Yolda bir taksi daha gördüğümüzde durması için çırpınmıştım ama bu da diğerleri gibi basıp gitmişti sadece, bu kadar şanssız olmamıza küfür ederek kollarını bağlamış Jisoo'ya döndüm. "Ne bok yiyeceğiz?"
Deli gibi yağmur yağıyordu ve donum bile sırılsıklamdı, Jisoo bir kaç kere eve dönmeye yeltenmişti ve onu zar zor durdurmuştum şimdi ise taksi bulamayınca dönüp yine ondan yardım istiyordum.
"Ben artık eve dönüyorum Lisa, makyajım elbisem berbat oldu. Bu şekilde gitmemin bir anlamı yok."
Arkasını dönmüş giden Jisoo'yu kolundan yakaladım.
"Soyunma odamda yedek elbiselerimden alırsın, makyajınıda yaparız Jisoo nolur gitme!" O gitmek için uğraşırken bende gitmesin diye kolunu çekiştirirken bizi durduran şey araba kornası sesi olmuştu.
Korkudan ikimizde olduğumuz yerde zıplayarak yola doğru dönmüştük. Beyaz bir arabanın penceresi yavaşça aşağı indi.
"Kızlar gelin!"
Arabanın kornasından sonra ikinci bir şoku arabanın sahibi yüzünden yaşamıştım. Park Chaeyoung sabahki elbisesini değiştirmiş, melek gibi kadın gitmiş ve yerine siyahlar içinde şeytani bir güzelliği olan kadın gelmişti.
Ben olduğum yerde kaskatı kesilmişken o kaşlarını çatmış ve eliyle 'gel' işareti yaparak sallıyordu. Jisoo kolumu tutup beni arabaya kadar sürükledi ve önüne doğru itti. Kapıyı açıp arabaya oturduğumda yaptığım hareketler tamamen refleksti düşünemiyordum.
Islak bacaklarım Chaeyoung'ınkine değiyordu ve değdiği yerlerin onun sıcaklığıyla ıslaklığı resmen yok oluyordu, ıslak ve üşüyen her yerime dokunmasına ihtiyacım vardı, bunu kötü düşüncelerle değil tamamen saf hislerle istiyordum.
"Gidebiliriz."
Jisoo'da oturduktan sonra şöförüne seslendi. Sonrasında ise ikimize döndü.
"Nereye gidiyordunuz sizi bırakayım."
Ağzımı açıp bir yalan atacağım sırada Jisoo konuşmama zaman vermeden cevapladı:
"Miss Pearl'e gidiyoruz."
Jisoo'nun cevabından sonra Chaeyoung duraksamış ve tepki vermemek için kendini tutmuştu, bunu bacaklarının arasına aldığı ellerinden düşünmüştüm. Gözlerimi bacak arasına sıkıştırdığı ellerinde gezdirirken Chaeyoung'ın öksürüyle kendime gelmiştim.
"Güzel, bende oraya gidiyorum."
Öne doğru eğilip Jisoo'ya baktı. Yüzünde tatlı bir sırıtmayla ona konuştu."Jennie çoktan orada."
Bu sefer panikleyen Jisoo olmuş saçını kulağının arkasına sıkıştırmış açıklama yapmaya başlamıştı.
"Siz gerçekten çok yanlış anladınız durumu Bayan Park, cidden öyle bir şey değildi-..."
Jisoo'yu susturan Chaeyoung'ın kahkahası olduğunda suratımda oluşan gülümseye engel olmamış ve hayranlıkla onu izlemeye başlamıştım. Kahkahasını izlediğimi fark ettiğinde ağzını eliyle kibarca kapatmış, gözüyle beni kısaca süzdükten sonra Jisoo'ya geri dönmüştü.
"Sadece seninle uğraşıyorum Bayan Kim."
'Bayan Kim' kısmı Jisoo'yu daha fazla utandırırken kızardığını saklamak için susmuş ve oturduğu yere sinmişti.
Chaeyoung ise geri arkasına yaslanmış bacak bacak üst üste attığı için sıyrılan elbisesini aşağı çekmişti. Kendimi sapık gibi hissediyordum, dip dibeydik ve ben sadece onu izleyip duruyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/332283750-288-k53278.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mask on (chaelisa)
FanfictionLisa sabahları iş kadını geceleri ise Pranpriya olarak Chaeyoung'un kirli rüyalarının ana karakteri.