Bölüm 20

641 51 31
                                    

Nolur beni dövmeyin çok meşguldüm 🥺
Neyseee tutmayayım sizi hadi bölüme geçin iyi okumalaaarr

˚ ༘♡ ⋆。˚

Kalçasını mutfak tezgahına yaslayıp, kollarını önünde birleştirerek oğluyla boyama yapan sevgilisini yüzünde gülümseme ile bir süre izledi. Chris, elini saçlarına atıp okşarken onunla sakince konuşuyordu.

"Yani yökyüşü pembe oymaş mı anniş?"

"Olabilir oğlum bu senin hayal gücün, ne istersen onu yap istersen mor yap istersen pembe, senin çizimin bu."

"O zamâân..." dedi ve toz pembe kaleme uzanıp eline aldı. "Pembe yapayacayım!" Heyecanla zor tuttuğu uzun, pembe renkli kalemle bozuk bir boyama yaparken annesi de babası da keyifle onu izliyordu.

Changbin bu tatlı görüntü karşısında daha fazla dayanamayıp oğlunun yanına gitti ve onu yanağından biraz sert olacak şekilde öptü. "Woaa kocâmân öptü! Bâbâ annemi de öpşene." Bunun olacağını iki yetişkinde çok iyi biliyordu. Changbin doğrulup sarışına baktıktan sonra yüzüne doğru eğildi. Aslında onu öpüp geri çekilecekti ama yaramaz sarışın, yüzünde pis bir sırıtış ile pembe dilini dışarı çıkardı ve önündeki dolgun et parçalarını yaladı.

"Mhh bal gibi." Chris'in söylediği üzerine Akira kıkırdayıp boyamasına geri döndü. O küçük aklından türlü türlü düşünceler geçiyordu ve bu da onu güldürüyordu.

Changbin göz ucuyla Akira'yı kontrol ettikten sonra bakmadığına emin olduğu an eğilip dudaklarını emip ısırdı. "Asıl bal buradaymış." Kulağına fısıldadı. Kulağında gezinen derin sesi yüzünden yutkundu Chris.

"Uf uykum geldi benim."

"O zaman Minseok seni yatağına götürsün biz de yemek yiyelim tamam mı?" Yaşlı adam sanki dakikalardır kapıda değilmiş gibi ilerleyip sandalyelerden birine oturdu. "Changbin yemeği yedikten sonra Mahjong oynayalım."

"Olur baba."

"Chan oğlum, bu oyunu biliyor musun?"

"Evet efendim." Cevabı ikisini de şaşırtırken Chris uzanıp önündeki kahve bardağını eline alıp bir yudum aldı. "Vay beklemiyordum, nerede öğrendin?"

"Eski bir arkadaşım öğretti." Gülümsüyordu ama aklına gelen anılarla kanı çekiliyor gibi hissetmişti. Bir arkadaşım demişti ama öğreten kişi başına türlü türlü belalar açan eski sevgilisinden başkası değildi.

"Ne güzel o halde birlikte bir kaç el oynayalım."

"Paslanmış olabilirim ama biraz uzun süredir oynamadım." dedikten sonra cümlesini kafasının içinden devam ettirdi. 'Çünkü o orospu çocuğunu hatırlatıyor bana' yaşlı adam sorun yok der gibi başını salladı. "Önce Changbinle oynarız o arada sen bizi izlersin, hatırlayacağına eminim."

"Babam satranç, Mahjong ve puzzle oynamayı çok sever burada kaldığımız süre boyunca bunu anlayacaksın zaten."

"Bu oyunlar insanın aklını dinç tutar böyle severek oynaması güzel bir şey."

"Öyle tabii ama bu çocuk hiç sevmez Chris."

Şöyle böyle konuşmalarla yemeklerini yiyip salona geçmişlerdi, Önce Changbin ve bay Seo oynamış ve Changbini beş eli de alarak ezici bir skorla yenmişti. Daha sonra Chris ve Bay Seo üç el oynamış ve Seo bunda da iki eli de alıp galip gelmişti. Daha sonra artık yaşlandığı için çabuk yorulduğunu ve uyuması gerektiğini söyleyip ikiliyi yalnız bırakmıştı.

Set fire to the rain ChanchangHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin