Bölüm 5

798 81 98
                                    

İyi okumalaaarr 😽

˚ ༘♡ ⋆。˚

Şaşkın şaşkın bir Akira'ya bir Changbin'e bakarken gözlerim yavaşça kirazı andıran et parçalarına kaydı. Changbin, Akira'ya bakmayı kesip bana döndü ve bu sefer o et parçaları dudağımdan üç parmak kadar yukarısı ile buluştu. Minik bir kelebek öpücüğü bırakıp geri çekildi ve hızlı adımlarla mutfaktan çıktı. Arkasından bakmaya devam ederken Akira'nın omzumu dürtmesi ile kendime geldim.

"Bâbâ daydın. Hadi yeşene şevmedin mi? Bence şevmişşindir çünküü Minhoş çok güzel yemek yapay!"

"H-hayır sevdim çok güzel yapmış gerçekten." Tabağımdaki yemeği ağzıma atıp gülümsedim. Yanağım hâlâ yanıyor sanki dudakları ateş parçasıydı. Boğazımı temizleyip hızlıca yemeğimi yedim.

"Bay Seo."

"İnnie!"

Sandalyeden inmek için bir hamle yaptı ama inemeyince ona yardım edip indirdim. Koşarak içeri giren kırmızı saçlı çocuğun yanına gitti. Kucağına alınca da sıkıca sarıldı. "Deys mi yapacayız?" Dudaklarını büzerek sorduğu sorusuna başını sallayarak cevap verdi çocuk. Kucağından indirmeden yanıma gelip biraz eğildi ve selam verdi. "Merhaba ben Jeongin. Kusura bakmayın acil bir işim olduğu zaman geldiğiniz zaman hoş geldiniz diyemedim."

"Hayır, hayır önemli değil. Ben Chris."

"Memnun oldum. Yediyseniz derse geçelim?"

"Ah, tabii."

"Bâbâ, ben çok akıllı olduyum için deys yapıyoyum İnnie ile." Ellerini göğsünde birleştirip, gözlerini kısarak bakmaya başladı. Sanırım böbürleniyor şu an.

Ayağa kalkıp onlarla birlikte mutfaktan çıktım. Mutfağın ilerisinde çaprazda duran odaya ilerleyip içeri girdik. Burası bir kaç tane çocuk dergisi ve kitabının, küçük bir tahta ve renkli tebeşirlerin, küçük mavi renkli bir taburenin olduğu şirin bir ana sınıfı gibiydi. Bazı yerlerde oyuncaklar da vardı. Çocuğun öğrenme odası bile benim fakirhaneden daha iyiydi.

"Sizin için bütün hayvanların olduğu bir kitap aldım bugün."

"Woa! Hani neyde!"

Jeongin ilerleyip kitaplığın üstünden büyük bir kitap alıp salladı. "Burada!"

"Vey vey!" Ellerini uzatıp, avuçları açıp kapatırken Jeongin kitabı verene kadar devam etti buna. "Bâbâ, bak." Kitabı yere bırakıp kolundan daha büyük olan kitabın sayfasını çevirip işaret pamağı ile bir sayfada bir yeri gösterdi. Yanına oturup gösterdiği şeye baktım.

"Bu ne?"

"Panda." Gözlerini kocaman açıp beni tekrar ettikten sonra ellerini çarparak konuştu.

"Çok şiyin dimi bâbâ!" Başımı salladım gülümseyerek.

"Pekii bu? Bu ne?"

"Orangutan."

"Oyang- ne?"

"Orangutan." Bir kere daha söylersem kahkaha atacağım. "Ne şaçma adı vay kim koymuş!" Kızarak sayfayı değiştirdi. "Kedi! Kedi! Kedi!" Oturduğu yerde zıplayarak ellerini çırparken bu sevimli hali yüzünden onu hızla kucağıma çekip öptüm bir çok kez.

Set fire to the rain ChanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin