five.

126 27 16
                                        

"Neden çoğunlukla konuşmuyorsun?"

Ona omuz silkerek bahçedeki çiçeklerimi sulamaya devam ettim. Normalde her hafta sonu gelen kadın artık her gün geliyordu ve sürekli benim başımda duruyordu.

"Benim adım Sana. Japonya'dan geldim buraya."

Önümdeki çiçeklerden ona doğru döndüm, yüzünü bir müddet inceleyip tekrar çiçeklere döndüm. Aslında Koreli olmadığını anlamam gerekirdi.

Bu hareketimden şikayetçi olduğunu birkaç mırıltıyla belirtti. "Senin de adın Jihyo, evet."

Tekrar ona döndüğümde hafifçe gülümsedi. "Diğer rahibelerden öğrendim. Sana kalsa bilemezdik zaten."

Diğer çiçeğin toprağını ellerimle düzeltirken hiçbir şekilde ona dönmeyecek durdum öyle. Sürekli konuşup duruyordu, bu ses benim için oldukça fazlaydı.

Sitemle kızıl saçlarını siyah elbisesine uyan kırmızı tırnaklarıyla düzeltirken omuz silkerek yanımdan ayrıldığında merakla arkasından bakındım.

Duvarın kenarında duran su kabını alarak bana baktı, gülümseyerek yanıma geldiğinde göz devirerek önüme döndüm.

Eğilerek yanımdaki çiçekleri sulamaya başlarken omzuma hafifçe dokundu. "Biraz gülümsemelisin."

Ardından ellerini iki dudağımın bittiği yere koyup dudaklarıma çevirdi bakışlarını. Hafifçe yukarıya kaldırdığında kocaman gülümsedi. "Böyle güzel."

Ellerini yüzümden çekmesini sağlarken ayaklanarak su kabını dıvar köşesine indirip kiliseye doğru ilerledim.

"Jihyo, çok güzelsin. Etrafına hayat veriyorsun fakat ölüsün."

Alaycı bir gülüşle ona dönüp bir elimi omzuna koydum. "Evet, biliyorum. Bu yüzden defol Sana."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
dead girl walking | sahyoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin