Kendini bildiği bileli sürekli zorbalıklara maruz kalan Rana, ailesi konusunda da pek şanslı değildir. Annesi, Rana'nın kilolarından şikâyetçidir ve bunu her fırsat çok acı bir şekilde yüzüne vurmaktan çekinmez. Rana'ya uyguladığı diyetler sayesinde...
Ahajsjajsjajskwke evet ben geldim, bişi yok bişi yok bişi yok... Oy ve yorum atmayı unutmayın olur mu?
Keyifli okumalar.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jakuzi, Koca Bir Saçmalık Anıl Berke, Zor
Bölüme geçmeden yeşil kalplerinizi alabilir miyim?
💚
13. BÖLÜM
Aramızda dağılan gür sesle başımı karşımda dimdik duruşa sahip olan kişiye çevirdim bakışlarımı. Ahmet. Gözlerinde öfke emareleri her an beni oradan oraya acımasızca savurup, bir kenara hiçmişim gibi atabilirdi. Bitmiyordu bana olan öfkesi. Dudakları düz bir çizgiden ibaretti. Herhangi bir davranışımda beni yerle bir edecek güce sahipti sanki.
"Duymadın mı beni?" diye sordu tok sesiyle. Sesi sınıf duvarlarında yankılanmıştı. Eli cebinde rahat bir pozisyonda gibi dursa da dimdikti karşımda. Korkusuzca. "Hakaret etmek istemiyorum, çünkü artık senin yüzünden başıma daha fazla belada almak istemiyorum." Dedi bıkkınca. Kimden bıkmıştı? Benden mi? Benimle uğraşmaktan mı? Yapmasındı o zaman, benden uzak dursundu. "Konuşmamız lazım."
Efe'nin varlığını unutmuş gibi sadece Ahmet'in koyu renk gözlerine bakıyordum. Güçle, güçsüzün çarpıştığı noktada vicdanın sesi duyuluyordu. Dinle, diyordu onu vicdanım. Dinle ve öğren, ne istediği.
Derler ki, insanlar ikiye ayrılır; iyiler ve kötüler. Hayır. İnsanlar ikiye değil, üçe ayrılır; iyiler, kötüler ve arafta kalanlar.
Karşımda bir adam vardı, bana yapmadığı kötülük kalmamış, beni neredeyse öldürecek olan biri. Onu dinlemeli miydim? O, peki arafta kalanlardan mıydı? Hayır, o kötüydü. Üzerinde kara leke vardı, her yeri boyayan, kaplayan; kocaman.
"Konuşmak istemiyorum." Dedim kendimden bile beklemediğim bir cesaretle. "Ne seninle, ne de arkadaşlarınla."
Burnundan verdiği öfkeli soluk, burun delikleri genişletmişti. Bana doğru bir adım attığında kendimi sırada geriye doğru çektim. "Konuşmak zorundasın benimle." diye konuştu, kelimeleri bastırarak.