10.bölüm

1.2K 107 12
                                    

Diğerleri eğer beni bulursa Kaan abi onları arasın diye ona Mete'nin numarasını bırakmışlardı. Bizde ordan onlara mesaj atıp Kaan abinin evine çağırmıştık. Tabii bunu Kaan abinin ağzından yapmıştık. Şimdi ise rüyayla yan yana Kaan abinin evinde oturmuş onları bekliyorduk.

" direk karşılarına mı çıkacaksın?" Rüyaya döndüm. Bana baktı.
" aslında ani bir şok yaşamalarını istemiyorum. Çok kızacaklar biliyorum."
Haklıydı kim olsa şok yaşardı. En iyisi yavaşça söylemekti.
" sen merdivenlerin orda bekle o zaman seni görmesinler. Ben herşeyi anlatınca gelirsin."

O sırada kapı çaldı. Rüya direk ayağa kalktı.
" ben yukarı gidiyorum." Rüya yukarı giderken Kaan abi de gidip kapıyı açtı.
Dakikalar içinde herkes salona geldi.
" tuana iyi misin?" Leya telaşlı sesinin ardından oturduğum koltuğun önünde çöküp bana sarıldı. Sarılamadım.
" iyiyim." Dedim sadece.
Geri çekildi.
" nerdesin sen? Öldük meraktan 2 ay oldu."

Kafamı kaldıralım herkese baktım. Babamın konuşulmasını ağlamamak için istemiyordum. Bu yüzden konuyu değiştirmem lazımdı.
" nerde olduğumun bir önemi yok. Oturun. Önemli bişey konuşmamız lazım."
Sesimi olabildiğince hissiz çıkarmaya çalışmıştım çünkü ağlamak istiyordum. Duygu karmaşası bana yaramıyordu. Herkes geçip bir yerlere oturdu.

Cebimdeki rüyanın cenazede çekilen fotoğrafını herkesin göreceği şekilde kaldırdım.
" bu sensin. Ne var ki bunda?" Yağıza baktım. Sonra diğerlerine. Kafamı iki yana salladım. Fotoğrafı masanın üstüne koydum. Kaan abi sadece izliyordu.
" bu fotoğraf, babamın cenazesinde bir gazeteci tarafından çekildi."
Çağan fotoğrafı eline aldı.
" bu sen değilsin." Dedi direk. Rüya olduğunu anladı. Canım yandı. Gözlerimin içine baktı.

" sen tüm cenaze boyunca bir mezar taşının üstünde ölü gibi oturdun. Hiç kalkmadın, kıpırdamadın. Sen olamazsın bu." Dedi. Dudakları titredi.
" tuana değilse o zaman." Dedi Ülkü. Ona baktım. Sesi titredi. Gözleri dolmuştu bile. Kafamı salladım.
" yok." Dedi Leya.
" saçmalamayın bu imkansız."

Derin bir nefes aldım. Açıklamam gerekiyordu.
" gazeteci Kaan abinin arkadaşıydı. Cenazeye geç kalmış görünce Önce ben sanmış fotoğrafımı çekmiş ama sonra cenaze yerine gelip beni farklı kıyafetlerle farklı şekilde görünce."
Çağanın bağırışı aniden lafımı kesti.
" saçmalama!! Rüya öldü!! Sen delirdin iyice! Biz rüyayı kendimiz gömdük."

Ağlıyordu. İçim acıdı, onu ilk defa gardını düşürürken görüyordum. Babasıyla yüzleşirken nasıldı? Yine böyle miydi? Benim içinde bağırmış mıydı?
" niye bilmiyorum ama bunun benim de öldürülmeye çalışmamla alakalı olduğunu düşünüyorum."
Herkes şaşırdı.
" ne? Ne demek öldürülmek?"

Herkesin yüzüne baktım.
" biyolojik babamın yanına cezaevine yüzleşmeye gitmiştim. Girip çıktıktan sonra babam beni kapıda bekliyordu yanına gittim ama babam önce arkama baktı sonra bir anda bana sarılıp yerlerimizi değiştirdi. Kurşunlar babamın sırtına denk geldi. Hedef bendim ama babam öldü."

Kalbim paramparça oldu. Boğazla takıldı. Nefes alamadım.
" rüya yaşıyor."dedim yavaşça.
Çağan hariç diğerlerine baktım.
" arkadaşınız yaşıyor." Kalbimi sanki biri avucunda sıktı. Çağana baktım. Yutkundum.
" sevgilin yaşıyor, çağan."
Ağlamaya başladı.
" nerde olduğunu biliyor musunuz?" Ülküye baktım.
Kızlarda ağlıyordu. Kafa salladım.

" nerde?" Dediler direk. O sırada rüyanın merdivenlerden inmiş olduğunu gördüm. Ona doğru baktım.
" orda." Önce herkes bana baktı. Sonra arkalarını dönüp baktığım yere baktılar. Herkes bir anda ayağa kalktı.
Yüzümdeki tebessüm acıydı ama gülümsedim.
" rüya." Leya sendeleyince onu tuttular.

Benzer Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin