{Şarkıyı aç ve başla çiçeğim♡}
Bölümler bir gün aralıklı olarak gelecek. Belirtmek istedim.
İyi okumalar dilerim~
• • •
Hayatımın tamamen elimden kayıp gitmesini izlemiştim ben. Göz yaşlarımın ilk düştüğünde hep düşmeye devam edeceğini çok iyi biliyordum. Her kes kendi kaderini kendi kurardı ama benim bir kaderim bile yoktu. Ben bu hayata gelme nedenimi ve sebebimi bile bilmiyordum. Kendimi İnsanlar ile örgülü duvar içerisinde gibi hissediyordum.
Hayatıma daha önce kimseyi almamıştım. Ne zaman nede imkanım vardı. Böyle bir hakkım bile yoktu. Yalnız öleceğimi hâyâl etmiştim bir zamanlar. Öleceğim esnada kimse yanımda olmayacak, elimi tutmayacak diye düşünüyordum. Ama ilk kez düşündüğüm gibi olmamıştı.
Görücü usulü evlilik olacağına rağmen, bir gram üzüntü yoktu içimde. Hatta sevinmiştim zamanla. Düşününce, evlenip buradan uzaklaşacağım ve artık hayatıma karışamayacakları gözümün önüne geliyordu. Hâyâli bile benim için muhteşemdi.
Jungkook'u henüz iyi tanımıyordum. Karakterinin ve kişiliğinin ne olduğunu bilmiyordum. Güvene bileceğim bir insanmı, onu bile bilmiyordum. Ama içimden bir seste ona güvenmem gerektiğini, iyi bir insan olduğunu söylüyordu. Fakat bu ona anında güveneceğim anlamınada gelmiyordu.
Hayat bana hiç gülmemişti. Kimden nasıl bir darbe alacağımı bile tahmin edemiyordum ben. Yıllar içerisinde gördüğüm tek ve en acı şey babamın pantolonundan çıkarttığı kemerdi. O kemer onun eline geçtiğinde, en sonunda ben bayılmış oluyordum. Bazen beni dövdüğünde, keşke daha sert vursada dayanamayıp bayılsam diyordum. Bu bile benim için bir kurtuluştu. Gerçi bazen bayılmak yerine, derin bir uykuya girmeyide isterdim. Hayat bana asla acımıyordu. Şimdiye kadar şahit olduğum buydu benim. Durmadan tokatlarını yüzüme savuruyordu. Annemin şimdi yaptığı gibi.
Yanaklarımı hissetmiyordum. Dizlerim beni ayakta tutmuyordu, yere çöküp oturmak istiyordum ama kolumdan sıkıca tutmuş, etime sivri siyah renkte olan tırnaklarını geçiriyordu. Gözlerindeki öfke ve nefret arttıkça-artıyordu. Daha önce göremediğim kadar yoğundu nefreti. Bir annenin çocuğunu rahatlatan feremonu nasıl olurda bana iğrenç ve mide bulandırıcı gele bilirdi.? Feremon kokusu yüzünden midem ağzıma geliyordu. Başım dönüyor, bedenim buz kesiyordu.
"Konuşsana.! Dilinimi yuttun sürtük.!?" Bir tokat daha yanağıma yediğimde sendeledim. Ama hâlâ elimi tuttuğu ve tırnaklarını geçirdiği için yere yığılamıyordum. Sesi kulaklarıma dolduğunda düşünme yetimi kayb etmiş gibiydim. Aklım uçmuş gibiydi. Ne dediğini bile ayırt edemiyordum.
"Sen benim laflarımı görmezden mi geliyorsun ha.!?"Beni duvara itip yanağıma bir tokat daha attığında, sırtımın mı yoksa yanağımın mı acısı daha baskındı anlam verememiştim. Üzerime geldiğinde sağ tarafımızda kalan dış kapı büyük bir gürültü ile açılıp kapatılmıştı. Babamdı bu. Zaman fark etmeksizin ne zaman eve gelse, kapıyı kıracak raddede açıp kapardı.
Daha gecem yeni başlıyor dedim. Kabus gibi bir gece yeni başlıyordu benim için. Biri gelip beni bu iki canavarın elinden alsın istiyordum. Ama asla bende böyle bir şans yoktu ki kurtulayım.
"Ne oluyor burada.!?" Babam bize doğru geldiğinde, annem bir kaç adım gerilemiş ve Babamın yanına varmıştı.
"Bu küçük fahişe, sokağın ortasında Delta ile iç-içeydi.! Üstelik o kadar uyarmama rağmen.!" Babamın an be an alev alan gözleri beni bulduğunda yutkunamamıştım bile. Buz kesen bedenim büyük bir boşluğa düşmüştü. Bu kadar korku bedenimde yer aldığı için kurdumu bile artık hissetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
In Lak'ech {TaeKook}
FanfictionOmega Kim Taehyung ve Delta Jeon Jungkook aile baskısı ile evlenmiş iki genç kurtlardı. Tahyung için Sadece evlilikleri değil hayatdaki tüm kararları aile baskısı ile verilmişti. İlk gecelerinden sonra bir-birilerine karşı olan şehvet ve yoğun aşk d...