Annem, haberleri duyduğunda ani bir tepkiyle başını telefonundan kaldırdı ve hızla kumandayı alarak televizyonu kapattı. Sonra bana dönüp,
"Tatlım, ben senin annenim, hatırlıyorsun değil mi?" dedi.
"Evet anne, biliyorum," diye karşılık verdim, sesim titriyordu. Umut haklıydı, şu anda onun burada olmasını istiyordum. Kadın beni korkutuyordu, bana zarar verebileceğinden korkuyordum.
Ben yataktan kalkmaya çalışırken, kadın birden beni kolumdan tuttu,
"Tatlım, hasta olduğunu biliyorum, dinlenmelisin. Ne istiyorsun, sana yardımcı olayım mı?" dedi annem.
Annemin bu sözleriyle birlikte, buradan çıkmanın bir yolunu buldum.
"Anne, çok susadım. Odada su yok, su almam lazım," dedim.
"Canım kızım, neden söylemedin bana? Ben hemen alırım sana. Bekle burada, getirip geleceğim," dedi annem.
"Tamam anne. Zahmet olmazsa bir de bir şeyler atıştırmak için alır mısın? Sanırım iştahım açıldı," diyerek yapmacık bir gülümsemeyle ekledim.
Annem olduğunu iddia eden kadın, odadan çıktıktan sonra hemen kolumdaki serumu çıkardım ve yataktan kalktım. Kapıya doğru koşarak annemi takip ettim. Kapıyı açtığımda, karşıda onu giderken gördüm, annem olduğunu söyleyen kadını. Hızla odama geri döndüm, çünkü başka bir yöne kaçarsam benden şüphelenecekti.
Panikle tuvalete girdim, belki beni bulamaz diye umdum. Kendime gelen gücün kaynağını düşünüyordum, sanırım korku beni bu hale getirmişti.
Ancak, korkutucu olan tek şey bu değildi; tuvalette gördüğüm örümcek de kalbimin hızla atmasına sebep oldu. Yine de ses çıkarmadım, sadece içimden bağırmak istiyordum.
Kapının açılma sesini duyduğumda, o kadın odama girdi. Başka bir ses duyamıyordum, sadece kalbimin hızlı çarpması. Ama asıl korkum, neredeyse ayağıma gelen örümcekti. Bağırmak istiyordum, ama kendimi tutmak zorundaydım.
Odanın kapısının hızlıca açılıp kapanan sesini duydum, kadın muhtemelen telaştan çıkıp gitmişti.
Hemen tuvaletten fırladım ve odada birini gördüm. Göz göze geldik ve yüzüm kızardı, utanç hissettim çünkü karşımdaki kişi Umut'tu.
"U-umut..." diye mırıldandım.
"Senin olduğu için kıskandığım anneni seni bulması için başka bir yere gönderdim. Eğer yüzüme biraz daha bakarsan geri gelecek," dedi.
Haklıydı, ama ben haksızdım. Sözleri yüzüme çarptı.
"Haklısın... ve özür dilerim. Ben bilemezdim," dedim.
"Tamam, bunu şimdi tartışmanın zamanı değil, gel çıkalım," dedi Umut.
Kafamı olumlu şekilde salladım, kapıya doğru koştum ve dışarı çıktık. Hemen doktorun yanına gittik.
"D-doktor bey... Şey, annem... O beni..." diye başladım, dilim dolanmıştı ve nefesim kesilmişti. Zaten hareket etmekte zorlanıyordum. Dondurucudan kurtarılmamın üzerinden uzun zaman geçmişti ama hala kendimi kötü hissediyordum.
Ben konuşamayınca, Umut hemen lafa girdi.
"Arkadaşımın annesi daha bebekken gitmiş. Şimdi annesi olduğunu söyleyen kadını haberlerde gördük. Kendisi bir akıl hastası ve aranıyor. Tehlikeli olduğunu söylediler," dedi.
Doktor sordu, "Peki o kadın şimdi nerede?"
"Işık'ın nerede olduğunu arıyor. Bir şekilde kurtulduk. Hemen polisi aramanız gerekiyor," diye yanıtladı Umut.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ ACI TEBESSÜMÜ : 1
General Fiction"Karanlık gölgeler arasında umudu arayan Umut ve yıldızlar kadar parlak Işık'ın hikayesi, yaşamın karmaşık dokusunda bir arayışın öyküsüdür. Umut, kaderin cilvesiyle korkunç bir olayın gölgesinde yaşarken, Işık onunla kesişen yolları sayesinde yeni...