| 6 |

525 51 86
                                    

🕸️ Züleyha Sönmez🦋

"Hani kendini bırakmayacaktın? Bana dedin kendin yalancı çıktın tahtasız ergen" yarı baygın halde duyduğum ilk cümlelerdi.

Tahtasız ergen, bu Aden di

Buraya mı gelmişti? Doğrusu şaşırmıştım çünkü asla böyle bir şey beklemiyordum

Elimde sıcaklığını hissediyordum, demek ki bedenim bu yüzden yanıyordu. Demek ki içimde ki ümitsizlik bu yüzden yavaş yavaş sönmeye başlıyordu

Ölmemiştim, yaşıyordum ve elimi tutuyordu. Bir yabancı tutuyordu, tanıdık hissettiren bir yabancı.

"Züleyha beni duyduğunu biliyorum, nerden biliyorsun diye sorma. Cevap veremem, beni cevapsız bırakma" kelimeler beynimde çığlık atıyordu, dudaklarım cevap vermem için ayaklarıma kapanmış yalvarıyordu ama cevap vermeye nefesim yoktu

Gözlerimi açmak istemiyordum, o kıyamet yerini görmeyi hiç istemiyordum. Biliyordum ki o görüntü beynime kazınacak beni ömrüm boyunca rahat bırakmayacaktı.

Üzerimde ki ağırlık dakika geçtikçe hafifleniyordu ama alıgalamak çok zordu.

Elimde yumuşak bir şey hissettiğimde yavaş olan kalp ritmim ölüme ihanet ederek hızlandı. Elimi öpmesi nedensiz yere kalbime dokunmuştu

"Elimi sık Züleyha, nabzın var lütfen elimi sık" sesi sanki başka bir gezegenden geliyormuş gibi buğuluydu.

Lütfediyordu

Kendimi zorladım, süper Züzü bilincimi açık tutmak için ipleri ele aldı ve ben ölümüne zorladım

Zaten ölümle burun buruna gelmiştim

Parmaklarım büyük bir güçle oynadı, aslında sadece kıpırdanmıştı ama şu anda benim için kocaman bir şeydi

Birden bire elimi öyle sıkı tuttu ki. Oynayan parmaklarım hareketini anında kesmek zorunda kaldı. Yada belki çok sıkmamıştı çünkü tenimin çok hassas olduğunu hissedebiliyordum.

"İşte böyle Fıstığım, beni duyuyorsun. Seni kurtaracağız, sabret" demesi kolaydı.

Ruhsal olarak ayakta durmak için ekstra bir çaba harcamıştım, çabalarımın sonucu buydu işte. Minik de olsa yaşama tutunmak için o derin ipe asılmayı başasmıştım

Nefes aldığım sürece her şey için bir ümit vardı

Asla asla demezdim. Bunu bana babam öğretmişti, belki bir gün ile başlayan bir sürü cümle kurmuştu.

Belki bir gün kolunu kaybedersin, üzülme kızım çünkü hala nefes alıyorsun

Belki bir gün görme yetini kaybedersin, üzülme kızım çünkü hala nefes alıyorsun

Eğer bir gün nefesini kaybedersen sevin kızım, çünkü artık bu kirli dünyadan göçüyorsun

Şu anda seviniyordum ama bu dünyadan göçtüğüm için değil, bu dünyada kaldığım için.

Birden önümde ki karanlık yapan tuğla kalktı, zaten gözlerim kapalıydı ama öyle bir ışık vurdu ki gözlerim kapalıyken bile acıdı. Alt bedenimin hala kolonun altında olduğunu biliyordum.

Sonra üzerime bir gölge çöktü, acıyan gözlerimin acısı geçti gitti. Yüzüm soğuk havayla buluştu, yüzümde elimde ki elin sıcaklığını anımsadım.

"Züleyha aç gözlerini" yumuşak buyurgan bir ses, telefonda ki sesine benziyordu.

Gözlerimi açmaya zorladım, göz kapaklarım o kadar ağırdı ki sanki kocaman kolon göz kapaklarıma düşmüştü.

Ama harika Züzü pes etmez

Kendimi zorlayarak gözlerimi araladım, önce odağıma siyah bir pantolon girdi. Gözlerim bulanık görüyordu ve etraf çok sesliydi.

Gözlerimi yukarı kaldırırken gözlerimin bir an kayar gibi olmasıyla aynı anda yüzümde duran eli kafamı hafifçe oynattı "Hayır hayır, Züleyha bana bak"

Hayatımda böyle yakışıklı ses ne gördüm ne de duydum arkadaş

Gözlerimi iyice açmaya zorlayınca dizleri üzerine çökmüş bir adamı odağıma aldım, siyah kabanın içinde ki bedeni dağ gibi görünüyordu.

Işıklar arkasında kalmıştı, karanlıkta kalan yüzüne bakarken farkında olmadan dudaklarım çapkın bir gülümseme ile açıldı

"İ-ilah mısın silah mı be..."

...

Bir kere daha Züzü 'yü azminden dolayı tebrik ediyorum

Bu bölüm daha uzun oldu ve yazarken biraz daha açıldım sanki

Neyse beğenirsiniz umarım

Ulaş tan sevgilerle...

Depremin Sesi |yarı-texting|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin