Gene mağara gibi bir yerin içerisinde plan odası tarzında bir oda vardı. İçerisine doğru yürüdüğümde herkes bana baktı. Ed merdivenlerde oturuyordu. Eliyle yanına iki kere pat patladı. Yanına oturdum. Elimi tuttu ve ellerimizi kendi bacağının üstüne koydu. Kafamı da onun omuzuna yasladım.
ARKADAŞLAR SONUNDA O KISA ADAMIN ADINI BULDUM ADI TRUPKİN GÖRÜNCE GARİPSEMEYİN DİE DEDİM NEYSE DEVAM.
Trumpkin: Kekler ve köseler aşkına! Büyük planın bu muydu?
Elleri masada sesi yankılana yankılana yüksek bir ses tonunda konuşmuştu Trumpkin.
Trupkin: Küçük kızı tek başına ormanın en karanlık yerine göndermek hem de tek başına?!
Peter: Bu bizim tek şansımız.
Susan: Ayrıca yanlız olmıyacak.
Edmund'ın kulağına fısıldadım.
Amelia: Lucy'den mi bahsediyorlar?
Edmund kafasını salladı.
Ayağa kalktım ve konuşmaya başladım.
Amelia: Ben de sizinle giliceğim. Sonuçta savaşta bir işinize yaramam belki Susan'da olmazsa olur sonuçta savaşta işinize yarayabilir.
Edmund yerinde oturarak konuştu.
Edmund: Ama burası hakkında hiç bir şey bilmiyorsun? Lucy daha küçük bir kız Aslan hakkında hayaller kurarken sizin ikinizin tek başına gitmeniz biraz abartı kaçmaz mı? Daha senin daha buraya nasıl geldiğini bile bilmiyoruz.
Bu kelimeleri düşündüm ve Peter'a bakarak onun kararını bekledim iç çekti ve konuşmaya başladı.
Peter: Amelia, bu bana akıllıca bir fikir gibi gelmedi.
Peter'ın kelimelerini duyduktan sonra yerime geri oturdum. Diğerlerinin konuşmasına devam etmesini ve Peter'ın fikirini onaylamak için konuştum.
Amelia: Umm. Pekala
Herkes planı yaptıktan sonra dışarı çıktım. Piramitleri dışına çıktım ve temiz havayı içime çektim. Gözlerimi kapatıp sadece bir kaç saniyelik huzuru hissettim. Yanıma yaklaşan adım sesleri duydum benimle konuştu.
???: Yorulmuş olmalısın. Kim olsa yorulurdu. Bir anda bu adaya düştün.
Butnundan hızlıca nefes vermesi ile güldüğünü anladım. Gözlerimi açtım ve kafamı sola döndürdüm. Susan bana baktı ve sırıttı.
Amelia: Ve kendimi o kadar işlevsiz hissediyorum ki.
Susan: Merak etme. Herkes öyle hissediyordur şu anda.
Amelia: Enkazından ok falan atıyorsun. Ben hiçbir şey yapamıyorum. Sadece sizin arkanızdan ördek yavrusu gibi takip ediyorum.
Susan: En azından şu açıdan bak. Edmund'ı çok cesaretlendiriyorsun.
Susan sırıttı. Amelia karşılık olarak utandı ve hafif bir yumruk ile Susan'ı dürttü. Susan daha çok güldü.
Susan: Kusura bakma ama gerçekten işlevsizmişsin.
İkisi de aynı anda gülmeye başladı. Lucy kızların yanına seke seke yürüyerek yaklaştı.
Lucy: Bensiz neye gülüyorsunuz. Bana da söyleyin. Canım çok sıkılıyor.
Amelia Lucy'i kucağına çekti ve oturttu. Küçük kızın saçlarını kendi elinde dolandırmaya başladı.
Amelia: Diyorum ki senin saçlarını bu gece çalıp ta kendime mi taksam.
Lucy: Saçlarımı nasıl çıkaracaksın ki?
Amelia bir anda Lucy'i gıdıklamaya başladı.
Amelia: Kızlar çokgülerse saçları peruk şeklinde çıkarmış.
Kucy: Yalan söylüyorsun!
Kız kahkahası ın arasından konuştu.
Amelia: Göreceksin.
Dedi ve kötü kahkahası attı. Yanlarındaki Susan da çok eğleniyordu. Kapının yanında Edmund kızları izledi ve nefesini burnundan soluyarak gülümsedi ama kızlar onu fark etmedi.
..
.
TikTok: _dyllanaİns: ebraarnisa
( Kelime sayısı: 451 )
( yeniden güncelleme tarihi: 08.06.24)
( Oy sınırı: 15 )
۞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Edmund x reader |Narnia Günlükleri|
FanfictionBir kızın hoşlandığı çocuğun kral olduğu farklı bir boyutta farklı bir ülkeye düştü. Neden olduğu bilinmeden bir anda kendini o ülkede kendini buluyor ve olayların gelişmesiyle gerçekler açığa çıkıyor. . . . Amelia