Tam iki hafta olmuştu, mektupları almaya başlayalı. Ardı arkası kesilmeyen mektuplar artık beni korkutmaya başlıyordu. En sonunda biriyle paylaşma ihtiyacı duyduğumda kütüphanede olduğunu çok iyi bildiğimden oraya gittim. Yanına geldiğimde başını masaya yaslamış uyuyordun. Önce gülümsemiştim bu görüntüye. O kadar sevimliydin ki, bir bebek kadar masumdun. Öylece izlerken seni, bir şey dikkatimi çekti. Başının altında duran kağıtlar, bana gönderilen mektuplardaki kağıtlarla aynıydı. Ve biraz ileride duran zarf da aşk mektuplarımın zarfıyla aynıydı. Hem şaşırmış hem de mutlu olmuştum. O mektupları senden aldığım için öyle mutluydum ki. Tanrıdan başka ne isteyebilirdim bilmiyordum. Hiçbir şey yapmadan geri gittim. Yüzümde aptal bir sırıtış hakimdi. Tüm gün gülümseyip durmuştum. Çıkışta eve giderken neden bu kadar mutlu olduğumu sordun bana. Birisinin bana aşk mektubu gönderdiğini söylediğimde önce biraz afallamış ve gözlerini kaçırmıştın. Oyunculuğun berbattı. Tepkini ölçmek için mektupları çok beğendiğimi ve o kişiyi bulmak istediğimi söyledim. Anlamsızca sırıtmıştın ve ardından "Belki de bir sapık, neden uğraşıyorsun ki?" diye öneride bulunmuştun. Fazlasıyla saf bir kişiliktin Soobin. Ve ben en çok da bunu seviyordum. Saf oluşunu, temiz kalpli oluşunu ve bana hissettiğin duyguların masumluğunu seviyordum. "Bence o kadar güzel yazan biri sapık olamaz. Bana karşı böylesine güzel duygular besleyen biriyle tanışmak isterim." dedim basitçe, gerçek duygularımı ifade ederek. Sense sadece başını sallamakla yetindin. Sana Odi'yle tanışmak istediğimi söyledim konuyu değiştirmek için. O kadar mutlu oldun ki, beni peşinden evine sürükledin. Evde kimse yoktu ve sana sorduğumda babanın işte olduğunu anneninse seyahatte olduğunu ve yakında döneceğini söyledin. Beni odana götürmüş ve Odiyi eline almıştın. Gözlerin kısılana kadar ona gülmüştün. O kadar sevimliydi ki bu şey, elime alıp sevdiğimde çok mutlu olmuştun. Bir anda fotoğrafımı çektin, hatırlıyor musun? Güzel çıktığını söyledin. Sonraki günlerde o fotoğrafı telefonunun ana ekranında görmüştüm. Beni çok güzel seviyordun Soobin. Ben bile kendimi hiç böyle sevememiştim. Fakat sen çok güzel seviyordun, ben seni böyle güzel sevememekten korktum hep. Sana kötü anılar yaşatmaktan endişe ettim. Lakin güzel sevdim seni değil mi Soobin? Çok güzel sevdim seni. Hiç hayal kırıklığına uğratmadan, hiç yormadan sevdim.
O gün birlikte çok güzel vakit geçirdik. Hatta baban geldi ve onunla tanıştım. Ne kadar sert biri gibi görünse de çok nazik bir adamdı. Huyunun kime çektiğini çok iyi anlamıştım. Fakat fiziksel özellik olarak babana benzemiyordun. Güzelliğini annenden aldığını düşünüyordum. O gün eve giderken beni yarı yola kadar bırakmıştın. Bundan sonra ne yapacağını sorduğumda parka gideceğini söyledin. Nedenini sordum çünkü akşam olmak üzereydi. Anneni bekleyeceğini ve her gece birkaç saat orada oturup beklediğini söyledin. Zaten yakın bir zamanda döneceğini biliyorken neden beklediğini sordum, hiçbir şey söylemedin. Başka bir şey olduğunu sezinlemiş ve seninle parkta oturup beklemek istediğimi söylemiştim. Çok mutlu olmuştun, her zamanki gibi. Parka gidip salıncağına yerleşmiştin hemen. Seni sallamamı istemiştin ve bende seni sallamaya başlamıştım. Bir süre hızlı hızlı sallamıştım çünkü çok mutluydun. Özgürlüğüne kavuşan bir kuş misali kollarını iki yana açmıştın. Kahkahalarını duymak bana keyif veriyordu. Sonra salıncağı durdurmuş ve saçlarını karıştırmıştın. Eğlendiğini söylemiştin ve kalkıp bankın birine oturmuştun. Bende yanına oturmuştum. "Annemle parkta vedalaştık en son. O yüzden burada bekliyorum." dedin her şey çok normal gibi. "Peki ama, madem geleceği belli neden her gün bekliyorsun?" diye sordum. Her zamankinin aksine yüzünde acı bir sırıtışla konuştun. "İşin kötü yanı da o ya, ne zaman geleceğini bilmiyorum ki." demiştin omuzlarını silkerken. Kaşlarım çatık, bunun ne anlama geldiğini düşündüm bir süre. Sesin daha tok bir hal alırken konuştun. "9 yaşımdan beri burada annemin gelmesini bekliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri ve Dilek Çiçeği | yeonbin
Fanfiction"𝙨𝙚𝙣𝙙𝙚𝙣 𝙤̈𝙣𝙘𝙚 𝙤̈𝙡𝙢𝙚𝙮𝙞 𝙙𝙞𝙡𝙚𝙙𝙞𝙢 " "𝙙𝙞𝙡𝙚𝙜̆𝙞𝙢 𝙜𝙚𝙧𝙘̧𝙚𝙠 𝙤𝙡𝙙𝙪"