Diğer bölümü sevceksiniz.
Oylarsanız sevinirim.
-
Yeonjun son zamanlarda yaptığı gibi yine arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı. Çekimin üzerinden 1 hafta geçmişti ve artık işlede pek uğraşmama gerek kalmadığı için tüm gün evdeydim. Fakat tüm gün evde kalmak bana hiç iyi gelmemişti.
Kafamda bazı konuları o kadar çok düşünmüştüm ki dayanamayıp evdem atmıştım kendimi. Ben bu kadar konuları takan birilerini umursayan ya da üzülen biri değildim.
Biraz içmişte olabilirdim. İçtiklerimin de etkisi vardı üzerimde ve artık evde durmak istememiştim.
Nereye gittiğimi kesin olarak bilmesemde aklımda belirli yerler vardı. Fazla üzgün olduğum zaman ya da artık düzgün düşünemediğim zamanlar yaptığım birşey vardı, parklara gider oturduğum yerde sessizce oyun oynayan çocukları izlerdim.
O kadar içsem bile kafam hala yerindeydi fakat nereye gideceğimi bilmiyordum. Arabayı da almamıştım uzun bir süredir yürüyordum. Ayaklarıma bakarak nereye gittiğimi bilmeden öylece yürümüştüm. En sonunda ağaçların arasında kalmış bir yere oturarak karşıma çıkan parkı izliyordum.
Bir kız çocuğu vardı, fazla büyük değildi hatta yeni konuşmaya başlamış gibiydi. Peltek konuşmasıyla babasına birşeyler anlatmaya çalışıyor ve babasının elini hiç bırakmıyordu. Karşımdaki görüntü yüzümde acı bir gülümsemenin oluşmasına neden olmuştu.
Kız, küçük dudaklarının arasından hevesle bazı kelimelerin kopmasını bekliyor bir yandan da diğer elini sallıyordu. Güzel bir görüntüydü, içimden bir anlığına bende böyle bir anıya sahip olsaydım diye geçirmiştim.
Yağmur yağmaya başlamıştı ama umrumda değildi. Hala oturduğum yerde, yağmurdan dolayı artık gitmeye başlayan çocukları izliyordum.
Sanırım bugün herşeyi düşünmüştüm. Jungkook'u, Yeonjun'u, Yoongi'yi, abimi hatta Jackson'ı bile.
Jungkook'a olan duygularımı her seferinde umursamasamda bir süre sonra canımı yakıyordu. Yoongi ve abimlerle konuşmanın bir işe yarayacağını hala düşünmüyordum. Oğlum desem artık büyümüştü ve aslında içimde bir korku vardı. Yeonjun'nun büyümesini istemiyordum ben. Çünkü o da gidecekti. Ben küçük Yeonjun ile çok mutluydum. Oğlumun gitmesi daha çok yakardı canımı.
Hemen gitmekten bahsetmiyordum onu en az 2 sene daha yanımda tutacaktım buna emindim. Fakat sonrasına o karar verecekti. Gençken bunun böyle olacağını hiç düşünmemiştim. Yeonjun'nun bir gün evden gitmesini düşünmek zor değildi fakat o zamanlar Jungkook'un yanımda olacağını düşündüğüm için pek sorun etmemiştim.
Yağan yağmuru umursamadan arkama yaslanmış hala babasına birşeyler anlatmaya çalışan kızı izliyordum sessizce. O sırada önümden hızlıca bir beden geçip yanıma oturmuştu.
Kimin geldiğini tahmin etmek zor değildi. Ayaklarım nereye gideceğini bilmediği zamanlar bile onun evinin yakınlarına gitmiş ve ilerisinde kalan parkta durmuştu. Zihnim ondan kopmaya çalışsa bile bedenim ondan kopamıyordu.
Onun geldiğini anlamak için yan tarafıma dönüp bakmama gerek yoktu, bakmamıştımda. Kokusu yetiyordu onun olduğunu anlamama.
Aramızda çokta fazla olmayacak şekilde bir aralık bırakarak oturmuş, sessizce yandan beni izleyen bedene bakmamış ya da tepki vermemiştim. O da tepki vermememe rahatlamış gibiydi.
Hala ona dönmediğimi fark edince o da benim gibi arkasına yaslanmış ve izlediğim kız çocuğunu izlemeye başlamıştı. Aynı gülümseme onda da oluşmuştu. Aslında birçok şeyi barındıran o acı gülümseme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Two Daddy | Taekook
Fanfiction10 yıl önce parçalanmış bir evlilik ve o evliliğin bir parçası Kim Yeonjun.