1-elma şekeri ve karahindiba çiçeği

42 3 5
                                    

*SEVENTEEN- Falling For U*


2019

Bir mayıs günüydü. Seninle tanıştık mahallemizin küçük parkında. Asık suratınla salıncağa oturmuş bir ileri bir geri sallanıyordun. Okul formanı gördüğümde anlamıştım okula yeni gelen o çocuk olduğunu. İsimliğini okuyamadım uzaktan, meraktan yanıp tutuşuyordum. Seninle konuşup konuşmama konusunda endişeliydim. Aklım karışmıştı. Sonra adımlarımı hızlandırıp yanındaki salıncağa oturmuştum ve çantamdaki elma şekerini uzatmıştım sana. Hiç çekinmeden yapmış gibiydim bunu ama öyle değildi. Çok korkmuştum. Beni terslemenden ya da öylece kalkıp gitmenden. Lakin yapmadın. Önce yüzüme baktın. Sonra gözlerin gömleğimdeki isimliğime gitti. Sonra tekrar gözlerime bakmış ardından da utana sıkıla elma şekerini almıştın. Elma şekerini çok sevdiğim için almıştım o gün okul çıkışında. Fakat o kadar üzgündün ki belki bir nebze de olsa gülümsersin diye sana vermek istedim. Gülümsemiştin de. Ardından hayatımda görüp görebileceğim en güzel şeye tanıklık ettim. Yanağında oluşan derin çukurlara takıldı gözlerim. Bir süre izlemek istesem de hemen soldurdun gülüşünü. Elindeki elma şekeriyle oynamaya başladın. Bir süre de ona bakıp gülümsedin küçük bir çocuk gibi. Sana hayatında ilk defa mı birinden elma şekeri aldığını sorduğumda onayladın beni. Bense şaşırmadım ama öyle yapmıştım işte. Nedendir, bilmem. Sonra sana elimi uzatıp adımı söylediğimde sen de aynısını yapmıştın ama hâlâ ürkektin. Hemen gözlerini kaçırıyordun benden. Böylelikle uzun uzun süzebilmiştim seni. Bir süre sonra kafama dank etti neden burada böyle üzgün üzgün oturduğunu sormak. Sende o zaman okula o gün yeni geldiğini ve birkaç kişiyle tartıştığını söyledin. Başta çok umursamadım çünkü ergenlik çağındaydık. Herkes herkese üstünlük taslardı öyle değil mi? Lakin ikimizin de başına iş açacağını o zamanlar bilemezdim işte. "Umarım bu elma şekerini yediğinde kendini mutlu hissedebilirsin. Çünkü ben hep öyle hissediyorum." dediğimde gülümsedin tekrar ve bu sefer gözlerin sonuna kadar kısıldı. Sevimliydin, Soobin. O kadar sevimliydin ki yanaklarını sıkma isteği uyanmıştı içimde. Ama yapamamıştım, bunun yerine salıncaktan kalkıp eve gitmeyi tercih ettim. Gitmeden önce sana; eğer korkarsan, yardıma ihtiyacın olursa yanıma gelebileceğini söyledim. Ve bana içtenlikle teşekkür ettin. O gün eve öyle mutlu döndüm ki. Çünkü hayatımda ilk defa böylesine güzel birini görüyordum. Büyülenmiştim Soobin, beni büyülemiştin.

***

Tam bir hafta seni gözetlemiş durmuştum. Hiç alışamamıştın okula, kimseye... Öyle ki konuştuğun kimse bile yoktu. Etrafına öyle yabancıydın ki, mutsuz olduğun on metre öteden anlaşılırdı. Yanına gelmek istedim okulda ama cesaret edemedim. Sinirlenmenden ya da beni terslemen beni tedirgin etmişti. Sonra okul çıkışında yine aynı parkta gördüm seni. Yine üzgün üzgün oturmuş sallanıyordun. Hafif esen rüzgar saçlarını darmaduman ettiğinden bir de onları düzeltirken sinirleniyordun. Bu haline gülmeden edememiştim. Biraz olsun seni yatıştırmak için parkın girişindeki karahindibalardan bir tane koparıp yanındaki salıncağa oturdum yine ve sen yine hayretle bana baktın. Ve bir süre de bakmaya devam ettin. Elimdeki çiçeği sana uzattığımda bir dilek tutup üflemeni söyledim. Çiçeği tutan sıcacık parmakların parmaklarıma değdiğinde içim titredi. Nedendir bilmem bir hoşnutluk duymuştum. Bedenimde yükselen belirsiz sıcaklığı hissettim. Çiçeği aldığında tekrar gülümsedin. Gülüşünü görünce bende gülümsedim tabii. Sense gözlerini kapattın bir süre, dileğini dilemiş sonra da çiçeği güçlü bir nefesle üflemiştin. Büyük çoğunluğu uçmadığındaysa yüzün tekrar düşmüştü. "Bir çiçek yüzünden ağlayacak mısın cidden?" diye sorduğumda. "Önemli olan o değil ki, dileğim gerçekleşmeyecek." dedin ağlar tonda. Bense merak edip dileğini sorduğumda "Söylersem hiç olmaz." demiştin. Çok merak etmiştim o dileği. Lakin çok özel bir anda söyledin ne dilediğini bana. Dört yıl geçmesine rağmen dün gibi hatırlıyorum.

Elinde duran karahindiba dalını gömleğinin cebine sıkıştırdığında onu ne yapacağını merak etmiştim. Lakin sormayıp içime attım merakımı. Neden hâlâ bu kadar üzgün olduğunu sordum onun yerine. Geçiştirmeye çalıştın beni. Ama kurtulamamıştın ısrarcı sorularımdan. Ne kadar inatçı olduğumu belki de ta o zaman anlamıştın. Hâlâ yalnız olduğunu söyledin dudaklarını sarkıtarak. O an yalnız olduğunu hissettirmek istemedim sana ama başaramadım da. Sonra okula yeni geldiğin için yabancılık çektiğini ve kimsenin seninle konuşmadığını söyledin. Kalbimin üzerinde bir ağırlık hissettim. Çünkü bunu hak etmemiştin. Güzel biriydin Soobin, belki kalbin de o zaman tahmin ettiğimden daha güzeldi. Bir hafta boyunca gördüğüm saf kalpli, tatlı bir lise ikinci sınıf öğrencisiydi sadece. "Asık suratlı bir tavşana benziyorsun." dediğimde başta afallamış ardından da kıkırdamaya başlamıştın. Seninle birlikte bende kıkırdamaya başladım. Uzun süre yüzüme bakmış sonra da utanmıştın. Tekrar önüne döndüğünde ileri geri sallanmaya başladın. "Gerçekten de önceki hayatında bir tavşan mıydın?" diyerek seni güldürmeye devam ettiğimdeyse daha çok kıkırdamış ve "Hey, durdur şunu." diye mızmızlanmıştın. Tek amacım gülüşünü daha fazla görebilmek, gamzelerini daha çok izleyebilmekti. 



--------

Yeni bir kurguyla geri döndüm. Çok uzun olmayacak. 10 bölümlük kısa bir aşk hikayesine tanıklık edeceksiniz. Umarım hoşunuza gider, yorumlarınız benim için çok önemli, lütfen fikirlerinizi yorumlarda belirtin <3

Elma Şekeri ve Dilek Çiçeği | yeonbinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin