Multimedia: Maise'nin söylediği şarkı.
Justin Bieber: Yarışmada harikaydın. Eminim Eleanor burada olsa seninle gurur duyardı.
Maisie Brown: Kız kardeşimin adını bir daha asla ağzına alma.
Maisie Brown: Kardeşine benden uzak durmanıza dair bir mesaj attığımı hatırlıyorum.
Maisie Brown: Ciddiyim. Benden uzak durun.
Justin Bieber: Pekala, ama önce soyunma odasına gel.
Derin bir nefes alarak telefonumu pantolonumun cebine tıkarak beni tebrik eden insanlara ufak bir gülümseme sundum ve aralarından geçerek konferans salonundan çıktım. Benden uzak durmalarını söylüyor ve dediği şeyi yapıyordum, kesinlikle aptalın tekiydim ama Justin'e hayır demek gibi yeteneklerim yoktu. Boş koridorda topuklu ayakkabılarımın sesi eşliğinde ilerledim, sonunda soyunma odalarının bulunduğu kata geldiğimde beni karşılayan bir karanlıktı. Bir elimi duvara koyarak yavaşça ilerledim, elim ışık düğmesine geldiğinde basarak etrafın aydınlanmasını sağladım.
"Justin ne-" Cümlem bir elin beni çekip duvara yaslamasıyla yarım kaldı. Justin'in bal rengi gözleri gözlerimin içine bakıyorken sertçe yutkundum fazlasıyla yakındık ve bu yakınlık kalbim için hiç iyi değildi.
"Sahnede harikaydın." Elini yüzüme koyup baş parmağıyla suratımı okşarken başımı çekmek istedim ama bunu yapamadım. Sanki beni etkisi altına almıştı, dokunduğu her yer alev alev yanıyordu. "Çok güzelsin Maisie." Burnuma gelen alkolle karışık nane kokusundan mı yoksa kurduğu cümleden mi bilmiyorum ama sanırım sarhoş olmuştum.
"S-Saçma sapan konuşma Justin, ne istiyorsun?" Lanet olsun! Bir cümleyi bile doğru düzgün kuramıyordum.
"Seni öpmek.."Dudaklarını dudaklarıma yakınlaştırırken sonunda ellerimi omzuna koyup onu sertçe ittim. Alkollü olmasının etkisiyle yalpaladı ve benden uzaklaştı. Parmağımı kaldırıp tehdit edercesine sallarken sert olduğunu umduğum bir ses tonuyla konuştum.
"Beni sakın altına alabileceğin o sürtüklerle karıştırma Justin, seninle öpüşmektense dudaklarımı yerinden söküp atmayı tercih ederim. Benden uzak dur!" Arkamı döndüm ve kapıya doğru ilerledim. Kapının önünde durup ona doğru döndüm. "Ha birde bu kadar şerefsiz olmayı kes. Tekerlekli sandalyeye mahkum kardeşinin aşık olduğu kıza veya rehabilatasyon merkezine soktuğun eski sevgilinin kız kardeşine onu öpmek istediğini söylemeyi sonlandırarak başlayabilirsin." Tekrar önüme döndüm ve onu orada tek başına bıraktım. Okul binasından hızla çıkıp yüzüme çarpan soğuk hava eşliğinde ilerlemeye başladım. O ana kadar tuttuğum gözyaşlarımı serbest bıraktım ve bahçedeki ağaçlardan birinin yanına çöküp sırtımı ağaca yasladım. Beni öpmesini deli gibi istiyordum ama şartlar oldukça uygunsuzdu ve ben bir sürtük değildim. Titreyen elimi cebime sokarak telefonumu çıkardım. Jaxon'ın numarasının üzerine tıklayıp engelini kaldırdım ve parmaklarımı hızlıca klavyenin üzerinde gezdirdim.
Maisie Brown: Beni gözetlemesini istediğin abin soyunma odasında beni öpmek istediğini söyledi.
Maisie Brown: Çevrendeki insanlara dikkat etmelisin Jaxon, bu erkek kardeşin olsa bile.
Jaxon Bieber: Siktir. Siktir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fall / jb texting
FanfictionBilinmeyen Numara: Well let me tell you a story (Peki sana bir hikaye anlatayım.) Bilinmeyen Numara: About a girl and a boy (Bir kız ve bir erkek hakkında.) Bilinmeyen Numara: He fell in love with his best friend (O en yakın arkadaşına aşık oluyor...