Yeni tanıdığım insanlar ki bunlar " Gölgenin Çocukları" idi. Beni kurtarmaya gelmişti. Çok duygulanmıştım. O zaman ne kadar iyi ve paha biçilmez dostlar edindiğimi anlamıştım.
Deli, manyak, psikopat vs. Bir çok türde insan vardı içlerinde ama çok iyidiler. Hepsi benim için farklı bir mücevherdi benim için.
Ummuyordum beni kurtarırlar diye aslında. Kurtulmanın verdiği rahatlık ve olayın sınırı ve şaşkınlığı ile kahka atmaya başladım. Ne hikmetse mafya annemiz de burdaydı. Mafya annemizle ve diğerleri ile takılmaya başlayınca - daha doğrusu onlarla çalışınca - kafayı yemiştim. Beyin hücrelerim artık işlevlerinden farklı çalışıyordu. Bazen salak saçma şeylere bile gülüyordüm. Komikti ama iyidi de.
Ben kahka atarken Efkar ortaya lafı attı:
Efkar: Abi bu manyak ne gülüyor‽ Lan ruh hastası arkadaşımız ölüyordun.
Bense hala gülmekteydim. Diğerleri de buna şaşırmıştı ama bir o kadarda sevinmiştiler. Ulan manyaklık olsun da ne olursa olsun be! İlk defa iş dışı ağzımdan kelimeler döküldü o gün.
Ben- Ne trajedi ama‽ Tam aksiyon. Katılıyorum biraz manyak işlerim vardır. Birazda psikolojik ruh hastasıyım evet haklısın. Ulan aslında beni öldürmeleri işinize gelir sanmıştım.
Soytarı- Gençler bu arkadaş başka dil mi konuşuyor yoksa saçmalıyor mu‽ Biz şerefsiz miyiz a**.
Boğazcı- Sakin olun beyler ve bayanlar. Daha şoku atlatamadı. Rahat olun abi. Olur böyle şeyler yani aaa.
Efkar- Az manyak arkadaşımız dicem bu tam manyak o yüzden tam manyak arkadaşımız geç mi kaldık sana biz‽ Arabaya bindirmeye çalışırken kafanı bir yere falan mı çarptılar lan acaba‽ Oyy kıyamam. Dur bakayım pekmezin akıyor mu‽
Ben- Tam neyse çok güldüm. Sevgili iş ortaklarım sizlere teşekkür ederim.
Sanatçı- Yav her ne boksa. Bence fazla durduk burda. Yavaştan kayma eylemine geçelim.
Şaşırıyordum nasıl bu kadar senkronize olabiliyorlar diye. Tepkiler bile aynı anda veriliyordu. Hep bir ağızdan "Kayalım." Demeleri üzerine arabaya binip onların eve gitmeye başladık.
Aslında güldüğüm şey ne kadar pis ve dehşet verici bir işe karıştığımı anlamam olmuştu. Hiç bir zaman bu işi benim işim olarak görmedim. Yani benimsemedim. Yapmak için yaptım. Bulaşmıştım ve çıkamıyordum. Sadece dört ay oldu ve ben bu insanlara yeni alışmaya başlıyordum.
Oturup sohbet ettik. Normal hayatlarında ki değerleri benim için daha fazladır. Çok güzel konuşmalar yapıyorduk artık. Bazen bir film, bazen bir bilim ve en önemlisi ve sık yaptığımız şey kitaplardan, bazen de gündemde ki konulardan bahsetmekti. Benim en hoşuma giden kitaplar hakkındaki söylediklerimizdi. Ben bu konuşmalarda oldukça yer alırdım. En zevk aldığım şeydi kitaplar.
Kocaman bir masa düşünün ve bunun üstünde yiyecek içecekler var. Türkü çeşit nimet düşünün. Ve o şey herkesin elinde aynı kitap. Aynı kitabı okuyorduk çünkü bunlar hakkında dili, üslubu, konusu, karakterleri vs. Bir çok şey hakkında yorumda bulunuyor bir nevi kitabı eleştiriyorduk.
Bazende bir halı sahaya gider maç yapardık. Kim yenecek onlar mı yoksa biz mi‽ Maçı yaptıktan sonra kayıtları alırdık ve evde izlemeye koyulurduk ki her maçımız da bir kavga yapmışızdır. Bunun birinde Efkar'ın kası patlamış ve bir diğerinde de Boğazcı'nın kolu kırılmıştı. Daha çok şeyler de vardı elbette. Bu kayıtları izlerken kahkayı basardık. Bolca gülerdik bu anlara.
Şimdiyse bu yadigâr koltukta , elimde bir kalemle, tek başıma oturuyorum. Etraf sesiz ve o da mum ışıklarıyla aydınlanıyor. Bazen yüzüme vuran mum ışıklarının beni nasıl ürkünç kıldığını düşünüyorum elbette. Ayrıca bu görüntü bana uyku vermekle birlikte aşekanın yansımaları korkunç bir görüntü oluşturuyordu duvarlarda.
Tek bildiğim artık yalnızım. Peki ne önemi var‽ Hiç bir önemi yok!
Bazı yaratıklar bu durumu daha doğrusu yalnızlığı gülünç bulurlar. Çünkü onlar yalnız kalmazlar. Aksi takdirde kafayı yerler. Yalnızlıktan delirdiğimi söylüyor. Hayır, katılmıyorum. Yalnızlık önemli bir nimet benim için. Yalnızlık insana bir çok şeyi öğretir. Yalnızlık bence iyidir. Kendi ayaklarının üstünde ve basın dik durmayı öğrenirsin. İlk başta yapmasan da zamanla alışırsın. Yalnızlığı bir süre sonra hissetmezsin. Dünyanın en güçlü insanı olursun o zaman işte. Aptal insanlardan ırak ve sade yaşam... Başka ne isterdim ki‽ Gerçekten yalnızlığı özlemişim.
Hayat bu kimisinin yaratıkları var, kimisinin de yarattıkları var!
Dik dur sadece. Yalnızlık her şeye seni alıştırır. Fazla takma boş şeyleri. Önüne bak geleceğine. Kısa yaşıyoruz. Bunun kıymetini bilmek lazım.
Kendimle çelişiyorum. Siz bana bakmayın. Benim işim yarın bitecek. Sizi düşündürmeye çalıştığım gibi kendimi düşündüremiyorum.
Herkes mutlu bir hayat ister ama bu hayat o kadar zalim ki sadece ve sadece yüzsüz ve beş para etmeyecek adamları mutlu kılıyor.
Yüzsüzler mutlu olur. Niye mi‽ Hiç bir şey takmazlar. Haklarında ne düşündüğünüz önemi yoktur. Sana yalan söyler iki dakika sonra bir başkasına ve bir başkasına daha... Ahmakça! Tekrar tekrar aynı şeyi yaparlar amma ve lakin size geri döner ve bir şey olmamış gibi pişkin bir şekilde sizle sohbet ederler. O kadar küstahlar ki... Kendilerini akıllı sanıyorlar. Zort! Gram akıl yok abi bunlarda. Akıllı insan saygıyı ve edebi bilir. Güzel konuşur, içi fesat değildir. Bunlar bilmez ve her gün farklı bir yüzle gelip sizle konuşmaya devam ederler. Duygasal olmakta zordur. nedeni ise her şeye üzülür, boş şeylere kafa yorarsın. Okulda bir kız sevgilisi "Ayrılalım." dedi diye iki ders ağlamıştı. neden yani ağlarsın ki? ayrılmak istiyorsa ayrılsın. şuan bunları demek benim için basit. fakat bende on beş yaşında iken böyle bir şey yaşamıştım. İlk defa bir erkek için ağlamıştım. Hayatta sevdiğim ve o zamanlar benim için en iyi insandı. Mükemmeldi benim gözümde. çıkıp gelse belki de koşarak ona gider ve sarılırdım. Duygularımdan emin değilim ama yapmaya da bilirim. Sevmiştim ama. Hala seviyorum belki de sevsem neye yarar ki? gidene gel demeyi uzun zaman önce bıraktım. Gelse de pek bir değeri olmaz benim için. beni zor bir durumda bırakmıştı.
Kabul ediyorum uzun zaman oldu. Unutmuştur beni. Belki de hatırlıyordur. O zaman istemediği gibi hala mı beni istemiyor. Yoksa... Tabi ya nasıl aklıma gelmez adresim değişik ve tabi telefon numaramda. o bunları bilmiyor. Belki aramıştır veya yazmıştır bana. En son "Beni bir daha rahatsız edersen seni öldürürüm." yazmıştım ona. O bana gelmez ya. O beni hiç sevmedi ve beni de görmemekte ısrar etti. Oysa ki en samimi olduğum insandı. Bana söz verdirmişti: Beni bırakmayacağına söz ver. Sözümü vermiştim ama beni bırakan insana nasıl sözümü tutabilirdim ki? Yine de tuttum. Ta ki hayatımı değiştiren insanın ondan iki yıl sonra gelmesine kadar.
Elim kolum uzun bir insandım. Yaşadıklarım sağ olsun. O gelmeden önce sevdiğim bu insanı adım adım izledim. Ben değil ama güvendiklerim benim gözüm olmuştular. Asla tek değildi. Ben hep onunlaydım. Her zaman yardımına koştum. Onun için nice kavgalara girdim. Şuan düşündüm de komik geliyor ya. Her zaman kolladım onu. O bunları bilmiyor. Bilmesinde. Uzun zamandır kimseye sormadım onu. Konusu açılırdı direkt kapatırdım konusunu. Duymak istemiyorum adını dahi.
İstesem şuan onu tekrar bulurum. Hayır ama. Son günüm ve ben kimseyi görmek istemiyorum tek bir kişi hariç. Onu da sonradan öğreneceksiniz zaten.
Gerçekten sevdiğim bir hiç kimseydi o. Onunla olmak çok istemiştim. İmkansız! Böyle bir şeye imkan yok!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Gecenin Veda Mektubu
RandomBu hikayede bir kadının hayatını dinleyeceğiz. son gecesinin veda mektubunu yazacak bizlere. Belkide hiç olmadığını bildiğimiz kişilikte bir insan olarak çıkacak karşımıza. Aileden ayrılmış ve çokça kayıp vermiş bir kadın, üstüne üstün birde onu dah...