...

5 0 0
                                    

               Bense sadece yazabiliyorum. Ne kadar mutsuz ve kırık olduğumu yazmam gerek. Neden lağıtlar varken içime atmıştım ki? Çünkü insanların beni anlayabileceğini düşünmedim. Bazen insanlar bizi anlamak istemezler. Sadece odaklarında eğlence vardır onların. Bize zamanları yoktu onların ama bizler ne yaptık onların en kötü anlarında bile yanlarında olduk değil mi? Peki bu şerefsizlik niye? Gelip ve bu hayat yüzsüzlükle geçiyor. Anlaşılıyor ne kadar yalan duygularla samimi olduğunuz. Sonra bu insanlarla aranıza mesafe koyuyorsunuz. Biliyorsunuz ki Hiçbir işe yaramayacak insandı o. Kaliteli insanların yanında olmak lazım çünkü Bizim de kalitemiz yükselsin diye. Fakat bakıyorum ki beyler ve bayanlar, Oldukça kalitesiz insanlarsınız. Yanınızda olmamalıymışım. Maalesef yanlış zamanda yanlış yerde olmanın bedelini ödedim. Ben belkide hiç olmamalıydım.

Sonunda bu düşüncelerimden sıyrılıp odama gitmiştim.Huzurlu bir uyku uyumak istesemde gayet huzursuz bir uyku çekmiştim. Sabah telefonun çalması üzerine kalktım ve bir küfür salladığımı hatırlıyorum. En nefret ettiğim şeydi uyurken beni aramaları. Yapacakları en son şey olmalıydı. Telefonda ki ismi bulanık gözlerle okdum ve bugün bize gelecek olan iki insan evladının aradığı gerçeği ile yüzleştim. Telefonu açtım ve:

- Alo.

- Uyuyormuydun? Kapıya vurdum da duymadın.

- Telefona kalktım. Kapıyı duymamamın sebebi yine kedi gibi tırnaklaman olarabilir mi?

- Hmm... Haklısın öyle yaptım.

- Evet. Peki.

- Kalkıp kapıyı açacak mısın yoksa böyle devam mı?

- Kusura bakma. Gece uyuyamadım da çok yorgunum. Cv kaydı veriyorum sanki. Neyse açıyım dur.

Telefonu kapattım ve kapıyı açmaya gittim. Açtığım gibi kapıda müthiş gözleriyle bana bakan Fıstık'ı gördüm. Kucağıma atladı hemen. Başladı soru yağmuruna. "Nasılsın? Niye gelmiyorsun? Beni özledin mi?" Bir süre soru yağmurundan sonra nihayaet bu sorgu sual bitmişti. Bu kız hayatımda gördüğüm en müthiş şeylerden biriydi. Soru sorarken takındığı yüz ifadesi onu ayrı bir tatlı kılıyordu. En sevdiğim pembe ve kloş elbisesini giymişti. İstemsizce bu elbiseyi ona almamın sebebini Efkar'ın araya girmesiyle bu düşüncelerim uçmuştu.

- Fıstık, kızı bırak hadi.

- Ya ama abi.

- Hadi abisinin bir tanesi. İçeri git sen. Bizim ablanla biraz işimiz var şimdi sonra konuşursunuz siz tamam?

- Tamam. Öyle olsun ama bir şartla...

Fıstık kafada yine kurmuştu bazı şeytanlıklar. Efkar'la bakıştık ve sonra Fıstık şartını bize söyledi.

- Benle evcilik oynicaksınız.

- Tamam oynarız ablacım.

- Söz alayım.

- Söz Fıstık. Söz oynicaz.

- Sözünü aldım ve gidiyorum ben. Baybay.

Efkar'la başbaşa kalınca birer sigarave kolayla konuşmaya başladık.

- Ne istiyorsun Gölge'ciğim?

Son Gecenin Veda MektubuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin