Genç kız, telefonunu hırsla yatağa fırlattı. Justin'in dediklerini anlamaması bir yana kafası iyice karışmıştı. Sinirle soludu. Evinde ve ailesinde bir şeyler oluyordu, bunu Justin bile biliyordu ama o bilmiyordu. Uzandığı yataktan kalktı ve dolabından koyu yeşil bir eşofman takımı çıkarıp üzerine geçirdi. Telefonunu ve cüzdanını bel çantasının içine atıp odasından çıktı. Saat öğlen üçe geliyordu ve aile fertleri işteydi. Artık gidip kız kardeşi ile baş başa konuşma vakti gelmişti. Babasına ait olan arabanın anahtarını mutfak masasının üzerindeki kasenin içinden aldı ve mutfaktan garajlarına bağlanan kapıyı açarak garaj kısmına geçti. Arabanın içine yerleşirken otomatik kapının açılması için elindeki küçük kumandaya bastı. Garaj kapısı açılırken arabayı çalıştırdı ve yola koyuldu. Yaklaşık bir saatlik yolun sonunda büyük çiftlik evinin önünde durdu. Burası eskiden şehrin sayılı zenginlerinden birine ait bir çiftlik eviydi ama şimdi rehabilitasyon merkezi olarak kullanılıyordu. Derin bir nefes alıp kontağı kapattı ve motor çalışmayı durdurdu. Öğreneceklerinden korkuyordu ama daha fazla bu bilinmez denklemin içinde olmak istemiyordu. Arabadan inip çiftlik evinin büyük kapısından içeri girdi. Danışmanda oturan kırklı yaşlarındaki kadın gözlüğünün üzerinden genç kıza baktı."Size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Ben..." dedi ve derin bir nefes aldı. "Eleanour Brown'u ziyaret etmek istiyordum."
"Kimliğiniz?" dediğinde genç kadın bel çantasından cüzdanını ve içerisindeki kimliği çıkardı. Kimliği kadına uzattıktan sonra kadın önündeki bilgisayar ekranına bilgilerini kaydetmeye başladı. İşi bittikten sonra ayaklanıp veznenin arkasından çıktı. "Beni takip edin lütfen." Genç kız derin bir nefes alıp önündeki hemşireyi takip etti. Tahta merdivenleri çıktıktan sonra koridordaki üçüncü kapının önünde durdu ve elindeki anahtarla kapının kilidini açıp kapıyı araladı.
"Teşekkürler." dedi Maisie sonunda konuşmayı başararak. Görevli başını hafifçe salladı.
"En fazla 1 saat ziyaret edebilirsiniz, mümkünse daha kısa sürsün ama asla uzamasın."
"Tamam." dedi ve hemşirenin araladığı kapıdan içeri girdi. Büyük oda Eleanour'un en sevdiği toz pembe rengi ile renklendirilmişti. Kocaman bir camı vardı. Camın hemen önünde bir çalışma masası ve onun yanında küçük bir kitaplık duruyordu. Sağ kısımda çift kişilik bir yatak vardı ve kız kardeşi o yatakta oturarak şaşkınlıkla ona bakıyordu.
"Maisie?" dedi, sesi daha çok sorar tonda çıkmıştı.
"Selam." dedi ne diyeceğini bilemez şekilde. Eleanour, hızla oturduğu yerden kalkıp genç kadının yanına geldi ve onu kucakladı. Maisie'de kollarını kardeşinin beline sararken buna ne kadar ihtiyacı olduğunu daha iyi anlamıştı.
"Seni çok özledim." dedi Eleanour, sesi titremişti. Her zaman duygusal biriydi.
"Bende." dedi Maisie ve ondan ayrılmadan dolan gözlerini kırpıştırarak yaşları geri gönderdi. İki kardeş bir süre birbirine sarılarak durduktan sonra ilk geri çekilen Maisie olmuştu. Hafifçe gülümseyerek kız kardeşinin yanaklarına düşen yaşları sildi. Birlikte yatağa ilerleyip oturduklarında bağdaş kurdu.
"Eleanour, yardımına ihtiyacım var. Fena halde kaybolmuş hissediyorum." dedi dürüstçe. Eleanour, kaşlarını hafifçe çattı.
"Sorun ne?"
"Eleanour, artık gerçekleri konuşma vakti geldi. Neden buradasın? Justin, sana ne yaptı da bu kadar delirdin?" dedi ve derin bir nefes aldı. Sorusu Eleanour'un daha çok kaşlarını çatmasına neden oldu.
"Justin mi?" dedi şaşırmış şekilde. "Tanrım, o bana hiçbir şey yapmadı." Maisie, şaşkınlıkla kız kardeşine baktı. Ne demek yapmamıştı? O bunca zamandır neden burada olmasının sorumlusu olarak Justin'i görmüştü?
"Bir saniye, sen neden buradasın o zaman?" Eleanour, derin bir nefes aldı.
"Sanırım, sana da yalan söylediler." dedi ve dilini kuruyan dudakları üzerine gezdirdi. "Justin ve ben çok uzun zaman önce ayrıldık Maisie ve arkadaş kalmaya karar verdik. Annem ondan hiçbir zaman hoşlanmadı ama onun ailesi beni çok seviyordu. Bu yüzden yaklaşık 2 sene daha bu oyuna devam ettik. Justin'in arası ailesi ile düzelene ve ben artık evlatlıktan ret edilene kadar. Sana bunu hiç göstermediler ama ben o evden kurtulmayı çok istiyordum Maisie."
"İyi de neden?!" dedi sinirle.
"Mutlu değildim çünkü bebeğim." dedi şefkatle ve kız kardeşinin elini tuttu. "Annem, bana hiçbir zaman sana davrandığı gibi davranmadı Maisie. Üzerimde sürekli bir baskı vardı. Kilo almamalıyım, sürekli güzel görünmeliyim vesaire ve ben artık bu baskı ile yaşayamıyordum. Kilo almamak için yediklerimi çıkarıyordum ki bu iğrençti. Justin, bunları bildiği için bu oyunu planlamıştık ama ben aşık oldum. Onunla hala ailelerimizin yanında birbirimizle sevgili gibi davransak da ben Ryan ile birlikteydim ve onu seviyordum. Üçümüz birlikte takılıyorduk ve eğleniyorduk." Yüzünü kaplayan gülümseme o zamanlar ne kadar mutlu olduğunu anlatacak cinstendi. "Bir gün bir şeyler oldu, Ryan ve benim aramda. İki buçuk ay sonra hamile olduğumu öğrendim. Ne yapacağımı bilemiyordum çünkü gençtim."
"O zaman Ryan yüzünden buradasın?" dedi genç kadın tek kaşını kaldırarak. Eleanour, olumsuz anlamda başını sallayıp onun elini okşadı.
"Gidip anneme söyledim, kıyamet koptu. Bunu bana Justin'in yaptığını beni pazarladığını düşünüyordu. Ona gerçeği açıklamaya çalıştım ama beni hiç dinlemedi. O gün kolumdan tuttuğu gibi beni bir doktora götürdü ve bebeğimi benden aldı." Gözleri doldu. "İyice karışmış durumdaydım. Telefonum ve bilgisayarım yoktu ayrıca evden çıkmama izin vermiyordu. Ryan yada Justin'e ulaşmak istedim ama başaramadım. Her gece rüyamda bebeğimi görüyordum. Eve hapsedilmek psikolojimi iyice bozmuştu."
"Ve intihar ettin?" dedi Maisie, ablasının cümlesini tamamlayarak. Onunda gözleri dolmuştu. Annesi nasıl böyle bir kadın olabilirdi?
"Evet, tek çözüm yolum bu gibi geliyordu." dedi ve derin bir nefes aldı. "İntihar etmeden önceki gece evden kaçmayı başardım ve Ryan'ın yanına gittim. Beni anlayacağını ve bana yardım edeceğini düşünüyordum ama o sadece güldü. Bana yardım edemeyeceğini, çocuğun ondan bile olup olmadığının belli olmadığını ve beni asla sevmediğini söyledi. Benimle sadece eğlenmişti. Eve geri dönerken Justin'i bulmak istedim ama ona daha fazla yük olmam saçmalıktı ki annemin ne yaptığını bile bilmiyordum onun evine gidip olay çıkarmış olabilirdi çünkü diğer türlü Justin beni bulmaya çalışırdı. Bundan emindim. Bende eve döndüm ve kendimi öldürmeye çalıştım. Sonrasında olan bu, buraya hapsedildim. Ama mutluyum, inan bana o evden kurtulduğum için çok mutluyum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall / jb texting
FanficBilinmeyen Numara: Well let me tell you a story (Peki sana bir hikaye anlatayım.) Bilinmeyen Numara: About a girl and a boy (Bir kız ve bir erkek hakkında.) Bilinmeyen Numara: He fell in love with his best friend (O en yakın arkadaşına aşık oluyor...