• Anlatılmayan sorun •

251 19 0
                                    

(Şarkıyı aç ve başla çiçeğim♡~)

Abi  yanlışlıkla my white carnation' için bölüm atdım

Aklım nerede ya

Of sinirlerim bozuk

Çok geç fark ettiğim için bu bölüm geç bir saate yayınlanmış olacak. Düzenlemelerini falanda yapacağım için

Ay hâlâ konuşuyorum

İyi okumalar dilerim kar tanelerim~♡



• • •

Misafirliğe gelen küçük yaşta bir çocuk gibiydim sanki. Ellerim dizlerimin üzerinde durmuş, başım önüme eğikti. Gözlerim dolu-doluydu. Tek bir kelime edersem akacaktı, firar edecekti göz yaşlarım. Ne yapacağımı ve neler diyeceğimi bilmiyordum. Öylece küçük bir çocuk misalı oturuyordum. Önümde, bir elinde viski diğer elinde ise telefonu ile oturmuştu. Bir şeyler söylememi istiyordu ama benim pek konuşmaya niyyetim yoktu.

Gerçi konuşsam bile ne anlatacaktım.? Ailemin bana karşı canavarlığını mı.? Hayvan müamelesi gördüğümü mü.? Aç bırakıldığımı, uykusuz kaldığımı mı.? Dayaktan bayıldığımı mı.? Kan kustuğumu mu.? Bunların hangisini söylemeye dilim varırdı ki?. Daha düşüncesi bile beni mahv ederken, dilime nasıl getirecektim .?

Unutmaya çalıştıkça o iki canavarın aklıma dolanması bıktırmıştı artık beni. Ne zaman unuttum dersem o anda bir şey oluyordu ve onlar pat diye zihnime giriyorlardı. Onlardan rahatım yoktu. Uzakta bile olsam, onları görmüyor, iletişim kurmuyor bile olsam, onlardan bana rahat yoktu ve aslada olacak gibi durmuyordu.

Masaya bıraktığı viski bardağının sesi,  bakışlarımı ona çevirmeme neden olmuştu. Yüzünde ki o üzüntü, benim hafif acı dolu gülümsememe neden olmuştu. Birisinin bana acıması garibime gitmişti. Daha önce kimse bana acımadığı içindi her halde.

"Hâlâ konuşmak istemiyormusun.?" Hüzünle çatılan kaşları ve gözlerinde olan hüzün dolu parıltılar ile başımı önüme eğdim. Söyleyemezdim. Kahr olurdum, utanç içinde kalırdım. Bu yaşa kadar ailesinden kaç kişi şiddet görmüştür ki.? Resmen rezillikti bu. O'nun gözünde aciz ve rezil birisi olmak istemiyordum ben.
"Peki o zaman." Dediğinde bakmadım ona. Ama  ayaklandığını hissetdim. Daha sonra yanıma gelerek oturmuştu.
"Hadi dertleşelim." Demişti. Bakışlarım onu buldu. O'nun nasıl bir derdi vardı acaba,  diye merak etmiyor değildim açıkçası. Dışarıdan bakıldığında sert olan her insanın büyük acıları olurmuş.
"Biliyormusun, ben ilk okula gittiğim zamanlarda notlarım düşükmüş. Bu yüzden babam beni, ceza olarak, bir hafta eve kapatırdı. Peki ya senin.? Senin babanın sana verdiği cezalar nasıl oluyordu çocukken.?" Gülmek istedim. Keşke benimde tek derdim ve acım bundan ibaret olsa. Keşke benimde babam bana sadece kısa sürelik ceza olarak ev hapsi verse. Keşke bu sadece çocukken olsaydı. Keşke bu ve bundan daha fazlasını yaşamamış olsaydım. Ama keşkeler hiç bir zaman iyikilere dönüşmüyordu. Asla değiştiremezdim başıma gelenleri. O kadar acıyı çabucak unutamazdım bile. Hâlâ bedenim yorgun, zihnim uyuyor gibi. İçimdeki acılar hâlâ azalmış değil. Hâlâ taze gibi. Kalbim ise zaten param-parça bir hâlde.
"Neden ağlıyorsun Taehyung.?" Dediğinde, ağladığımı bile o dediğinde fark etmiştim. Kapşonumun uzun koluna göz yaşlarımı silmiştim.
"Sorununu neden benimle paylaşmıyorsun.?" Hüzünlü çıkan sesine karşı içimde bir şeyler cız etti. Bana acıyormuydu, yoksa üzülüyormuydu bilmiyordum. Ama istemiyordum. Yaşadıklarımın acısı gibi bir acı ise, yaşasın istemiyordum. Ayriyetten paylaşılacak bir sorunum yoktu. Bu benim için bir sorun değildi. Hayatın bana karşı yazdığı bir kaderdi. Ne karşı çıka bildim nede yazılanı silip yeniden yaza bildim. Öylece yaşadım. Ne zaman bitecek diye bekledim ve yaşadım. Anlatılması kolay şeyler yaşamamıştım. Dilime vururken zihnim dahada dolup taşıyordu esgi görüntüler ile. O anları yeniden yaşıyor gibi oluyordum.
"Hani biz eştik.? Eşler bir-birinden hiç bir şey saklamaz." Bir elini elimin üzerine koymuş ve yüzümden indirmişti. Diğer eli ile yanağımda kurumaya yüz tutmuş yaşı silmişti. Bana 'Hadi' der gibi baksada anlatamazdım. Elimden gelen bir şey değildi. İstesem bile anlatamazdım. Dilim varmazdı.

In Lak'ech {TaeKook} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin