13- Sudan Çıkmış Balıklar

146K 9.3K 6.6K
                                    

Mavi Gri - Altüst Olmuşum

Yolculuk sessiz geçiyordu.

Rüzgar, genel olarak çok konuşkan bir tip değildi zaten. Ben de araba sürerken onun dikkatini dağıtmak istemediğimden çenemi kapalı tutmuş, düşüncelerimle boğuşmuştum. İkimizin de düşünecek çok şeyi vardı. En başında beraber bir hayata başlıyorduk. Her ne kadar evliliğimiz kâğıt üstünde kalacak olsa da artık birbirimizin hayatındaydık ve aynı çatı altında yaşayacaktık.

Onunla aynı çatı altında yaşamak...

Bu fikir her aklıma geldiğinde midem kanatlanıp uçuyormuş gibi hissediyordum. Sadece varlığı bile heyecandan eteklerimin uçuşması için bir sebepti.

Rüzgar, nihayet arabayı durdurduğunda yaşadığım o dört duvarla onun evinin arasındaki yolun bu kadar uzun olması beni rahatlatmıştı. Koyu kahvelerinin üstüme çevrildiğini anladığım an fırsatı kaçırmayarak ben de ona baktım.

"Geldik mi?" diye sorduğumda emniyet kemerine uzanmıştı. "Yok, yiyecek bir şeyler alacağım. 5 dakika içinde eve varmış oluruz."

Yemeğin lafı geçtiği anda midem, ne kadar aç olduğumu hatırlayarak burulmuştu. Kollarımı karnıma sararken Rüzgar'ın gözleri bir an için hareketlenen ellerime kaymıştı. "Ne yemek istersin?"

İşte asla cevap veremediğim o soru.

"Fark etmez," dedim. Gerçekten de fark etmezdi. Şu an Rüzgar'ı bile yiyebilirdim, o derece açtım.

Aslında...

"Neyse. Belki görünce aklına gelir," dediğinde onun yanaklarını ısırdığım hayallerimden sıyrılarak yeniden Rüzgar'a odaklandım. Beraber mi girecektik markete?

Dikiz aynasındaki yansımama bakarken yüreğimde çırpınan heyecan hemencecik orada sönmüştü. "Sen git," dedim yüzümdeki morluklara daha fazla bakmak istemediğim için bakışlarımı aynadan çekerek. "Ben arabada kalacağım."

Arabada kısa bir sessizlik anı oldu.

"Pekâlâ. İstediğin başka bir şey var mı?"

"Yok."

"İşim çok uzun sürmez. Olur da aklına bir şey gelirse veya canının çektiği bir şey olursa ararsın."

Tatlılığı istemsizce gülümsememe sebep olduğunda koyu kahveleri kısa bir anlığına dudaklarıma düşmüştü. Başka bir şey söylemeden arabadan indi ve önünde durduğumuz markete doğru ilerledi. İçeriye girmeden önce duraksayıp omzunun üzerinden arabaya doğru baktı.

Sanki varlığıma inanamıyor da bunu doğrulamak istiyordu.

Göz göze geldiğimizde birkaç saniye yüzüme bakmış, sonra arkasını dönüp marketten içeri girmişti.

Her şeye öyle olağanmış gibi yaklaşmıştı ki onun da olanlardan sonra en az benim kadar şaşkın olduğunu gösteren bu tepkisi beni bir nebze olsun rahatlatmıştı.

İkimiz de sudan çıkmış balıklardan farksızdık.

İçime derin bir nefes çekerek merakla etrafı incelemeye başladım. 5 dakika içinde eve varacağımızı söylediğine göre bu civarlarda oturuyordu. Belli bir zaman sonra bana yabancı gelen bu sokaklar tanıdık olacaktı. Daha şimdiden Rüzgar'dan kaynaklanan bir tanıdıklık hissiyle sarılıydım gerçi.

Nihayetinde o, Rüzgar'dı. Çocukken beni asla bırakmayacağına dair verdiği sözü yirmi yedisinde de olsa tutmak için çabalamıştı. Yıllar boyu yetimhaneye gidip beni sormuştu. Onun hakkında birçok şey değişmiş olabilirdi ancak bunlar, derinlerde bir yerde Rüzgar'ın hâlâ aynı çocuk olduğunu kanıtlıyordu.

KUTLU OLSUN (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin