Saat akşam sekizdi ve Jimin'in evinde bir ölüm sessizliği vardı. Bu saate kadar Jimin ve Yoongi ikilisi hiç konuşmamış, ikisi de konuşma cesaretini kendilerinde bulamadıkları için diğerleri evden gittikten sonra kendi odalarına usulca çekilmişlerdi. Yoongi, Jimin'e kabalık olmasın diye otururken Jimin'in birden üst kata çıkmasıyla o da arkasından öylece bakmış; sonrasında da o da üst kata çıkarak odasını aramaya başlamıştı.
Jimin'in odasının önünde "Jimin'in odası" yazdığı için o odayı es geçerek diğer odalara bakınmaya başladığında koridorun en sonundaki odanın kendisine ayrıldığını anlamıştı. Yatağın üzerindeki sırt çantası göz hizasına girdiğinde derin bir nefes verdi.
Kapıyı kapatarak usulca yatağa otururken dirseklerini dizine dayayıp ellerini birbirine geçirdi. Bu aralarındaki soğukluk nasıl düzelecekti ki?
Jimin ise Yoongi ile ayık kafayla konuşamayacağını anlayarak üst kattaki zulasını patlatmak için odasına geçmişti. Usulca yatağının altındaki halk arasında 'köpek öldüren' denilen vodkayı kafasına dikti. Jimin vodkadan nefret ederdi. Genelde vodkayı nadir içerdi ve sek içilen içkileri pek tercih etmezdi. Küçük şişeyi komodinine vurdu. Alkol oranı 35'in üzerindeydi. Jimin'e etkisi hızlı olacaktı belli ki.
Jimin dakikalarca kombin denedi Yoongi'ye güzel gözükmek için. Yoongi'yi ayartmak istedi. Kadife gömlekleri, deri pantolonları, dekolteli bluzları havalarda uçuştu. En sonunda açık mavi kot ceketini direkt üzerine geçirdi. İçinde hiçbir şey yoktu. Altına kot ceketinin takımı olan dar pantolonu giydi. İç çamaşırının ismi gözüküyordu; Calvin Klein...
Jimin kendi kendine planlar yaparken Yoongi sadece yatağa uzanmış düşünüyordu. Daha önce bara gitmemişti, daha önce evi hariç bir yerde kalmamıştı ve daha önce arkadaşı bile olmamıştı. Bir gün içerisinde olanlar kendisine bir tık ağır gelmiş gibiydi. Bu yüzden şu an yatakta uzanarak onları sindirmeye çalışıyordu.
Kapısı usulca çalındığında Yoongi usulca yataktan doğrularak saatine baktı. Saat sekize geliyordu. Demek ki Jimin çıkmak için onu çağırıyordu.
"Gel."
Saatlerdir konuşmayan sesi çatallaşmıştı. Kapının önündeki biraz durmuş, sonrasında kapıyı açmıştı. İçeriye giren Jimin ile Yoongi ayaklarını yataktan indirdi. Jimin arkasındaki beyaz duvara yaslanarak sağ elini başının üstüne koydu. Elini kaldırdığı için sadece ortadan iliklenen ceket yukarıya kalkmış, Jimin'in hem iç çamaşırını hem de kasık çizgisini belli ediyordu.
Bu görüntü karşısında sertçe yutkundu Yoongi. Jimin kendisine boş boş gözlerle bakıyordu. Alt dudağını ısırarak bakışlarını vücudunda gezdirdi.
"Jimin, ne yapıyorsun?"
Jimin usulca dudaklarını yalayarak elini indirdi.
"Beğenmedin mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝑺𝒊𝒍𝒍𝒂𝒈𝒆 | yoonmin|
Fanfiction+82**********: Ağlama. Park Jimin: Kimsiniz? +82**********: Sadece, ağlamanı istemeyen birisi... Yoongi sana hakaret ederken seni koruyamadığım için üzgünüm.