Bugün Ekim ayının 24'ü. Saat 01.36' yı göstermekte. İçimi dökmek için bir kağıt ve bir kaleme ihtiyaç duyacağım akılıma gelmemişti. Bu işi uzun zaman önce yapmalıydım ancak şuan cesaret buluyorum.
Yaşadığım ve şuan içerisinde bulunduğum durum beni gerçekten çok yaraladı.
İçimden iyim diyorum ama dış görünüşün ve beynim bunu kabul etmiyor. Önceden daha iyidi. En azından iyim dediğim de iyi olurdum. Şuan bu durumda iyi ne kelime idare eder bile diyemiyorum.
Kalbim acıyor. Ben darlanıyorum. Güvendiğim insanlar beni bir bir derinden vuruyor. En can alıcı noktamdan.
Zaten her zaman zayıf noktanı bulunca orayı daha da deşerler. Taa derinlere kadar iner sana yaşadığından da büyük bir acı yaşatırlar. Ta ki sen doğru insanı bulana kadar.
Yıkılmayan ben artık yıkılıyorum. Gün geçtikçe herşeyim dökülüyor kayboluyor.
Buraya uzunca ayrıntılı şeyler yazmaya gelmedim. Kimsenin bilmediği benden bahsedeceğim. Belkide bu yazılar hiç kimseye ulaşmayacak.
Son yazılarım, son gecem...
Bu hayatla hep savaştım. Daha 7 yaşındayken ilk hayal kırıklığına uğradım, ilk kez aile içi bir kavganın farkına doruklarına kadar vardım, ilk kez yalanlar duydum...
İlkler bu kadar kötü olmak zorunda mıydı sanki‽ Ben böyle bir yaşamda bulunmalı mıydım‽
Özür dilerim küçük ben çok özür dilerim. Sen her zaman güçlüydün ama ben artık dayanamıyorum. Her şey kontrolümden çıkmış ve çıkmaza gitmekte. Elimden bir şey gelmemekte ve ben ne beynimi ne de irademi kullanamıyorum.
Yavaş yavaş tükeniyorum, bitiyorum ama kimse fark etmiyor. Edenlerde görmemezlikten geliyor.
Evet evet buraya uzun uzadıya bir şeyler yazmayacağım. Sadece ben kimsenin bilmediği benden bahsedeceğim.
Bütün hayallerimi gerçekleştirdim. Kim bunu yapamazsın dediyse hepsini bir bir yaptım. Çünkü ben o 15 yaşındaki bana söz vermiştim. Evim var, arabam var, milyonlarca param var. Bunlar olsa ne yazar‽ Huzur yok, sevgi yok, yalnızlık... Yalnızlık kokuyor etraf.
Ben ve bu kağıtlar varız sadece. Kimseden ses seda çıkmıyor. Ortalık ıssız. Bu koca dünyada tek kaldığım gibi bu koca evde de tekim.
Elbette zamanın da benimde çok arkadaşım vardı. Hatta o 15 yaşındaki benin 7 yıllık bir arkadaşı bile vardı. O 7 yıllık arkadaşımda bana dost kazığının ne demek olduğunu öğretmişti.
15-16 yaşlarımda - yani iki yıl boyunca- bolca savaş verdim. Mahkemeler, yalanlar, aşk acısı, şiddet, gürültü... Akla ne gelirse.
Bu iki yıl çok berbat geçmişti. Yine ilkleri yaşıyordum. O zaman nasıl da ayakta durmaya çalıştığım aklıma geliyordu. Küçükken daha öfkeli, sinirli ve buyurgan bir insandım. Her türlü kötü sözü duydum ve her türlü dayağı yaşadım ama yaşattım da.
Ben hiç bir zaman haksızın yanında durmadım.
Acıyorum. O lanet olası pis insanlara acıyorum. Bir kere daha lanetler savuruyorum üstlerine. Bir çıkar uğruna iyileri yakan ve kötüleri yücelten o vasat kafalı insanlara kınıyorum.
Bunları yazarken bile sinirleniyorum. Kalem avucunun içinde terlemiş kayıyor. Ben direneceğim. Bu gece sadece bu gece her şeyi buraya yazıp kaybolacağım. O onbeş yaşındaki benim dediğini yapacağım. İrade mi ve kalbimi bir kenara fırlatıp sadece akıl gücüyle en iyi olanı yapacağım.
Bıktım, bıktım... Sahte insanların, sahte yüzler, yalandan ve yapmacık sevgi sözleri... Bırakıyorum. Bu gece kendimi iş konusunda bırakıyorum. Bu gece olmazsa başka hiç bir gece olmayacak biliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Gecenin Veda Mektubu
RandomBu hikayede bir kadının hayatını dinleyeceğiz. son gecesinin veda mektubunu yazacak bizlere. Belkide hiç olmadığını bildiğimiz kişilikte bir insan olarak çıkacak karşımıza. Aileden ayrılmış ve çokça kayıp vermiş bir kadın, üstüne üstün birde onu dah...