</3

40 2 2
                                    

"Babamın bildiğinin aksine, annem ve baban sadece arkadaşlarmış."

Dedim. Mektubu masaya bırakırken. Bright'ın babasının yazdığı günlükte bunu onaylıyordu.

'Küçücük bir çocuğu var adını Metawin koymuş, onları bu psikopatın eline bırakamam ama sevgilimi ve çocuğumu da tehlikeye atmak istemiyorum.'

Yazıyordu günlüğünde. Çoğu zaman Bright'ı özlediğini, döndüğünde eşine evlenme teklifi etmek istediğini oğlunu çok özlediğinden bahsediyordu.

Bu hikayede suçlu olan babamdı.

Tayland'a döneli iki gün olmuştu. Kazanın ardından iki hafta geçmişti. Ben iki hafta kadar hastanede yatmıştım dikişlerimin açılmasına sebep olduğum için.

Neyse ki Bright'ta bir sorun yoktu. İkimizde şanslıydık ama bu iki hafta içerisinde Bright'la konuşmamıştık bile.

Genelde zaten iki hafta boyunca hastanede kaldığım için tam anlamıyla baş başa kalmamıştık ama odamızda bile suratıma bakmadan uyuyordu. Yatağımızda, aramızda kocamın bir duvar varmış gibi hissediyordum.

"Ben duş alacağım, sonra da biraz dinleneceğim."

Dedim ayağa kalkarken. Amy çoktan koluma yapışmıştı.

"Metawin ya düşüp bir yerini incitirsen? Olmaz bugün alamazsın duş falan!"

"Amy, eğer beni rahat bırakırsan gerçekten çok daha iyi olacağım."

Amy'nin kollarından kurtulup önce odama çıkmış, sonra da çok vakit kaybetmeden duşa girmiştim. Duşa girmek bahaneydi. Kendi ellerimle sevgilimi kaybedişime ağlıyordum.

Yüzüme bakmıyordu. Gece yanımda uyurken bile yüzü bana dönük değildi. Kokusunu bile çekemiyordum sanki aramızda çok büyük bir duvar vardı. Yemek masasında eğer Amy konuşmuyorsa ses yoktu. Vücudu bana yakın, bana dönük duramayan adam benden en uzağı seçiyor sonra da suratıma bakmıyordu.

Büyük ihtimal Amy'nin gidişiyle ayrılık konuşması bile yapacaktı bana.

Babası annemi öldürmese de babam hem annemi, hem de babasını öldürmüştü. Anneme ve bana yardım etmeye çalışan babası tüm hayatından olmuştu.

Belki de güzel anıları olabilirdi birlikte. Belki de babasının düşündüğü gibi. Hep birlikte bile yaşayabilirdik.

Saatlerce aynı konu hakkında düşünmüş durmuştum. Bu banyoda kötü düşüncelerin hepsi bitsin gitsin istiyordum.

Üstüme havluyu aldığım gibi odadan çıktığımda Bright'ı beklemiyordum. Anlatıyordum ya, aynı odada nefes alsak şükredecek durumdayım diye.

Bir şey demeyip yavaşça diğer tarafa oturdum. Önce karnımdaki yara için pansuman yapmam gerekiyordu. Gerekli malzemeleri çıkarırken ayak seslerini duydum benimle aynı odada bir kaç dakika daha duramayacak kadar nefret mi ediyordu benden?

Gözyaşlarım akmasın diye başımı kalkırdım yukarıya doğru. Ağlamaktan başım ağrıyordu zaten. Birde yanında ağlamak istemiyordum.

"Ağlıyor musun sen?"

Dedi. Ne yalan söyleyim 2,5 hafta sonra bana doğru soru yönetmesi şaşırtmıştı beni. İnanamamıştım. Ne diyeceğimi şaşırmıştım.

Sonra elleri yüzüme gitti. Kalbim alev aldı gibi hissettim. İnsan böyle mi özlüyordu yoksa ben mi abartıyordum. Ya da ondan bir süre ayrı kalmak kalbimde alev alacak hale getirmişti beni.

"Ağlama Metawin. Üzülmeni istemiyorum. Pansumanını yapayım sana. Uzan biraz."

Gözyaşlarımı silerken kıkırdamadan edemedim. Benimle ilgilenecek olması bile neşemi yerine getirmişti.

"Ağlamıyorum ki, gözüme toz kaçmıştı."

'tabii, kesin öyledir' bakışı atıp gülümsediğinde karnımdaki yarayla ilgilenmeye başlamıştı bile. Bende ondan gaz alıp sanki sürdüğü şey canımı yakıyor diye offlamıştım.

"Acıyor Bright!"

"Acımıyor yalan söyleme, bilerek can yakmayanından aldım sana."

"Yok gerçekten acıyor."

Yüzümü buruşturmaya devam ettiğimde kıkırdadı. İşini bitirip pansumanımı sardıktan sonra gülümsedi saçları severken.

"Özür dilerim."

Nedenini sormama izin vermeden öptü beni. Sonra dudaklarını ayırdı ve tekrar öptü bir kez daha.

"Seni üzmek istememiştim. Ne düşüneceğimi bilmiyordum sana yansımasın derken senden uzaklaştım. Sonra toparlayamadım."

Gözyaşlarımı tutamadım. Gerçekten bu iki haftada beni en çok zorlayan şey Bright'la aramızda büyük bir mesafe olmasıydı. Şimdi sırf beni öptü diye herkese anlatabilirdim tek tek.

"Bana yine de söylemeliydin. Duygusuz şerefsiz gibi dolaşıp duruyordun evde."

Sahne sinirle omzuna yumruk attım. Oda bunun canını çok yakmış gibi üstüme düştü ve yanıma uzandı. Açıkcası normalde de böyleydi ve garipsemek yerine eskisi gibi olduğundan yine ağlayabilirdim. Abartıyor olduğumu düşünebilirsiniz ama kesinlikle her saniye ağlardım bugün.

Kollarımı sımsıkı Bright'a sardığımda kıkırdadı. Neden bilmiyorum ama ne zaman ona sımsıkı sarılsam gülmeye başlardı hep.

"Saçlarını kurulayayım, sonra da dinlenim olur mu? Metawin sana uzak uyumak çok kötüydü gerçekten."

"Yalancı."

Gözlerimi devirdim ona karşı. Tabii ki yalan söylediğinden değildi ama yalan söylese de umrumda olmazdı.

"Ben giyineceğim. Hastalanırsam Amy bu sefer hiç bırakmaz beni."

Dedim yavaşça doğrulmaya çalışırken. Ama Bright engel olmuştu.

"Yok ya giyinme."

Birde uzanmıştı öpmek için ama kaçmıştım çoktan.

"İnan bana günde iki kere duş almayı hiç istemiyorum. Hem Amy bekliyor."

"Beklemiyor Amy, kovdum ben onu."

"Sapık seni!"

———
bölümü gerçekten hiç sevmedim
ama umarım siz sevmişsinizdir.

what's wrong, brightwin.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin