Amelia'nın Ağzından;
Yolda yürürken Pramite benzeyen bir yere geldik. Pramite'e benzeyen bir yere girmeden yarı at yarı insana benzeyen Narnia'lılar kılıçları çıkartıp çatı gibi bir şey yaptılar. Narnia'lıların ya da 4 kardeşin yaptıkları şeyler bana çok garip geliyor. Mesela bir boğanın yürümesi fln. Bunlara asla alışamıyacağım. İçeri girdiğimizde bazı canlıların bir şey ile uğraştığını gördüm. Büyük bir ihtimalle silah yapımı için. İçerisi yanıyor desem azdı. Silah yapımı için ateş gerektiği için sıcak olduğunu düşünüyorum. Susan'ın arkasından ilerledim bir mağraya benzer bir yere giriş yapıyordu.
Susan: Peter. Bunu görmek istiyebilirsin.
3 kişi daha geldiğinde içeri girdik. Duvarlarda bazı çizimler vardı. Bu çizimler 4 kardeşe benziyordu.
Susan: Bunlar biziz.
Ben bile çoktan anlamıştım oysa ki. Peter ve Edmund çizimlere daha dikkatli baktılar.
Lucy: Burası da neresi?
Caspian: Bilmiyor musunuz?
Eline meşaleyi aldı ve ilerledi. Arkasından gittik ve karanlık bir odaya girdik. Meşaleyi bir yere tuttu ve bütün oda aydınlandı. Etrafta duvarla birleşik heykeller çıktı. Bunların içinde 4 kardeş vardı. En sonunda Aslan çıktı. Ortada kırık bir taş ve etrafında kırık sütunlar vardı. Sanki Türk dizisinde gibi 2 saat herkes bakıştıktan sonra Lucy ilerlemeye başladı. Taşa dokundu ve arkasını dönerek konuşmaya başladı.
Lucy: Ne yaptığını biliyor olmalı.
3'ü de Aslanın heykel tarzında olan şeye baktıktan sonra Peter konuştu.
Peter: Galiba bu işte tek başımızayız.
Kollarımı birbirine bağlayıp biraz Edmund'a doğru eğildim.
Amelia: Hiç kardeşlerinin kaçık olduğunu düşünmüş müydün?
Nefes verişinden anlaşıldığı kadarıyla sırıtarak cevap verdi.
Edmund: Emin ol ki doğruyu söylüyorlar.
.
.
.
Peter: Artık an meselesi. Miraz ve savaş makineleri geliyor. Bu durumda, o adamlar kalesini korumuyor.
Fare: Bu durumda ne önerirsiniz Majesteleri.
Caspian ve Peter aynı anda konuşmaya başladılar.
Peter: Saldırıya hazırlanmalıyız.
Caspian: Planlarımız...
Gene bir bakışma.
Peter: Tek şansımız, bizim onlardan önce saldırmamız
Caspian: Delilik. O kaleye fetheden çıkmadı.
Peter: her şeyin bir ilki vardır.
???: Baskın üstünlüğü bizden yana
( adam şey bizimle yoldan gelen cüce)
Caspian: Fakat burada biz avantajlıyız.
Susan: İyice mevrizlenirsek onları tamamen durdurabiliriz.
???: Öncelikle, yer altı bence daha önemli
Peter: Bak, yaptığın her şey için minnettarım ama burası bir kale değil. Burası bir mezar
Edmund: Evet eğer akılları varsa Telmarinler durup bizim açlıktan ölmemizi bekleyebilir.
Edmund benim hemen yanımda oturuyordu fakat o kırılmış kirişin üstünde oturduğu için daha yukardaydı. Ona şaşkınca baktım o ise bana sadece gülümsedi. Yaklaşık 3 gün önce tek sıkıntım notlarımın bir tık düşük olmasıydı. ŞU ANDA SAVAŞA MI GİRİCEĞİM. NASIL YANİ.
Sincap: Fındık toplayabiliriz.
Fare: Ondan sonra da onları Telmarinlilere atarız değil mi? Sen sus. Ne düşündüğünüzü biliyorum, efendim.
Peter: Daha çok asker bulursak, bekçileri halledebilir misin?
Yarı at yarı insan: Ya da denerken ölürüm.
Lucy: Ben de bundan korkuyorum.
Peter: Efendim?
Lucy: Sadece iki seçenek var gibi davranıyorsunuz. Burada ölmek ya da orada ölmek.
Peter: Sen bizi gerçekten dinledin mi?
Lucy: Esas siz dinlemiyorsunuz. Yoksa Beyaz Cadı'yı kim yendi unuttun mu Peter?
Peter: Bence Aslanı yeterince bekledik.
Tam arkasını dönmüş giderken bir anda ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.
Amelia: Bekle bekle bekle!
Peter: Efendim?
Amelia: Şimdi biz savaşa mı giricez?
Peter: Evet?
Amelia: Daha 3 gün öncesine kadar tek sıkıntım sadece formamın üstüne hangi hırkanın daha iyi duracağıydı.. Ayrıca ben nasıl böyle bir şey yapıcam? Savaş hakkında hiç bir şey bilmem ben.
Peter: Peki o zaman. Ona göre bir şeyler ayarlarız.
Gerçekten derin bir nefes aldım. Çok rahatlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edmund x reader |Narnia Günlükleri|
FanficBir kızın hoşlandığı çocuğun kral olduğu farklı bir boyutta farklı bir ülkeye düştü. Neden olduğu bilinmeden bir anda kendini o ülkede kendini buluyor ve olayların gelişmesiyle gerçekler açığa çıkıyor. . . . Amelia