Aynada son kez kendime bakıp yansımama hafifçe gülümsedim. Bugün Jaxon ile ilk kez yüz yüze görüşecektim ve nedenini bilmediğim bir şekilde heyecanlıydım. Jaxon'ı ikna etmek fazlasıyla zor olmuştu çünkü o garip bir şekilde tekerlekli sandalyede olma olayından fazlasıyla utanıyordu. Yatağımın üzerinden hırkamı alıp çantamı taktıktan sonra odamdan çıktım. Merdivenleri ikişerli üçerli indikten sonra mutfakta yemek yapan annemin yanağına uzun bir öpücük kondurdum.
"Çıktım ben, akşam fazla gecikmem." Hızlıca konuşup cevabını beklemeden evden çıktım. Adımlarımı iki sokak arkada kalan parka yönlendirirken tanıdık yüzlerle selamlaştım. Justin'in son mesajı kafamı oldukça karıştırsa da o ve benim imkansızlığımız konuşmalar hakkında fazla kafa yormamı engelliyordu. Sonunda parka geldiğimde etrafa bakındım ve Jaxon'ı tam karşımda sandalyesinde otururken buldum. Bakışları beni bulduğu anda suratını kocaman bir gülümseme kapladı ve bana el salladı. Aynı şekilde gülerek ona el sallayıp adımlarımı yanına yönlendirdim. Üzerine siyah Star Wars baskılı bir tshirt altına siyah Nike bir eşofman altı giyinmişti. Bana attığı fotoğraflardan oldukça yakışıklıydı.
"Selam." diye mırıldanıp yanağına bir öpücük kondurdum. Bu hareketim dudaklarını aralamasına neden olduğunda kıkırdadım. Çok sevimliydi.
"S-Selam." dedi sessizce. Bedenimi yanında bulunan banka bırakıp çantamdan anneme hazırlattığım sandviçleri ve meyve sularını çıkardım. Bir sandviç ve bir meyve suyunu ona uzattıktan sonra kendi sandviçimden büyük bir ısırık aldım.
"Annem bizim için hazırladı." Ağzımdaki lokmayı yutup konuştuğumda gülerek kendininkinden bir ısırık aldı.
"Kesinlikle hayatımda yediğim en güzel şey bu olabilir." diye ağzı dolu bir şekilde konuştu. Büyük bir kahkaha atıp meyve suyumdan bir yudum aldım.
"Hava bugün gerçekten harika." dedim gözüme gelen güneş yüzünden gözümü kısarken.
"Senin gibi.." dedi, sessizce daha sonra kendini hemen toparlayıp bakışlarını kaçırdı. "Yani, ben, ah Tanrım bir anda ağzımdan kaçtı üzgünüm."
Toparlamaya çalışan haline hafifçe güldüm ve elimi çenesine götürüp başını hafifçe kaldırmasını sağladım.
"Sorun yok Jax, içinden nasıl geliyorsa öyle davran. Ayrıca içimde tutamayacağım çok sevimlisin." Bana bakıp gülümsediğinde gözlerinin ışıltıyla parladığını fark ettim. Ona saydığım tüm özellikleri vücuduna empoze etmiş gibiydi.
"Teşekkürler Maisie." dedi tıpkı benim gibi hafif bir gülüşle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall / jb texting
FanfictionBilinmeyen Numara: Well let me tell you a story (Peki sana bir hikaye anlatayım.) Bilinmeyen Numara: About a girl and a boy (Bir kız ve bir erkek hakkında.) Bilinmeyen Numara: He fell in love with his best friend (O en yakın arkadaşına aşık oluyor...