizin nefes alışverişleri boş odada duvarlara çarparak yankılanıyordu. Beynim uyuşmuş gibiydi. Çok uzun zaman olmuştu, onun kokusunu solumayalı.
Bu anı bir daha yaşayamayacağımı çok iyi bildiğim için bir kaç dakika da olsa bu anı değerlendirmek istedim.
Derin bir nefes aldığını duydum. Göz kapaklarım açıldı bu sefer hızlıca.."Dön arkanı Cevahir. Bu odadan benimle konuşmadan çıkamazsın." dedi, soğuk sesiyle.
Soğuk sesi benim ürpermemi sağlarken dik durmak için ellerimi birbirine kenetlemiştim.
Ellerim titremiyordu, çünkü ben en çok onun yanında kendimi güvenli ve huzurlu hissederdim.
"Hadi Cevahir. Sakinleştiricim bitmek üzere, canım yanıyor." dedi halsizliği sesine yansımıştı, bu sefer."Gerçi pardon ya, sen canımın yanmasını umursayacak biri değilsin. Öyle olsaydı eğer benim sana en çok ihtiyacım olduğu zaman da bebi bırakıp gitmezdin." söyledikleri sertçe yutkunmama sebep olurken, ağır hareketlerle yüzümü ona doğru dönmek zorunda kaldım. Yüzümü ona dönmemle titrek bir nefes verdiğini işittim. Ve o an gözlerinde bana karşı hissettiği acıyla karışık özlemi gördüm. O da benim gibi özlemişti, beni. Gözümden akan yaş yine düştü, durduramadım. Bu aralar ne çok ağlar olmuştum. Kızdım kendime ağladığım için.
Kurumuş dudaklarını ıslattıktan sonra konuşmaya başladı.
"Neden gittin Cevahir? Beni o halde bırakıp neden Gaziantep'e yerleştin? Anlat." bağırmamıştı ama bağırsaydı daha az canımın yanışını hissederdim.Gözlerimi kaçırdım ve onun inanması için içimden dua ederek yalanlarımı sıraladım. Bu konuşmayı daha önce defalarca kez tekrar etmiştim. Karşıma geçip hesap sorduğunda panik yapıp yalan söylediğim anlaşılmasın diye.
"Anlatacak çok fazla bir şeyim yok Deniz. Sadece zamanlamam yanlıştı, seni zor zamanında bırakıp gitmemeliydim. Çok önceden beri ayrılmak istediğimi söylemek istiyordum. Yağmur'u da kaybedince artık daha fazla durmadım." tek nefeste konuşmamı tamamlamıştım.
Çıkıp gitmek istiyordum, bunu Deniz'e de söyledim.
"Anlattım işte öğrenip rahatladıysan, aç artık kapıyı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cevahir🥀
Ficção AdolescenteCevahir Çiğdem🥀 En yakın arkadaşını kaybetmesiyle ardına bile bakmadan Gaziantep'e yerleşen genç bir hemşire.. Arkasında bıraktıkları ne olacaktı? Hastaneye gelen bir paketle hayat onu nereye götürecekti? Gelin hep birlikte okuyup, görelim... 🤍...