49 17 0
                                    

Bilinçaltımız aslında en zehirli derinliğimizdir,binlerce şey düşünürüz,duruluruz, kafamızdan atmaya çalışsakta her şey orada kazılı durur.
Beyin damarlarımın en zerre uçlarına kadar uyuştuğunu hissediyordum, vücudumdan akan terleri de hissediyordum akan bir nehirden farksız sayılmazdım.
Oysa ölmemiş miydim?
Hala yaşıyor muydum,hayatta mıydım?
Zira bu sorulara cevap ararken mezarda olacak halim yoktu.
Yavaş yavaş kendime geldiğimi hissediyordum.

Gözlerimi yavaşça açmaya çabaladım ancak güneş ışınları saatlerdir belki de günlerdir kapalı olan göz kapaklarımı açmamı zorlaştırıyordu.

Hafiften kımıldanırken bu sefer gözlerimi açmakta başarılı olmuştum.
Etrafa bakındığım da buranın neresi olduğunu düşünmeye başladım.
Neresiydi burası?
Nerede olduğum hakkında ufak bir fikrim dahi yoktu.
Gözlerimi oldukça zevkli döşenmiş siyah tonları yatak takımı kenarda iki kişilik oturma takımı duvarlarda asılı dekortif süsler olan odada gezdirirken sandalyede oturmuş beni seyreden birisine takıldı gözlerim.
Kaslarım çatılı.
Bir dakika bir dakika bu o ad-
Şaşkınlığım iç sesimin lafını bölmüştü.
Zihnim halen bunun gerçekliğini sorgularken ellerimi gözlerime götürdüm ovuşturup tekrardan baktım.
Gerçekti rüya değildi basbaya karşımdaydı.

Uyandığımı hissetmiş olmalı ki dakikalardır zeminde ki çizgileri sayan gözlerini üzerimde hissettim.

Yattığım yerden doğrulmaya çalışırken yaptığım şeyin aptalca olduğunu göğsümdeki acıyla hissedip kendime sövdüm.

Hafiften öksürerek
"bura da ne işim var,sen kimsin?" diye sordum hissetiğim acının etkisiyle sesim çatallı çıkmıştı.

Sorumla tam da gözlerimin içine bakarken ağzını açmaya tenezzül bile etmezken beni yanıtsız bıraktı.

Sinirle üstümde örtülü olan beyaz yorganı ittirdim.

Bana baktı ve bu sefer konuştu
"Yaralısın ani hareketler yapma"deyip yeniden zeminde ki çizgilere dikti göz bebeklerini.

"Sana bir şey sordum!"diyerek yataktan sarkıttığım ayağımı bir iki dakika sallayarak zeminle buluşturdum.

Susmakta kararlı duruyordu.

Gözlerini yeniden gözlerime diktiğinde konuşacağını düşündüm ama bişey dememesi daha da sinirimi bozdu.

"Kimsin sen?"

Beklemediğim anda ağzını araladı,
"Kim olduğumu öğrenmen neyi değiştirir?
Kim olduğumun bir önemi de yok zaten."

Son dediğiyle birlikte kafam daha da allak bullak oldu.

"Neden?" diye sorduğumda beni anlayamamış olması normaldi,
"Neden kurtardın beni?"

Yeniden sessizliğe gömüldü,
Gözlerimi gözlerinden ayırmazken konuşmazsa basının etini yiyeceğimi anlamış olmalıydı,
"Neden kurtarmayayım seni?" demesiyle afallamıştım.

Kimdi bu adam?

Gözleri o günkü gibi derin hem de dep derin bakıyordu.

Ayağa kalkmak için çabalarken bunu başarmıştım ancak bir iki adım yürümemle sendelemem bir oldu neredeyse düşüyordum ta ki hızlıca kalkıp beni tutmasaydı.

Belimi kavramıştı şu anda olması gerekenden fazla yakındık.

Gözlerini gözlerimden bir an olsun ayırmazken"yaralı olduğunu ve ani hareketler yapmaman gerektiğini söylemiştim sana"dedi.

"O anları pek hatırlamıyorum ama sen, sen ne zaman geldin?"

Kaskatı olan suratında ilk defa kıpırdanma gördüm yanakları hafiften kıvrıldı.

gecenin uğultularıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin