BAŞLANGIÇ...

19 0 0
                                    

Uzun bir süre yaşadıklarını düşündü. Sevgilisinden ayrılmış ve birazda sinirlenmişti bu durumda.

Sanki bütün hücreleri işlevini durdurmuş, kendini hissetmiyordu. Sadece evinin en güzel ve en karanlık odasında, ayakta durmuş yanan tek bir mum ışığına bakıyordu.

Düşündü, düşündü, düşündü...

Ne yapacağını veya ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Tek bildiği bir şeyler yapıp kafa dağıtmaktı.

Nasıl yapacaktı ki‽

Sevdiği onu harlı bir alevin içine atmış ve başka bir kadınla gitmişti. Arkasına bile bakmadan.

Unutmaya çalışıyordu. Gördüklerini ve duyduklarını hatta ve hatta bildiklerini. Ama anladı ki asla unutamayacak. Bir ömür boyu bu lanet olasıca gün peşinden gelecek.

İçinde bir intikam arzusu geçiyordu. Kendini bir ara fırtına öncesi sessiz duran denize benzetti. Belkide bir okyanus... Hayır ama ona zarar veremezdi. Ne kadar ona sınırlı olsada bunu yapamazdı. Seviyordu hala onu. Elinde değildi. Bu girdiği yolda onun gözünde bir tek o vardı. Olmadı ama yapamadı.

Dört duvarlı bu küçük oda da kendiyle boğuşuyordu.

Kimseye anlayamazdı. Anlamazlardı da onu. Pek de samimi olduğu arkadaşı yoktu. Evet güvendikleri vardı ama onlara da dertlerini açmak istemiyordu. Her şeyi yine içine atmalıydı. Tıpkı eskiden yaptığı gibi.

Kafasında türlü şeyler vardı. Bir Partiye mi gitmeliydi‽ Dışarı mi çıkmalıydı‽ Yoksa burada hala yanan tek bir mum ışığına mi bakmalıydı‽

Çelişkiler insanı iyiden iyiye delirtir. Bir bakmışsın ki sen sen değilsin. Belkide biraz daha kendinle barışık olman gerekir. Hiç bir şeyin sonu yoktur.

Uzun bir iç çekişle gözü çiçeklerine kaydı. Çiçeklerini seviyor. Onlara özen gösteriyordu. Aşekanı starliçeyi adete bir yılan gibi sarmıştı. Biliyordu,biliyordu... Aşekan sardığı bitkiyi bir süre sonra kuruturdu.

Sahi aşkta böyle değil midir‽ Önce iyi gelir sonra birden bütün dünyayı dar ederdi. Bir çıkmaz gibi kurtulmak imkansız olur. Bütün kapılar kapanır ve sen umutsuzca kendine kapattığın kapıları incelersin.

Aşekanın dallarını starliçenin üzerinden ayırıp, duvara yaptırmış olduğu fileye bir bir örgü gibi yerleştirdi. Nihayet çiçek temizlenmişti. Keşke zihnide bu kadar çabuk formatlanabilseydi.

Sonra ise her zaman oturduğu o
' Yadigar ' sandalyesine oturdu. Koltuğa yadigâr adını vermişti çünkü bu koltuk 13 yaşında abisinden kalmaydı.

Uzun bir süre odayı izledi. Kalkıp bu sessizlikten kurtulmak istermiş gibi sönen her mumu yakmaya başladı. Cebinden estetik duruşlu bir çakmak çıkardı ve bir bir sönen mumları yaktı.

Geri döndü, oturdu.

Duvara sarılı olan aşekan odaya ürkütücü bir hal vermesine karşın bir o kadar da güzel görünüyordu. Gözleri bir anda önünde duran büyük ve donanımlı bilgisayar setine takıldı. Sağında solunda ve önünde tam üç adet bilgisayar duruyor ve bu bilgisayarların önünde de birbirine girmiş dosyalar.

Belkide hiç bir şey olmamış gibi işine geri dönmeliydi. Hayır ama hayır. Kendinde bunu yapacak cesareti bulamıyordu. Nerdeydi o asi ve dediğim dedik kız‽

Son kez, son bir kez daha aramalı mıydı onu paramparça eden adamı‽ Eli yavaşça telefona uzandı. "Sevgilim" diye kaydetmişti bu adamı. Arayacaktı ama gururu ağır basınca yarıda bıraktı. Derince bir iç çekti. Bir kere daha bu yüzden - haklı olsa
dahi - özür dileyip gururunu kırmıştı.

Sıra o adamdaydı. O kırmalıydı gururunu. Sahi kırar mıydı gururunu‽ gelir yalvarır, af diler miydi‽ Hayır,hayır böyle bir şeye imkan dahi yoktu.

Oturduğu yerden kalktı ve gramafonun yanına gitti. Her zaman dinlediği Muazzez Abacı'nın "Vurgun" adlı şarkısını gramafona yerleştirdi. Bu güzel ses her zaman onu rahatlardı. Muazzez'in sesi ona hoş ancak parçalanmış bir kadının sesi gibi gelirdi. Şarkı başladı. O da yadigara geri döndü. Bir sigara yaktı ve şarkıyı dinlemeye koyuldu. Bu sefer ona şarkı düşüncelerinden dolayı itici gelse de büyük bir savaşla şarkıyı dinlemekteydi.

Sözler dökülüyordu:

Seninle Cehennem ödüldür bana.
Sensiz Cennet bile zulüm sayılır.

Onunla olmak bir ödül gibiydi ya da o öyle sanmıştı. Belki de ayrılık daha iyidi. Onun lehine idi belkide.

Şarkının bitmesiyle yeniden düşüncelerinden sıyrıldı. Sigarasının son yudumunu içip gramafonun yanına tekrardan gitti. Gramafonun parçalarını güzelce yerine koyduktan sonra mutfağa inmek üzere odadan çıktı. Kocaman evde şimdi ilk zamanlar ki gibi tek idi. Bir kaç gün önce bu evde sevgilisiyle birlikte sohbet ediyordu.

Kolları bomboş kalacak, dudakları bayram etmeyecekti artık. Aslında hala anıları beyninde dönüp duruyordu. Sadece anılar... Yaşanmış ve bitmiş olan anılar vardı artık.

Kahvesini aldı ve üst kata çıkmak için o kasvetli ama müthiş merdivenden yukarı çıktı. Odaya girdiğinde de ilk işi camın önündeki sandalyeye gitmek oldu.

Bugünde dolunay vardı. Sevgilisiyle birlikte her dolunayda burada birlikte ona bakarlardı. Bir sürpriz bile hazırlamıştı sevgilisinin doğum günü için. Maalesef hiç bir şey elinde yoktu artık. Harcadığı onca emek ve para çöpe gitmişti.

Telefonu alıp az da olsa samimi olduğu bir arkadaşını aradı ve ona ve sevgilisine bu sürprizi hediye etti.

Bir süre daha böyle sessizce düşündü. Kafasında tonlarca senaryo vardı.

"Hangisi daha gösterişli olur‽" diye düşünüyordu.

Birden bu yaşadıklarını kağıda dökme gibi bir istek uyandı içinde. Bunu yapsa içi biraz daha ferahlayacaktı.

Geleceğe bir hatıra olabilirdi bu. Kimsenin onun göstermediği kişiliğini göstermesine yardımcı olabilirdi bu kağıtlar. Son gecesinin veda mektubunu yazdıktan sonra ortadan kaybolmaktı.

Kaybolmak,kaybolmak,kaybolmak...

İntihar edecekti. Bu çok sevdiği evin penceresinden kuş timsali uçacaktı.

Zaten yaşamının çoğu zorluklarla geçmişti. Herşeyin tadına aslında küçükken bakmıştı. Babasıyla arası bozuktu. Hala da öyle her geldiğinde kapıdaki görevliler onu kovuyor. Kovmakta da haklıydı bu kadar şiddet ve hakarete maruz kalmak istemiyordu. Annesini yaklaşık 3 yıl önce kaybetmişti. Abisinin ve ablalarının ne yaptıkları hakkında hiçbir bilgisi yoktu zaten. Sadece bir kaç dakikalık görüşmelerle birbirlerinin yerini dolduruyorlardı.

Kimse onu sevmemişti. Şuan bile sevmiyorlardı.

Ve başladı son gecesinin veda mektubunu yazmaya...

  Bölüm biraz kısa olmuş olabilir ama daha olaya yeni başlayacağımız için böyle bir giriş yapmak istedim. Şuan üçüncü kişi ağzından olayı dinliyoruz ama sonraki bölümde yazarın kendi ağzından dinlemeye başlayacağız
........
....

"İyi okumalar"

Son Gecenin Veda MektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin