Bölüm 13

608 69 38
                                    

Selaaamm uzun zaman oldu nasılsınız görüşmeyelii

Ay çok konuşmak istiyorum ama neyse hadi sizi tutmayayım ve bölüme dalın iyi okumalaaarr 😽

˚ ༘♡ ⋆。˚

Akira istediği olduğu için ekstra mutlu mutlu evin içinde koştururken ah, bir de pantolon giymeyi reddettiği için yarı çıplak bir şekilde koşturuyordu ben de elimle pantolonla onun peşinden koşuyordum.

"Giymek iştemiyoyum!"

"Oğlum öyle gidilir mi hayvanat bahçesine? Gel hadi. Koşma bak düşeceksin Akira!"

"Hayıy! Ay!" Merdivenden çıkarken yanlış bastığı için geriye sendelediği anda adımlarımı hızlandırıp resmen yerde kayarak ikinci basamakta onu tuttum. Çenemi vurduğum için dudağımı gerçekten sertçe ısırmıştım ama o an bu hiç de umurumda değildi. Hızlıca toparlanıp Akira'yı tutup kendime çektim ve bir yerinde bir şey var mı diye bakmaya başladım. Korktuğu için hafifçe dolmuş gözleri ve büzdüğü minik dudakları hafifçe titriyor ve birazdan ağlamaya başlayacağının işaretini önceden veriyordu bana. "Özüy dileyim anne..."

"Tamam sorun yok bebeğim iyisin değil mi hm?" Hafifçe başını salladı. Ama bir anda parmağını dudağımın üstüne bastırdı. "Anne kanıyoy!" Daha önce onda görmediğim endişeli yüzü ve duymadığım resmen çığırdığı sesi ile biraz geriye çekildim. Neresi kanıyor diye bakarken omzumu dürttü. "Anne şenin kanıyoy ayzın kanıyoy! Özüy dileyim!" Bir anda yüksek sesle ağlamaya başladığında onu kucağıma alıp herhangi bir koltuğa oturdum. Şu anda kendini suçluyordu ve art arda özür diliyordu.

Sakinleşmesi adına yavaşça omuzlarını ve kollarını ovar gibi okşadım. "Sorun yok annecim acımıyor ki." Burnunu çekti. "H-hiş mi acımıyoy? A-ama kanıyoy anne bakşana!" Tam ona cevap verecekken güçlü bir şekilde kavranıp başımı hafifçe arkaya döndüğünde karşımda gördüğüm kişi cep boydan başkası değildi. Siyah saçlarının altından sert ve keskin bir şekilde çatık kaşları ile yüzüme bakıyor ve yüzümü resmen tarıyordu. Derken bakışları aşağıda durduğunda daha çok çattı kaşlarını. "Noldu buraya?" dedi ve Jisung'u çağırıp Akira'nın üstünü giydirmesini söyledi.

"Merdivenin basamağına çarptı." dedim dudaklarım hafifçe büzülmüştü neden yaptığımı ben de bilmiyorum ama onun böyle ilgilenmesi gerçekten hoşuma gidiyordu. Hızlıca yanıma gelip elimi tuttu ve kaldırdı. Nereye götürdüğünü tahmin etmek çok da zor değildi, çalışma odasına gittiğimiz ortadaydı. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra beni siyah deri koltuğa oturtup masasının yanına gitti. "Nasıl oldu bu?"

"Önemsiz ya o kadar acımıyor bile boş ver." Aslında acıyordu ama küçük bir yarayı abartıyor gibi görünmek istemiyordum evet, kendimle çelişiyorum biliyorum. Çekmecesine bakarken tekrar konuştu. "Nasıl oldu bu dedim."

"Akira düşecekti ben de onu tutmak için eğildim o ara da çenem çarptı dudağımı ısırdım." Kafasını kaldırıp elindeki kulak çubuğu ve küçük bir merhem gibi bir şeyle yanıma gelip eliyle çenemi tuttuktan sonra hafifçe yukarı kaldırdı. "Dudaklarını arala." Gerçekten çok pis bir zihnim var. Dudaklarımı araladım ve beklemeye başladım. "Teşekkür ederim güzelim." Şaşırsam bile sadece başımı salladım. Pamuğun ucundaki merhemi yavaş yavaş gerçekten aşırı dikkatli bir şekilde dudağıma sürmeye başladı. Merhemin tadının bu kadar güzel olması legal mi? Yani insanlar bunu yiyebilir ben yemiyorum kesinlikle. Bir süre sonra eli hafifçe yana kaydığında dudağımın yanını pamuğun diğer tarafıyla silmek yerine eğilip dudağıyla sildiğinde beynim durdu. Şaka yapmıyorum gerçekten bütün çarkları iptali çekti ve tüm ipleri kalbimin eline bıraktı. Bu arada o da merhemi yedi.

Set fire to the rain ChanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin