Seninleyken en çok neyi sevmiştim biliyor musun Soobin? Birbirimize karşı hep çok korumacı ve duyarlıydık. Hep birbirimizin yanındaydık. Biz hem sevgili hem de çok yakın arkadaşlardık. Neden mi söylüyorum bunu? Aklıma ikimizin de kavgaya karıştığı gün geldi. Hatırlıyor musun o günü? Daha önce sana sataşan çocuklar tekrar sana saldırmaya kalkmışlardı. Çocuğa nasıl kafa atmıştım ama! Sonra o da ağzım burnum patlayana kadar dövmüştü beni. İkisi beni döverken diğeri de seni dövmüştü. Sonra ben seni dövdü diye o çocuğa da saldırmıştım. Sizin eve gitmiştik annemle babam çok kızmasın diye. Sende kalacağımı söylemiştim. Baban ikimize de fırça çekmiş sonra yaklaşık bir buçuk saat kadar bize nasihatler vermişti. Bay Choiyle ilk görüşmemiz iyi bir izlenimle başlamamıştı. Sen yanımızdan ayrıldığında defalarca özür dilemiştim. O da bir suçum olmadığını asıl seni koruduğum için teşekkür etmesi gerektiğini söylemişti. Mütevaziliğinde tıpkı baban gibiydi. Sen duştayken uzun uzadıya konuşmuştuk Bay Choiyle. Sana nasıl iyi geldiğimi, ilk günlere nazaran okula bir hevesle gittiğini söylemişti. Aramızdaki ilişkiyi de anlamıştı tabii. Lakin utandırmamak adına konusunu bile açmamıştı. O gün baban bana ilk defa sarılmıştı. Sonra defalarca kez sarıldığı olmuştu, beni kendi oğlu gibi gördüğünden. Fakat hiçbiri senin gittiğin günkü kadar acıtmamıştı canımı.
Sonra sen geldin ve hep beraber yemek yedik. Bütün bir gece oturup sohbet ettik. Güzel anılar doldurmuştu masayı. Gerçekten çok şanslı olduğunu düşünüyordum hep. Baban sana hem annelik hem de babalığı hakkıyla yapmıştı. Böylesine mükemmel birini yetiştirdiği için minnettardım ona. Her zaman da minnettar kalacaktım. Sohbet bittiğinde odana çıktık. Sana verdiğim elma şekerlerini koyduğun köşeyi görüp gülümsemiştim. Odiyle vakit geçirip onu beslemiştik o gece. Sonra pansumanlarımı kontrol etmiştin. Sırtımdaki yaralara merhem sürmüş, sonra da çıplak bedenime sarılan kollarınla ürpertmiştin beni. Boynumu öptün ve kulağıma doğru "acıyor mu?" diye sordun. Başımı iki yana sallamış, inkar etmiştim. Başımı sana çevirdiğimde dudaklarımızın arasında milimler vardı. "Acımıyor" diye fısıldadım. Dudaklarıma, dudaklarını değdirdiğin anda yeniden bir orman filizlenmişti iki dudağımın arasında. Her seferinde sen tarafından sulanacak olan bir filiz... Yavaştan uykun geldiğini anladığımdan "yatalım mı" diye sordum. Bana yatağı verip kendinden yerde yatmayı teklif edeceğin sırada belinden tutup kendime çektim. Seni istediğimi söylemiş ve yatağa sürüklemiştim. Hayatımın en güzel gecesiydi diyebilirim. Bir daha asla öyle güzel bir gece yaşayacağımı düşünmedim hiç. Bulutların arasında yıldızların yakınında gibi hissettiğini söylemiştin yorgun düşmüş bedeninden, nefes nefese kalırken. Alnına dökülmüş tel tel saç tutamlarını geriye itmiş ve doyasıya öpmüştüm seni. Kollarımda uyumuştun o gece. Tek beden olmuştu bedenlerimiz. Nefeslerimiz birbirine karışmıştı. "Beni böyle seveceğini hiç düşünmemiştim Junie" dedin uyku mahmurluğuyla gözlerin kapanırken. "Neden?" diye sordum. "Seni sevmek son derece özelken, neden böyle düşündün?" diye ekledim. "Çünkü sen benim en yakınımda olan ama aynı zamanda en uzak hayalimdin." Gülümsemiştim. "Şimdi de elma şekerinim öyle değil mi?" demiştim göz kırparak. "Tatlı elma şekerimsin. Tadını bilmesem de sen sevdiğin için seviyorum artık. Tıpkı içinde sen olan her şeyi sevdiğim gibi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri ve Dilek Çiçeği | yeonbin
Fanfiction"𝙨𝙚𝙣𝙙𝙚𝙣 𝙤̈𝙣𝙘𝙚 𝙤̈𝙡𝙢𝙚𝙮𝙞 𝙙𝙞𝙡𝙚𝙙𝙞𝙢 " "𝙙𝙞𝙡𝙚𝙜̆𝙞𝙢 𝙜𝙚𝙧𝙘̧𝙚𝙠 𝙤𝙡𝙙𝙪"