3

390 45 13
                                    

Korkuyordum. Şuan 2 hafta 3. gündeydik ve 4 haftadan sonra umutlar tamamen tükeniyordu. Doktorlar 4 haftadan sonra uyanmazsa beyinin ölüme yaklaştığını söylüyorlardı. Tabii biz hâla kalmasını istersek kalırdı ama durumu daha kötü olurdu. Jay hyung ve dediğim gibi o güçlüydü o 5 ay bile uyusa uyanırdı emindim. Jay hyung koltukta arkasını yaslanmış gözlerini kapatmıştı, gidip yanına oturdum. Herkesin tek merak ettiği bir şey vardı, ne zaman uyanacak. Bazı doktorlar Niki daha genç olduğu için umudunu kesmişti. Büyük ihtimalle 4-5 haftadan sonra hâla uyanmazsa herkes umudunu kesecekti ama ben umudumu kesmeyecektim.

Eğer 6 kişinin umudu varsa bizim gruptur ve aralarında bende varımdır. Eğer 1 kişinin umudu kalmışsa o benimdir. Eğer hiç kimsenin umudu kalmamışsa ben ölmüşümdür. Ben komaya girsem bile her zaman umudum vardır, ölsem bile vardır hatta ama kalbi ve beyni durmuşsa yapacak bir şey yoktu. İşte en büyük korkum bu. En büyük hayalim ise artık sadece iyi olması.

Jay hyung gözlerini açmış bana dönmüştü. "Sunoo bir kafeye falan gidelim mi? Merak etme yakında sonradan hemen geri geliriz.."

Cevabımı bildiğine emindim. Herkes beni hastaneden çıkarmak için bir şeyler öneriyordu. Tek cevabım ise hayır oluyordu. Sessiz durdum cevabı zaten biliyordu sadece denemişti.

"Sunoo lütfen hem biraz hava almış, hem buradan uzaklaşmış oluruz hem de konuşmamız gereken bir konumuz var" ne konuşacaktık? Cidden beni duymuş muydu? Niki'den hoşlandığımı artık 3 kişi biliyordu. Sorun etmezdi saygı duyardı biliyordum ama o zaman ne konuşacaktık?

Ayağa kalktım. Jay hyung kalktığımı görünce sevinmişti. Hastaneden çıkmaya yönelmeden önce cama yaklaşıp Niki'ye baktım. Kalbim ağrıyordu onu böyle görmekten, korkudan ama ona bakınca sanki onu böyle görmek kötü olsa bile biraz iyi hissediyordum. Sanki bana uyanamasa bile iyi olduğunu anlatıyor ve bende hissediyordum. El salladım ve Jay hyung ile yürümeye başladık. Hastaneden çıkınca yüzümüze vuran sert rüzgar ve temiz hava üşütse mi, iyi hissettirse mi belli değildi. Jay hyung araba kullanıyordu sıkıntı değildi ama onun arabasını görünce aklıma sadece Niki geliyordu. Bu arabayı hep kullanmak isterdi ama Jay hyung küçük olduğunu söyleyip kullandırmıyordu, Niki arabaları severdi ve bu araba son modeldi. Jay hyung için para asla dert değildi, kesin şuan çok pahalı bir kafeye gidecektik. Arabaya bindik ikimizde sessizdik. Dışarıyı izliyordum hava esiyordu.

"Sunoo bugün seni duydum."

Dışarıya bakmayı bıraktım ve ayaklarımı izlemeye başladım.

"Sana kızgınım" dediği şeye şaşırdım. Beni destekleyeceğini düşünüyordum. Umarım aramız bozulmazdı. Bana kısa bir bakış attı. "Yanlış anlama, daha önce bana anlatmadığın için kızgınım sana" gülümsedim. Ona baktım gülümsediğini gördüm. Kafamızı dağıtmaya çalışıyordu.

"Madem ben duydum, sende duymalısın." Meraklı gözlerle ona baktığımda arabayı park ediyordu. Geri kalanını kafede konuşacağımızı anlamıştım. Arabayı durduğunda arabadan indim. Binaya baktım çok lüks bir kafeydi. Pahalı bir yer olacağını biliyordum. Kafeye yürümeye başladık. İçi biraz kalabalıktı. Köşede manzaraya bakan sakin bir masaya oturduk. Kahvelerimizi sipariş ettik. Jay hyung bir şeyler düşünüyordu.

"Sunoo, sen Niki'den hoşlanıyorsun. Bunu duymadan önce bile zaten sizin aranızdaki bağ bir başkaydı ve eminim ki Niki'de senden hoşlanıyor birbirinize bakışlarınız bile bir farklı" Bundan emin değildim. Öyleyse ise ona daha önce açıklamadığım için çok üzülürdüm. Gidecek dünyanın en iğrenç gününde açılacaktım. Dünya beni durdurdu sanki bunun iyi bir fikir olmadığını söyledi. Düşüncelerimi Jay hyung bozdu.

"Bende sana bir sırrımı açıklamak istiyorum."

Merakla ona baktım. Tam diyeceğinde garson kahvelerimizi getirmişti. Önümüze kahveleri koyup gitti. Jay hyung hâla izliyordu, iyice uzaklaşmasını istiyordu. Kimsenin onu duymasını istemiyor gibi duruyordu.

Koma // Sunki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin