52 19 121
                                    

Anne diyerek hala ağlayabiliyorum. Melek yüzlüm büyüdüğüme bakma inan ki ben her gün ölüyorum.
O mis kokan tenini özlüyorum çaresiz susuyorum...

Etraf sisliydi her yer pus içindeydi kendi adımlarımı görmeyi bırak ellerimi daha göremiyor aynı zaman da da hissedemiyordum.
Ayaklarım çıplak bi halde yürüyordum çatlamış toprağın üzerinde ama nereye yürüyordum?
Hiçliğe mi?
İlermeye devam ederken beni duraklatan asla ama asla önümü göremeyen gözümün önünde annem belirdi.
Görür görmez kalbim sancıdı yavaş adımlarımı bırakıp koşmaya başladım ancak yaklaştım sanırken yol uzadıkça uzuyor anneme asla ulaşamıyordum.
Hem gülüyor hem ağlıyordum.
Gözümden yere doğru düşen yaşı ayağımda hissettim.
Annem elini dur diyormuş gibi kaldırdı.
Boğazımın koşmaktan kurumasını,nefesimin kesilmesini zerre önemsemedim."a-anne"diye fısıldadım yıllardır içimde tuttuğum özlemle.
Ona yaklaştığımı hissediyordum artık tabi dejavu değilse hissim.
Gözümün ardına uçurumun görüntüsü girdi annem geri geri adım atıyor uçuruma doğru yaklaşıyordu.
Uçurumun tam kenarına ulaştı fakat ona asla yakınlaşamıyordum.
Arkasına baktı sonra ilk kez gözlerimi buldu güzel gözleri.
Kalbime daima huzur veren sesini yıllar sonra bir daha duydum,
"dikkat et kendine"
arkasındaki uçurum ayaklarıyla kumar oynuyordu.
Söylediği kelime ile o boşluğa yuvarlanması bir oldu ben ise hiçbirşey yapamadım baştan ayağa titrerken yere çöküp toprağı avuçlarımın arasına alarak göz yaşlarımla çığlık krizine girdim.

Omzumda hissettiğim beni sakinleştirmeye çalışan el ile kendime gelmeye çalıştım
"Güzelim" hışımla kalktım yataktan küt küt atan kalbime gitti parmaklarım.

Yanıma yaklaşıp saçımı okşadı.

Bağırmış olmalıyım ki hem de fazlasıyla onu bile son derece derin olan uykusundan uyandırmıştım.

Endişe ve ilgiyle konuştu,"iyi misin?"
Ona herhangi bir tepki vermedim.

Yerinden kalkıp içeri gitti, sanırım mutfağa gidiyordu bir bardak suyla dönmüştü yanıma.

Uzattığı bardağı hızlıca kavrayıp yudumladım.

Tekrardan okşadı saçımı ve anlıma bi öpücük bıraktı yanıma otururken.

Hala iyi hissetmiyordum kendimi gördüğüm kabusun etkisinden bir türlü çıkmak bilmiyordu zihnim.
Bir an gerçek sanmıştım...

İkimiz sustuk sakinleşmemi bekliyordu Bert.
Böyle birşeyin olması içinde vakit alacaktı.

Kuruyan boğazım, çatlamış olan dudaklarımla fısıldadım,
"Kabus gördüm Bert"

Bana ilgiyle baktı hayret! hiç böyle bakmazdı ne yani böyle bakması için kabus mu görmem gerekiyordu?

"Sorup seni bunaltmak istemiyorum, benden istediğin bişey var mı?"

Gözlerinin içine baktım.

"Var"

Elime dokundu ve mırıldandı.

"Söyle"

Şu an bunun sırası olmadığını aynı zamanda saçmaladığımı yeni fark ettim.

"Zamanı gelince söyleyeceğim"

Gözlerimde takılı kaldı gözleri,üstelemeden beni yerime yatmamı sağlayacak şekilde arkama ittirdi.

Sırtım yeniden yatağın yumuşak dokusuyla temas etmişti,biraz daha sakin ve rahat hissediyordum kendimi.

Dirseğinin biri yatakta diğeri yatağın üzerindeyken gülümsedi pis.

Dibime biraz daha gelerek fısıldadı,
"öpücük isteyebilirsin sevgilinden mesela" demesiyle dudağıma yapıştı.

Şöyle bi durumda bile çokta umrunda değildi hala beni elde etme peşindeydi.

gecenin uğultularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin