Bölüm 7-Bir Katil ve Bir Ceset!

3 1 0
                                    

*Yine şarkı koydum size dinlersiniz diye:)

*Küçük bir şey söylemek istiyorum çok önemli değil isteyen atlayabilir. Bu kitap 30 bölüm ama 9. bölüm 2 kısımdan oluşuyor. Kitap ilerledikçe yazdığım sayfa sayısı artmakta, yani mesela 12. bölüme kadar 2'şer sayfa ama devamı 6 sayfa... 2. kitabı yazmaya başlayalı biraz oldu ama 1. kitabı buradan silince ona da ara verdim. Ona bakmayalı çok oldu, ama yakında tekrar başlarım diye düşünüyorum. Kısaca bu benim ilk kitabım ve bende yeri çok ayrı, önceden de buraya şu şekilde yazmıştım;'9. bölümü bekleyin, sonra devam edip etmemek size kalmış...' Şimdi de bunu söylemek istiyorum ama sanırım bunun tek nedeni iki kısımdan oluşmuş olması yani bölümün çok bir ayrıcalıklı güzel yanı yok bence:) Neyse anlamayan veya yanlış anlayan vardır illaki kısa bir açıklama yapacağım(9. bölümle alakalı): İlk önce her zamanki gibi Nilsu'nun ağzından yazdım ardından aynı bölümü bir de Emir'in ağzından yazdım. Bu yani... neyse bölüme geçelim:)


Kaan endişeli görünüyordu."Nilsu, iyi misin? Ne bu halin?" Olanları anlatmalı mıyım diye düşünürken karşımızda Emir ve Senayı gördüm. Derin bir nefes verdim, o kadar korkmuştum ki!!! Sınıfa gireceklerdi ama Emir bizi görünce vazgeçip bu tarafa yöneldi. Kollarımı Kaan'dan kurtarıp Emir'e doğru ilerledim. Bir an anlayamaz gözlerle baktı, bende ona sinirle bakarak karşılık verdim. En sonunda yanına vardım ve yakasına yapıştım. "Neredeydin bunca zamandır, başına bir şey geldi sandım!" Benim aksime çok sakince suratıma bakıyordu, eliyle çenemi tutup sola çevirdi. "Ne yapıyorsun?" Artık o kadar da sakin görünmüyordu. "Boynuna ne oldu?" Neyden bahsettiğini anlayamadım, elimi boynuma götürdüm. Tam da düşündüğüm gibi kanıyordu, bir süredir boynumda keskin bir acı hissediyordum ama önemsememiştim. Sanırım tekme attığım sırada bıçak ister istemez boynuma gelmişti ama şimdi önemli olan Emir'e ne diyeceğim idi. "Nilsu, cevap verecek misin?" Elini çenemden çekti, başka seçeneğim olmadığını anlayıp olanları anlattım. Emir geldiğim yöne doğru ilerlemeye başladı, kolunu tuttum. "Delirdin mi, adamın bıçağı var? Hem..." Bir anda sustum, nedenini bilmiyorum ama sanki istesem de konuşamayacak gibi hissettim. Emir'in kolunu bıraktım, başım dönüyordu. Elimle alnımı tuttum, keskin bir ağrı sardı boynumdan yukarı ilerliyor gibiydi. Emir iki kolumdan tutup dengemi sağlamama yardım. Seslerini boğuk bir şekilde duyuyordum ama ne dediklerini anlamıyordum. Sonra Kaan Emir'i sakinleştirmek ister gibi omzuna elini koydu ardından soluma doğru geçti. Ağrı yavaş yavaş geçiyordu, artık dediklerini daha net duyuyordum. Yavaşça ilerledik, beni bir banka oturttular ama buna gerek yoktu artık. Boynumdaki fular'ı çıkartıp yaranın üstüne bağladım ve ayağa kalktım. "İyiyim, küçük bir kesik sadece." "Küçük bir kesik mi? Kanamasının durduğunu bile zannetmiyorum." Giderken Emir'in peşimden geldiğini ama çok geçmeden Kaan'ın onu kolundan tutup durdurduğunu ve son bir cümle duydum. "Bırak gitsin, kafasını toplaması için zamana ihtiyacı var. Sınıfa gittim ama hoca 20 dakika geciktiğimi söyleyerek beni derse almayacağını söyledi, ben de tuvalete gittim. Aynanın karşısına geçip nasıl bir olayın içine düştüğümü düşündüm, okulda bıçaklı biri dolanıyordu ve hiç düşünmek istemesem de birinin... O an iç sesim durdu, şok olmuştum. İçime bir titreme hissi geldi, gözüm bir anlığına yere kaymıştı ve kanı fark etmiştim. Elim yarama gitti ama kanaması çoktan durmuştu zaten bu kadar kanın küçücük bir yaradan çıkma ihtimali yoktu. Kafamı sağa doğru çevirdim, kan izleri ortadaki kabine kadar devam ettiğini gördüm. Salakça olduğunu bile bile oraya doğru ilerledim, kapı aralıktı yavaşça ittirip açtım. Gördüğüm şey olduğum yerde öylece kalmama neden oldu, arkamdan gelen sesler duydum. Emir ve Kaan'ın sesleri, beni arıyorlardı ama cevap verebilecek halde değildim. Aklımı yitirmiş gibiydim, karşımda yerde kanlar içinde yatan bir kız vardı. Çığlık atıp yardım istemek çok kolaydı, soğukkanlı olmam gerekiyordu. Aklıma gelen tek şeyi yaptım, yanına yaklaşıp nabzını yokladım. Atmıyordu, kız ölmüştü! Gözlerim doldu, içimden'Neden ben?' diye sayıklayıp durdum. Cesetten uzaklaştım, ceset... Hayatımda ilk defa bir ceset görüyordum, aklımda bir fikir düşünürken kendimi bitmiş gibi hissediyordum. Sanki ben ölmüşüm, orada yığılıp kalacakmışım gibi hissettim. Emir ve Kaan'ın sesleri gittikçe yaklaşıyordu, içeri bakıp beni görünce yanıma geldiler. Kaan hiçbir şeyden haberi olmadan konuşmaya başladı. "Nilsu, nerelerdesin? Her yerde seni-" Cümlesi yarım kaldı, ikisi de cesedi görmüş sessizce inceliyorlardı.Kaan eliyle gözlerimi kapattı ve Emir'e döndü. "Emir, gidiyoruz hadi." Zaten itiraz edemeyecek durumda olan Emir, peşimizden geldi. Kaan'ın ellerini gözümden çektim, sessizce yürüyorduk. Nedenini bilmeden üst katlara doğru çıkıyorduk, en sonunda  Kaan önümüze doğru geçip bizi durdurdu. "Allah aşkına bir durun ya, hiç bir şey bilmiyoruz Emir. Nilsu anlatmazsa böyle yürüyerek öğrenemeyiz-" "Ne anlatmasını bekliyorsun Kaan, sinirliydim geldim kızı öldürdüm mü diyecek?! İçeriye girince cesedi görmüş işte!" "Abi belki başka bir şeyler de görmüştür?" Bana doğru döndüler, hala kendime gelememiş bir haldeydim. Kafamı sağa sola salladım. "Hiçbir şey görmedim." "Tamam, hiçbir şey olmamış gibi davranacağız. Bir şey görmemişsin gibi Nilsu, anladın mı?" Hızlıca başımı salladım, Emir'İn dediği mantıklıydı ama bilmedikleri bir şey vardı. Ben cesede dokunmuştum...


*Bitti... Umarım güzel olmuştur. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, görüşürüz:)





Buraya KadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin