2.9

14 5 0
                                    

Mesajları tekrar tekrar okuduğumda göğsümde bir alev hissettim. Odadan fırladığım gibi annemin, Yalın'ın ve Emre abimin bakışları beni buldu. Hızla salona koşup bulabildiğim ilk camı açtım ve kafamı çıkardım. Nefes alamıyordum ve buna ihtiyacım vardı. Annemler hızla peşimden koşup salona gelmişlerdi. Yalın hızla beni belimden tuttuğu gibi camdan uzaklaştırdığında ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Sanırım kendimi camdan atacağımı düşünüyorlardı.

"Bırakın beni! Bırakın! Nefes almaya ihtiyacım var!"

"Annecim niye böyle yapıyorsun? Beni çok korkutuyorsun. Dayanamıyorum artık bende ki de can..."

"Anne sendeki can da bendeki değil mi? Canım burnumda olmasa ben böyle mi olurum. Tunahan ile Safa nefes almak için çıktılar. Kendime bir şey yapmayacağım ama nefes alamıyorum. Ben aklımı kaybediyorum gibi hissediyorum. İyi değilim, hem de hiç iyi değilim!" diye mırıldandığımda kendimi tamamen Yalın'ın kollarına bıraktım. Beni çevik bir şekilde tutuğunda kafamı göğsüne yaslamış şekilde sakinleşmeyi bekledim. Derin derin nefes aldığımda bu daracık alanda sakinleşmeye çalıştım.

"Az önce hiçbir şey yoktu Çiçek neyin var?" diye kulağıma fısıldadığında gözlerimi sıkıca kapadım. Sadece onun duyabileceği bir ses tonunda cevap verdim, "Yine başlıyor Yalın, benimle görüşmek istiyor. Ben..." diye tekledim. "Ben çok korkuyorum, bu sefer eskisi kadar güçlü değilim."

"Sorun neyse Çiçek çözerim. Seni rahatsız ediyorsa onu yok ederim. Hayatımda birini ilk defa bu kadar korkmuş ve ne yapacağını bilemeyen biriyle karşılaşıyorum. Herkes buna şaşırıyor. Çünkü seni ne zaman görsem içine kapanık, konuşmayan duygularını belli etmeyen bir kız olarak tanıdım. Bu hallerin tuhafımıza gidiyor..." dediğinde burnumun çektim ve gözlerimi açtım. Hafifçe kollarından ayrılıp annemlere baktım. "Gece için üzgünüm uyusam iyi olacak." Yavaş adımlarla Tuna'nın odasına yöneldim. Üstümdeki pijamayı çıkarıp Tuna'nınkiler den bir tane bulup üstüme geçirdim. Yorganı biraz soğukta olsa kısa süre içinde ısınmayı beklerken sanırım uyuya kaldım.

***

Sabah kalktığımda Tuna bana sarılmış bir şekilde uyandım. Bende hiç gücenmemiş camış gibi ayaklarımı üzerine atmıştım. Yavaşça onu uyandırmadan kalktım ve paytak bir şekilde banyoya ilerledim. Sanırım regli olmuştum çünkü bu ağrının başka açıklaması yoktu. Lavaboya gidip işlerimi hallettikten sonra mutfağa geçtim. Daha kimse uyanmamıştı, bu süperdi.

Yavaş adımlarla buzdolabının önüne geldim ve kapısını açtım. Ne kadar uzun zamandır boş boş bakıyordum bilmiyorum ama en sonunda buzdolabından tuhaf bir ses gelmeye başladığında kendime geldim ve kapısını kapattım.

Bugün günlerden neydi? Saat kaçtı? Okul var mıydı? Resmen zaman kavramını yitirmiştim. Mutfaktaki büyük cam kapının önüne çöktüm ve dışarıya bakmaya başladım. Bu mutfağımızdan balkonumuza bağlanan kapıydı. Ev ne kadar sıcak olsa da pek de kalın olmayan camdan soğuk giriyordu. Kafamı soğuk cama yasladım ve seyretmeye başladım. Hala deli gibi uykum vardı ve karnım ağrıyordu. Yalın'a gelmeyeceğim hakkında mesaj atmam gerekiyordu biliyorum ama buradan kalmak ve odaya gitmek gözümde bir hayli büyümüştü. Ayak sesleri duyduğumda yerimden kıpırdamadım. Hala dışarıyı izliyordum. Her ne kadar sıcağın mayıştırdığını idda etselerde soğuk hava herkesin aksine benim uykumu getirirdi. Açık tutmakta zorlandığım göz kapaklarım artık kendisini bırakmıştı.

İlk önce boğuk bir şekilde adımın seslenildiğini duydum daha sonra adımı tekrar ettiğinde onun Emre olduğunu anladım. Ne gözlerimi açtım ne de ona cevap verdim. Görmesem de dizlerinin üstüne çöktüğünü hissettim. Bu yaptığım hareket onu deli olduğumu düşünmeye itebilirdi ama onun düşüncelerini artık önemsemiyordum, tıpkı onun bana yaptığı gibi.

Limon Çiçeğim / TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin