Bugün eve dönmek istemiyorum, sende kalabilir miyim?

181 24 14
                                    

arkası yarın gibi bitirdiğim kitabıma 3 gündür bir kelime bile yazamıyorum yardım çığlıkları atmak istiyorum
-

Dudaklarım tanıdık dudakların onları arasına almasına izin vermişti ve beynimin bunu idrak etmesi biraz zaman almıştı ama sonunda ondan ayrıldım.

"Bayan Park?"

Kafasını eğdi, dudaklarımızı ayırdıktan sonra ondan uzaklaştığım için dengesini duvara yaslanarak kuruyordu.

"Bugün eve dönmek istemiyorum."

Yaslandığı duvardan yavaşça kalkarken bana sordu:

"Sende kalabilir miyim?"

"Ba-bayan Park, tabii." Neler olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Akşam Pranpriya'yla beraber olup beni neden öpmüştü?

Park Chaeyoung neden gece yarısı başka bir kadınla beraber olduktan sonra soluğu benim evimde alıp elinde beğendiğimi söylediğim elbiseyle dudaklarıma yapışmıştı?

Biliyor muydu?

Sanmıyorum.

Kolunu tutup onu misafir odasına doğru yönlendirdim, yatağa oturması için bıraktım.

"Size giymeniz için bir şeyler vermemi ister misiniz?"

"Artık senli-benli konuşabilir miyiz?"

Küçük bir kız çocuğu gibi aşağıdan yukarı kafasını kaldırmış gözleriyle tepkimi ölçercesine bana bakıyordu, ona daha fazla bağlanmam aşık olmam için uğraşıyordu resmen.

"Olur."

Gülümseyip kendi odama doğru ilerledim, ona giyebileceği düzgün bir şeyler bulup misafir odasına döndüğümde Chaeyoung ebeveyn banyosunun lavabosunda yüzünü yıkıyordu.

Geldiğimi fark edince aynadaki yansımama bakarak konuştu.

"Ben çok sarhoşum."

Gülümsemem yavaş yavaş büyürken elimdekileri yatağın üstüne koyup banyoya ilerdim, kenardaki asılı olan havlulardan birini ona uzattım.

Bu kadın daha bir saat bile geçmeden önce beni düşmanını siker gibi sikmişti, bu kadar çocuksu ve saf olmamalıydı.

"Yüzünü kurulayıp üstünü değişebilirsin."

Arkamı dönmüş kapıya doğru ilerlerken Chaeyoung kolumu yakaladı.

"Teşekkür ederim."

"Rica ederim, seni dışarıda bekleyeceğim tamam mı?"

Yine arkamı dönmüş kapıya ilerlerken bu sefer beni durduran seslenmesi oldu.

"Lisa."

"Efendim." Bana sırtını dönüp saçlarını tek tarafına topladı.

"Elbisemin fermuarını açar mısın?"

Sadece sessizce kafamla onayladım. Tek elimle fermuarı yavaşça indirirken sordum.

"Bayan Park, sorun ne?"  Bu anları başka bir zaman yaşıyor olsam kalbim heyecandan durabilirdi ama şu an hiç bir anlam yükleyemiyordum olanlara.

Hala saçını tutarken bana doğru döndü.

"Bilmiyorum, sadece burada seninle kalmak istiyorum."

Kafasını hafifçe sağa eğip konuştu:

"Lisa bugünlük beni idare etsen, bir daha asla sana sorun çıkartmayacağım. Ve evinde sarhoş bir biçimdeyken bana Bayan Park diye seslenmesen?"

"Peki ben seni rahat bırakayım."

Odadan çıktım ve arkamdan kapıyı çektim. Kapının önünde şaşkın şaşkın oturan kedilerime baktım.

"İnanın bende sizin kadar şaşkınım." 

Chaeyoung bu gece beni çok sağlam yormuş sonrasında soktuğu şokla tüm yorgunluğumu bana unutturmuştu.

Ne düşüneceğimi ne hissedeceğimi bilemez bir hale getirmişti beni, her şeyin bu kadar karışık olmasını istememiştim.

Chaeyoung'ın bir gün beni gelip öpeceğini bilseydim asla Pranpriya'yı onun hayatına sokmazdım, bu saatten sonra da sokmayacaktım. Bu halde olmasının sebebi Pranpriya olmalıydı.

Ama Park Chaeyoung beni öpmüştü, Pranpriya'yla beraber olup beni öpmüştü.

Ne zaman geldiğimi anlayamadığım koltukta ayaklarımı kendime çekip en az beş kere izlediğim ve sırf televizyon dolu gözüksün diye açtığım karlar ülkesi filmine baktım.

Tekrar izleyebilirdim, içimdekileri ve içerdekileri çözebilseydim.

Chaeyoung sessizce ama ayaklarını sürterek geldi, ona verdiğim şeyleri giymiş ve üstüne nerdeyse tam olmuştu. Önce yanımdaki boşluğa uzanıp sonrasında kafasını yukarı çektiğim bacaklarıma koydu.

"Lisa."

"Chaeyoung." Ellerimi o rahat etsin diye çekmiş koyacak bir yer bulamamış bir şekilde havada tutuyordum.

"Rahat ol, şu an patronun değilim."

Ellerimi yavaşça saçına indirdim, yumuşak saç telleri parmaklarım arasında süzülürken Chaeyoung tekrar konuştu.

"Sana karşı sadece patronun olamayacak hisler besliyorum, seninde öyle olduğunu biliyorum."

Ellerim oldukları yerde durdu, nefes alış verişlerimde.

"Jennie bana söyledi."

"Neyi söyledi?" Kekelememek için kendimi o kadar çok kasmıştım ki kalın çıkan ses tonum onu ürkütmüştü.

"Benden hoşlandığını biliyorum Lalisa, bende senden hoşlanıyorum."

mask on (chaelisa)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin