Bölüm 21

543 49 79
                                    

Çok uzun bi bölümle geldimm

İyi okumalaaarr

˚ ༘♡ ⋆。˚

Normalde bugün busanda son günleriydi ama olduğundan daha erken dönmüşlerdi. Akira kollarını göğsünde bağlayıp somurtarak dışarıyı izliyordu. Changbin dikiz aynasından ona bakıp konuştu. "Akira böyle yaparsan annen de çok üzülür ama." Başını çevirip babasına baktıktan sonra sinirle konuştu.

"Hiş bizimle kalmıyoysun hep işleyin vay!"

"Oğlum ben sizin için çalışıyorum ama."

"Yanımda kalşan daha çok mutyu oluydum."

"Oğlum sadece iki gün yokum geleceğim." Gözleri bir yol bir oğlu arasında mekik dokurken Chris başını hareket ettirerek mırıldandı. Akira ses tonunu kısıp fısıldayarak konuştu.

"Neyşe şimdi annem uyuyoy kavga ederşek uyanıy bu yüşden şuşuyoyum." Ayağını ayakkabısının topuğuna bastırıp öne itti ve giydiği ayakkabılardan kurtulunca büyük koltuğa uzattı küçük bedenini. "Ben de uyuyoyum." Changbin sadece başını salladı. Oğluna pek vakit ayıramıyordu o da farkındaydı ama isteyerek yapmıyordu sonuçta bunu. Düşünmeyi bırakıp yola odaklandı daha beş saatleri vardı.

Büyük siyah araba seo malikanesine gelene kadar ikisi de hiç uyanmadan öylece uyudu. Aslında hâlâ uyuyorlardı. Changbin sürücü koltuğundan inip arka kapıyı açtı ve Akirayı dikkatlice kucağına aldı. Onu odasına götürüp geldikten sonra da ön kapıyı açtı. Başı geriye düşmüş sarışını kemerden kurtarıp kucağına aldı.

"Gel bakalım." Kapıları kilitleyip boynuna koala gibi sarılan adamın alnına bir öpücük bıraktıktan sonra eve girdi. Hızlıca ama onu sarsmamaya özen göstererek ikinci kata çıktı ve beyaz kapıyı itip içeri girdi. Onu dikkatlice yatağına yatırıp kendisi de yanına uzandı. İki saat sonra uçağı vardı bu yüzden onunla daha çok vakit geçirmek istiyordu.

Kolunu beline sarıp onu kendine çekti. Dünden önceki gün geçirdikleri gece aklına gelirken Chris'in sessiz inlemeleri kulağında yankılandı. O huzurlu nefesini masumca göğsüne bırakırken diğerinin aklından kirli sahneler geçiyordu.

"Sayende ergen gibi hissediyorum." Elini kaldırıp alnını kapatan saç tutamını geriye itti hafifçe. "Seninle bu şekilde uyumak uzun zamanımı aldı."

"Hmm?" Chris, hafif şişmiş yorgun gözlerini aralayıp yanında uzanan adama baktı. Yüzü de uyku yüzünden şiştiğinden dudakları da şiş duruyordu ve kuru. "Chang-" Sözünü kesen şey dudaklarının üzerine avına atılmış bir kurt gibi atılan Changbindi. Sarışın olan yeni uyandığı için biraz afallasa da ayak uydurmaya çalıştı. Büyük elleri ince belini sararken sertçe alt dudağını ısırıp çekiştirdi. "Ah!"

Sarışın sonunda tempoyu yakaladığında alt dudağını emip ısırmaya başladı. Bir süre buna devam ettiler ancak yetmemiş olacak ki beyaz bacağının tekini sağ tarafına atıp kucağına çıktı. Belini yay gibi gerip üzerine eğilirken onu öpmeye devam ediyordu.

Islak bir sesle dudakları ayrılırken biraz nefeslendikten sonra yeniden atılıp sertçe tam ağzının ortasını öptü. "Seni," dedi ve tekrar öpüp devam etti. "Seviyorum." Kucağındaki bedenin kalçasına koyduğu ellerini sıkarak diğerinin inlemesini keyifle dinledi. "Changbin-ah! Uçak uçağın kaçacak."

"Hay sikeyim şirketi yakıp, anlaştığım Japonları havaya mı uçursam? Böylece liman izninde sıkıntı çıkmaz." Chris başını arkaya atıp sesli bir şekilde güldü. "Saçmalama da hazırlan hadi." Büyük elleri ince belini sardı ve onu daha çok üzerine çekti. "Böyle gülüp durursan gitmem zor."

Set fire to the rain ChanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin