akın ve ceyda neredeler... uyandığımda kapkaranlık bir odanın içindeydim ve ne kadar çıkış arasam da kilitli kapı dışında bir çıkış bulamadım. şu anda çaresiz elim boş duramazdım, bir şeyler yapıp ceyda ile akını kurtarıp bu lanet yerden kurtulmam lazım..
yaklaşık yarım saat sonra kilitli olan kapım açıldı ve içeriye benim bayılmamı sağlayan adan girdi "senin hayal dünyanda olmak çok güzel aslı ama senle benim aramdaki tek fark ben gerçekliğe dönebiliyorum." dedi yüzüme donuk ve sert bakarken.
"neden beni burada tutsak ediyorsunuz? gerçeklik derken neyi ima ediyorsunuz? arkadaşlarım benim tek ailem lütfen onlara bir şey yapmayın" dedim sinirli bir sesle ama sona doğru sesim kısılmıştı...
"ah aslı ah keşke farketsen. onlar senin gerçek ailen değil, senin gerçek diye adlandırabileceğin bir ailende yok sen benimsin bunu anla" ne diyordu bu adam. şu anda onun bu dediği üzerine yüzüne bir tane patlatmak istiyordum, yok yok onu şimdi buraya canlı canlı gömmek istiyordum, hemde derisini yüzdükten sonra.
"niye bana beni öldürmek ister gibi bakıyorsun aslı.. ah doru gerçekler acı verici olabiliyor. ama bunda acı verebilecek tek kişi benim. sen benim küçük deneyimin bir parçasısın" dedi ve benim konuşmama kalmadan odadan çıktı.
o çıktıktan sora odamın arka tarafında bir kapı gibi bir şey açıldı ve içinden genetiği değiştirimliş bir kaplan girdi yani ben öyle zannediyordum.. sanırım.
kaplan bana doğru hırlayarak geldiğinde nasıl ondan kaçmam gerektiğini hesaplamaya başladım. ve kaplan tam bana atıldığında altından sürüklenerek ters tarafına geçtim ve o bana doru yine atıldığında yine aynı hareketi yaptıktan sonra kapının olduğu tarafa geçtim.
o tam bana atılcağı zaman kendimi kenara atarak kapıya çarpmasını izin verdim. o kapıya çarptıktan sonra kapının kilidi neredeyse kırılmak üzereydi ama biraz daha uğraşmam gerekiyordu. kaplan sonraki hamlesini yapmadan ben onun üzerine atladım ve sırtına bindim.
benden kurtulmak için uğraşan kaplan en sonunda kapıya ikinci kez çarpmıştı. kapı sonunda açılmıştı ama ben kaplandan inmek yerine kaplanı o pis adamın, adamlarına doğru sürmeye başladım.
ben kaplanın üzerinden yana doğru atladıktan sonra kaplan adamlara saldırdı ve ben bunu fırsat bilerek olduğum yerden kaçtım. bir sürü koridor gezdikten sonra akın'ın olduğu odayı bulmuştum ama beni fark eden görevli bu sefer tek sorundu benim için.
adama doğru koşup bir uçan tekme attım sonra iki yumrukla bayılmıştı zaten. üzerini kontrol ettiğimde üzerinde istediğim şeyi bulmuştum, akın'ın odasının anahtarı.
koşup hemen anahtarı deliğe sokup açmıştı kapıyı ve akın bitki düşmüş bir halde yerde oturuyordu. "hadi akın ceyda'yı da bulup kaçmamız gerekiyor buradan" dedim acele bir ses ile.
akın kafasını kaldırıp bana baktığında "kaçamayız boşuna uğraşma aslı" dedi. onun umudunu kıracak ne yapmışlardı bu kadar "ne oldu neden öyle söyledin akın" dedim yine acele ama içine hüzün karışmış sesimle.
"tüm gerçekleri gördüm aslı biz senin aslında hayalinin bir ürünüymüşüz " dedi ağlayarak. "hayır hayır hayır siz gerçeksiniz bunu sende biliyorsun bunu biliyorum akın. akın lütfen bak kaçmamız lazım sonra bol bol konuşuruz bu konuları lütfen" dedim ve onu ayağa kaldırdım. arkama döndüğümde kaplanın sesi gelmeye başlamıştı.
bizi farketmemesi için akını bırakıp kapıyı yavaş yavaş kapattım. ve kaplanın gittiğini anladığımda akın'ın elinden tutup koşmaya başladım. o kadar çok koşmuştuk ki bacaklarım artık kendiliğinden düşecek gibi oluyordu. sonunda ceyda'yı bulduğumda oda akın dan farksızdı ama şu anki görevim kaçış.
sonunda çıkışı bulduğumda adamlar peşlerimizdeydi ama pes edemezdim. önce ceyda sonra akın en son ise ben tırmanmıştım yukarı. evden çıktığımızda dışarda elleri cebinde o pis adam duruyordu. yavaş hareketlerle elini cebinden çıkardı ve bizi alkışlamaya başladı.
"bravoo bravooo rekor sizde çocuklar daha önce yarım saat içinde buradan kurtulan olmamıştı. bundan önceki rekor 51 dakika mesela. hatta bazıları başaramamış ve güzel dostum kaplanın akşam yemeği olmuşlardı." dedi bizi tebrik eder bir hal ile.
akın büyük bir sinir ile "ne demek istiyorsun seni piç herif" dedi. arkadaşım olmasa ben korkardım açıkcası. "ahh akıncım açıkcası aslı olmasa her dediğime inanacak haldeydin"
biraz düşünür gibi yaptıktan sonra "bir sonraki testimize geçelim o zaman senin hayal dünyanı alt üst edicem aslıcım bakalım bundan nasıl kurtulacaksın." dedi ve ortadan bir anda kayboldu.
"lan bu senin rüyandaki gibi.." dedi şaşkın şaşkın ceyda "evet benim rüyamdaki gibi kayboldu" dedim. ama nasıl bir anda böyle kaybolabilir?
bir anda gökyüzünde kara bulutlar birleşmeye başladı "noluyor lan" dedi akın. "sanırım bunu çözmemiz lazım KOŞUN" dedim önden koşmaya başlayarak.
ormanın içinden motorlarımıza doğru koşuyorduk. hızla motora binip yolan koyuldum. bahçe, göl, kitap o rüyamdaki çocuk ve beni özlediğini söyleyen o kişi ya da bir şey.
bunların neyi nere ile bağlantılı da ben çözemiyorum? evime vardığımızda "o kitap gerçekti o her neredeyse bulmamız lazım dedim ve eve girdim hızla odama çıktım ve odamdaki eşyaları karıştırdım ama yoktu kafayı yicem..
"aslııı buraya bak" dedi ceyda. odamdan hızlı adımlarla çıktım ve oturma odasına vardım. "akın burada bir arka oda buldu" dedi sanki ilk defa girdiğimiz bir yerden bahseder gibi.
orayı nasıl açtığını es geçip hızla içeriye, akın'ın yanına geçtim. içerisi tozlu bir kütüphane odasıydı ve ortada bir masa ve sandalye duruyordu. içeriyi incelemeyi bıraktığımda akının yanına gittim ve elinde bir kitap tuttuğunu gördüm "bu benim sövdüğüm kitap ama dili farklı değil anladığımız dilde" dedi bana bakarak.
kitaba baktığımda akın'ın haklı olduğunu gördüm. "bir dakika kutuda benim ismim, göl ve bahçe yazısını gördük belki bu bir ipucudur" dedim ikisine bakarken "yani senin evin bu kütüphane" dedi ceyda.
"bir sonraki de bahçe sanırım" dedim ve hepimiz hızlıca evden çıktık da neyin bahçesi?
"ben gördüm o bahçe yazısını, benim evimin bahçesi olabilir mi?" dedi akın ama bu çok mantıksız geliyordu çünkü ipucu bahçe diyordu da birinin bahçesinden bahsetmiyordu.
hava gittikçe daha kötü olmaya başlamıştı saki fırtına başlayacaktı. hızlı adımlarla bahçe denilen yeri aramaya çıktık önce akın'ın bahçesine baktık ardından ceyda ve benim ama bir ipucu bulamadık bahçe derken neyden bahsediyorlardı?
bahçeyi bir kenara bırakıp gölü aramaya çıktık. burada iki tane göl vardı biri ormanın içinde diğeri ise şehrin öteki ucunda. önce motorlara binip yakın olan göle gittik. gölün etrafını bir ipucu bulmak için aradık ama bir türlü bulamadık sonra akın üstünü çıkarıp göle girdi ama orada da bir şey bulamayınca öbür göle gitmeye karar verdik.
hızla akın'ın evine gittik ve akın üstünü değiştirdikten sonra motorlarımıza doğru gittik ama şehirde darbe olmaya başladı. her yer birbirine girmeye başlamıştı etrafta silah ve bomba sesleri duymaya başlamıştık. hızlı ve seri bir şekilde eve geri girdik.
"noluyor lan, o adam mı yaptı bunların hepsini" dedi akın telaşlı bir sesle. ki haklıydı da o mu başlatmıştı darbeyi. ne yaşıyorduk şu an? o göle nasıl gidecektik?...
____________
ding ding dananana ding ding
arka jenerik müzik hint müziği artık slkkdfçnlksnrfd
puhahaha ve ha çoğğ komiktiiiğ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEK
Fantasycennet ve cehennem arası.. kişinin sonsuzluğa hapsolması.. hayatın savaşında kazanan mı yoksa kaybeden mi olacaksın.. sen kendi Arafını nasıl seçeceksin..