Aşık olmuş sana

170 19 3
                                    

Yemekhaneye girdiğimde Jisoo'yu bir masada oturup yemek yiyorken görmek kesinlikle beklemediğim bir şeydi. Onu gördüğüm anki şokumu atlatır atlatmaz yemek almayı umursamadan onun oturduğu masaya koşmaya başladım.

"Bana gelip ne olduğunu anlatmadan yemekhanede yemek yiyor olmana inanamıyorum sen nasıl bir insansın?" Tek nefeste nerdeyse bağırarak söylediğim cümlemden sonra ellerini heyecanlı bir şekilde yukarı aşağı sallamaya başladı. Ağzının yemekle dolu olmasını umursamadan konuşuyordu.

"Lisa, sanırım Jennie benden hoşlanıyor."

Söylediği şeye çok şaşırmamıştım, dünkü öğlen yemeğinden sonra ben zaten bundan emindim. "Neden böyle düşünüyorsun?"

Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra hemen ağzına bir lokma daha sıkıştırdı.

"İlk şirkete gelmediği için bir sekreteri olmadığını bir kaç konuda yardıma ihtiyacı olduğunu falan söyledi. Ona yardım ettikten sonra her dönmek istediğimde saçma bir bahane bulup kalmamı sağladı."

Hiç bir yorum yapmadan Jisoo'yu dinliyordum, biraz garip gelmişti bahaneler kullanması Jennie Kim istediğini alabilecek bir tip gibi duruyordu uzaktan.

"Çok aptalca davranıyordu ama çok tatlıydı, keşke sende görebilseydin."

Onun kullanmadığı çatalını alıp tepsisindeki yemeklerden bende yemeğe başlamıştım, ağzımdaki lokmamı yuttuktan sonra onu cevapladım.

"Yanından gitmene nasıl izin verdi?"

"Chaeyoung ofise girdiğinde onun omuzlarına masaj yapıyordum, Chaeyoung bunu görünce kahkaha atmaya başladı Jennie'de utanıp gitmemi istedi."

Gülerken ağzımdaki pirinçler önce genzime kaçmış sonrasında burnuma kadar çıkmışlardı, boğulmam üzerine Jisoo korkup ayaklanıp sırtıma vurmaya başlamıştı. Tüm yemekhanedekilerin bizi izlediğine emindim ama boğulurken hala aynı anda öksürüklerim arasında konuşmaya çalışıyordum. "Sen-den... masaj yap-man-ı is-tedi?"

Bunu biraz sesli söylemiş olmamın üstüne Jisoo sırtıma öyle bir vurmuştu ki son pirinç taneside genzimden kurtulmuştu. Jisoo'nun suyunu alıp kafama diktim, o kadar çok öksürmüştüm ki boğazım ağrımıştı.

"Gerizekalı bağırma. Ve evet uyurken her yerim tutulmuş falan öyle garip garip şeyler söyledi ki-..."

"Aşık olmuş sana." Dalgayla söylediğim şey Jisoo'nun kızarmasına sebep olmuştu, Jisoo kızarmaya başlıyorsa o konu hakkında daha fazla konuşmak onu sinirlendirir ve bir daha konuşmamasına sebep olurdu. Üstelik ben bugün olanları anlatmak için kafayı yiyordum. Suyunu bitirip boş bardağı masaya koyduğumda sinirle suratıma baktı.

"Jisoo sana bir şey söylemem lazım, Chaeyoung sinirlendiğin de daha çekici oluyormuş." Ağzındaki lokmayı çiğnerken anlamadığını belirtecek bir biçimde kaşlarını kaldırdı.

"Bugün bana ve Hyeri'ye sinirlendi de. Korkudan titrerken beni altına alması için yalvardım içimden." Masanın altından ayağıma vurduğunda kıkırdadım.

"Çok ciddiyim bu arada şaka yaptığımı düşünüyorsun ama hiç olmadığım kadar ciddiyim Jisoo, dişlerini-..." Konuşmamı kesen Jisoo'nun ikinci tekmesi olmuştu.

"Ne ya?" Şakalaştığımı anlamış olmalıydı, benim konuşma tarzım böyleydi o da beni tanıyordu sonuçta.

Gözleriyle arkamı gösterdiğinde kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetmiştim büyük bir korkuyla arkamı döndüğümde Chaeyoung ve Jennie'nin direkt olarak bizi izleyip konuştuklarını gördüm. Direkt Jisoo'ya dönüp ona doğru yaklaşarak kısık bir tonla konuştum.

"Arkamda ve duydu sandım aptal, neden söylemiyorsun kapıdalar diye de beni geriyorsun."

Dediklerime hiç bir cevap vermeden başka bir konu açtı.

"Sence Jennie ona ne demiştir? Benim hakkımda mı konuşuyorlar?"
Bunları söylerken bir yandan da bana saklanarak kendisini görmelerine engel olmaya çalışıyordu.

Gülerek yemek yemeye devam etmiştim ki Jisso'nun kolumu çektirmeye başlamasına kadar.

"Geliyorlar, geliyorlar."

Ağzımdakini yutup hemen düzgün bir pozisyon aldım ve keşke daha fazla parfüm sıksaydıö diye içimden kendime küfür ettim. Eğer Chaeyoung yanıma oturursa ona güzel kokmak istiyordum. Sırtımı dikleştirmiş güzel olduğumu düşündüğüm bir pozisyonda bekliyordum ki yanımdan geçip giden Chaeyoung'ın kokusu burnumu doldurduğunda içime kocaman bir hayal kırıklığı çökmüştü, Jisoo ise büyük bir oh çekmişti.


Artık toparlanmıştık ve çıkmaya hazırdık ama kafamdaki tek şey Chaeyoung'tu. Ona yazdığımdan sonra benden vazgeçmesinden korkuyordum. Telefonu çıkarttım ve korkarak mesaj yazıp yazmadığını kontrol ettim.

Chaeyoung
Oyun alanım değil benim olmanı istiyorum, bu akşam Mis Pearl'de seni bekliyor olacağım beni hayal kırıklığına uğratma.

Tekrar yazmasının getirdiği mutluluk mu yoksa bu akşam onu göreceğimin heyecanı mı bilemediğim bir sıcacık bir his içimi sardı, olduğum yerde zıplayarak bu hissi biraz hafifletmek istedim içim patlayacak gibiydi.

Telefonumu çoktan elimden almış okuyor olan Jisoo benim kadar heyecanlı veya mutlu görünmüyordu.

"Sence yanında Jennie'yi de getirir mi?"

"Kesinlikle getirir, benden daha şanslısın."

"Hı-hı sorma."

Ondan hoşlanmıyor gibi davranıyordu ama ben hoşlandığından ismimin Lisa olduğu kadar emindim, Jisoo asla biri yüzünden kızarmaz ve biri yüzünden bu kadar gerginleşmezdi. Üstelik onları yapmak için uğraşmam bile gerekmeyecekti Jennie Jisoo'nun olmadığı kadar girişkendi.

Kolundan çekiştire çekiştire önce onu asansöre bindirmiş sonrasında ise çekiştire çekiştire eve götürmüştüm ikimizde hazırlanmalıydık.

-
selam cok uzun zaman oldu biliyorum biraz tikaniklik yasiyordum(eger iyi kotu elestirileriniz hikayelerin devamlari icin fikriniz varsa duymaktan mutluluk duyarim) bu sira elimden geldigince daha aktif olmaya calisicam ❤️

mask on (chaelisa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin