"Şerefsiz kadın, hani az kişi olacaktı?"
Nora, Hina'yı kolundan tutup sessiz olan mutfağa çektiğinde ben de peşlerinden gitmiştim.
Hina ellerini havaya kaldırdı. "Her şey kontrol dışı gerçekleşti. Duyan kişiler beni dinlemeyip yanlarında en az iki kişi getirmiş. Hepsini kapıdan atıp cırlayacaktım ama sonra vazgeçtim."
Kendime su doldururken sordum. "Vazgeçmene neden olan şey neydi?"
Tavana bakarak konuşmaya başladı. Bu hareketi genelde açıklamamız olmadığında yapardık, aramızda bir kod gibiydi. "Aralarında bir tanesi çok hoşuma gitti. Diğerlerini kovarsam onu da kovmam gerekirdi."
Suyu içtikten sonra Nora'yla bakışıp ona hak verdik. "Tamam kabul edilebilir bir bahane. Yine de çok fazla içip eğlence dozunu kaçırma. Sonra uğraşması bize kalıyor."
"Tamamdır." son heceyi uzatarak söyledi ve mutfaktan çıkıp dans ede ede salona ulaştı.
Kollarımı bağlayarak buzdolabına yaslandım. "En az iki kişi."
Nora neyden bahsettiğimi hemen anladı. "Bence bu gece tek kişiyle flörtleşecek. Gözüne birini kestirdiyse ondan başkasına ilgi vermez."
Anladığıma dair mırıldanarak kafamı salladım. "Doğru söylüyorsun."
Nora arkamda kalan açık kapının önünden geçen birilerine kitlendiğinde ben de kafamı oraya çevirdim ama koridor boştu.
Derin bir iç çekti. "Sana şimdiden başarılar dilerim. Senin yavşak geldi."
Kollarımı çözüp omuz silktim. "Bu akşam keyfimi kaçıramaz."
"Bugünün diğer günlerden farkı ne?"
Masanın üstünde sırayla duran alkol dolu bardaklardan birini kapıp dikledim.
"Bir fark yok. Bugün öyle hissediyorum."
•••
Lee Jeno'nun sıcak nefesini rujla kaplı dudaklarımın üstünde hissederken yaklaşık bir saat önceki kendime sövüyordum. Keyfimi kaçıramazmış falan fişman. Şu an gayet de keyfim kaçmıştı hatta cehennemin dibini boylamıştı.
Kafamın kenarından duvara yasladığı elini yavaşça saçlarıma getirdiğinde onun parmakları dağınıkça süzülen saçlarıma değmeden kafamı diğer yöne doğru çektim ve dokunuşundan kaçtım.
"Niye kaçıyorsun?"
Konuştuğunda yakınlığını iyice hissetmiştim ve bu tiksinmemi sağlamıştı. Yine de oyunu onun, güya, kurallarına göre ilerletmeyi tercih ettim. Günlük eğlencem çıkmıştı.
Hafifçe sırıttım ve kafamı hafifçe eğip direkt gözlerinin içine baktım ama hiçbir şey söylemedim.
Birkaç saniye sonra kafasını geriye attı ve nefesini hızlıca dışarı üflerken sinirle karışık inleme gibi bir ses çıktı dudakları arasından. Bunu yaparken saçlarımdan uzaklaştırıp eski yerine koyduğu elini de duvara vurdu.
Alayla konuştum. "Ne oldu, canın mı sıkıldı? Senin yalvardığın gibi davranıyorum, daha ne istiyorsun? Aramızda sadece santimler var. Neden birkaç dakika öncesinde olduğu gibi utanmaz davranmıyorsun?"
O kafasını uzak tuttukça iyice dibine girdim. Nefes alış verişinin sıklaştığını bana değen göğsünden anlamıştım. Bu hisle kendimi iyice ona yaklaştırdığımda nefesini kısa süreliğine tuttu.
"Şu anda kendimi zor tutuyorum. Benden uzak dur."
"Tamam. İşime gelir."
Hemen ondan uzaklaşarak banyonun diğer ucundaki duvara yaslandım ve alayla gülerek onun ellerini lavabonun kenarlarına yerleştirerek kendini toparlamaya çalışmasını izledim. Aklımda bir şey vardı da böyle hareket ediyordum. Sürünmesini izlemek zevkliydi. Eski kendime karşı borçlarımı böyle ödüyordum.
Bakışlarını aniden bana çevirdi ve uzun süre öylece baktıktan sonra ani bir şekilde bana yaklaştı. Yine dibime girmişti. Aramızda yine fiziken santimler vardı. Dudakları hemen bordoya yakın kırmızı renge boyanmış olan dudaklarımın dibindeydi.
Hiç tepki göstermeden sadece ona baktım.
"Şu an birinin içeri girip de bizi bu halde görmesini o kadar çok istiyorum ki sana anlatamam. Benimle ilişkin olmasını istiyorum, bütün herkese karşı bunu açıkça söyleyebilmeyi istiyorum. Deliriyorum senin için ama sana ulaşamıyorum."
Geri zekalı. Ne istediğini bilmeyen biriydi sadece. Bana o kadar şey yaşattıktan sonra bunları hayal etmesi inanılmaz derecede komikti. Neyse ki ben de dengesizdim de onun hareketlerini kaldırabiliyordum.
Elini belime koyduğunda ben de ellerimi omzuna çıkarttım ve sağ elimi saçına attım.
Dudaklarımı dilimle nemlendirdikten sonra yavaşça konuştum.
"Seninle görülmek benim için çok büyük bir utanç kaynağı olurdu. Bu bahsettiklerin ancak kendi kendine oynadığın evcilik oyununda gerçekleşir."
Bakışları büyürken cümlelerin ona tanıdık geldiğine emindim.
Alayla sırıtıp gözlerine baktım sonra da hiç çekinmeden dudaklarıyla dudaklarımı kısa süreliğine birleştirdim. Belimde duran eli titremişti.
Ondan ayrıldıktan sonra fısıldadım. "Bu sana yapacağım tek iyilik."
Sonra hızlıca onu ittim ve kapağı kapalı klozete oturarak onu seyrettim. Saçları dağılmıştı, rujum onun dudaklarına bulaşmıştı ve nefesi kesik kesikti. Bu halini seyrederken kahkaha atmadan duramamıştım. Birkaç sene önceki benden daha kötü bir haldeydi.
Uzunca güldükten sonra aniden sustum ve gülmekten akan göz makyajımı elimle hafifçe düzelttim. Bu hareketi seneler önce ağlamaktan akan makyajımı toparlamaya çalışırken yapmıştım.
Bacak bacak üstüne atarak sordum. "Nasıl? Çok eğlenceli bir geriye dönüştü değil mi? Ahh, lise zamanlarına kısa bir dönüş iyi hissettirdi. Bu sefer replikleri değiştirdik ama sonuçta oyuncular aynı, sıkıntı olacağını sanmıyorum. Sonuçta her rol denenmeli değil mi? Yıllar önce ben, bugün sen."
Ayağa kalktım ve banyonun çıkışına ilerleyerek kapıyı açtım. O ise öylece durarak bana bakıyordu. Elleri bedeninin yanında öylece yumruk halindeydi ve titriyordu.
Hafifçe gülümsedim ve aklımda kalan son cümleyi kurdum. "Umarım bu ufak oyun beni eğlendirdiği gibi seni de eğlendirmiştir."
Daha sonra da banyonun kapısını açık bırakarak seslerin çoğaldığı yere doğru ilerledim. Tıpkı onun seneler öncesinde beni öylece bırakıp gittiği gibi.
•••
Kurgu bu bölümden çıktı. Bu yüzden bu bölüm favori bölümüm :3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Do Me A Favour
Fanfic"Bana bir iyilik yap ve kendini bu kadar değerli görmeyi bırak." ↣Lee Jeno fanfiction.