*lovers-budung*
İlk günümüzdü, okula el ele gidişimizin, sevgili oluşumuzun ilk günüydü. Seni kalbimin merkezine koymak öyle güzeldi ki ve sana istediğim zaman seni sevdiğimi söyleyebilmek, tarifsizdi. Sevgini kazandığım için çok mutluydum Soobin. Çünkü senin gibi biri kolay kolay güvenemezdi kimseye, doğal olarak. Ama bana güvenmiştin. Bana özel biri olduğumu hissettirmiştin. O gün bunu kutlamak için seninle sahile gittik hatırlıyor musun? Okuldan erken çıkmış, tabiri caizse kaçmıştık. Sonra sahil kenarına gitmiştik ve saatlerce oturmuştuk kumların üzerinde. Soğuk falan umrumuzda değildi. Bizi ısıtan aşkımız vardı. Bu yüzden üşümemiştik bile. Bana neden mektup yazma ihtiyacı hissettiğini, neden gelip direkt olarak söylemediğini sordum. "Çünkü birini daha kaybetmeyi göze alamazdım Junnie, mektupların arkasındaki kişi olduğumu söyleme gibi bir niyetim yoktu." cevabını verdiğinde farkındalığım o zaman doğmuştu. O zaman demiştim, iyi ki sen olduğunu anlamışım. Yoksa asla beni sevdiğini bilmeyecektim. Asla böyle özel bir duyguyu paylaşamayacaktım seninle.
Bir gülümseme bırakmıştın denize bakarken. Ne olduğunu merak ettim ama daha sormadan açıklamaya başladın neyseki. "Çok garip..." demiştin. Garip olanın ne olduğunu merak etmiştim daha da. "Terk edildiğim parkta hayatıma yeni birinin girmiş olması, çok garip." demiştin sona doğru güçsüzleşen sesinle. İçim burkulmuştu yeniden. Sonra saçlarına gitmişti elim. Bir süre oynamış sonra da yaklaşıp öpücük kondurmuştum yanağına. Gözlerimin içine bakıp gülümsemiştin. Belimden tutup kendine çekmiştin ve daha çok öpmüştün beni. Dudaklarında hayat bulmuş gibi hissetmiştim. Sanki uzun zamandır yaşamıyordum da seninle olduktan sonra yaşam bulmuştum. Tüm uzuvlarım canlanmıştı birden. Ne kadar süre öyle kalmıştık hatırlamıyordum ama güzel anlar biriktirmiştik. "Şuan sahilin bir ucundan diğer ucuna koşturabilirim." dedim dudaklarına nefesimi üflerken. "Beraber koşmaya ne dersin?" diye sordun meydan okurcasına. Elinden tutmuş ve seni kaldırmıştım. Kumun üzerine bir çizgi çektim ayağımla. Başlangıç çizgisi yaptım onu. Önce giden kazanır dedim ve koşturmaya başladık. Sonra tam bitiş çizgisine yaklaşırken sen arkamdan çığlık çığlığa bağırdın. Arkama baktığımda yerde oturur pozisyondaydın. Dizini tutmuş sızlanıyordun, hemen yanına geldim aceleyle. Çok endişelenmiştim sana bir şey oldu diye. Elinden tutup kaldırdım seni, tam o esnada koşturmaya başladın ve bitiş çizgisine benden önce vardın. Ne olduğunu bile anlamamıştım o anda. "Kazandım!" diye bağırmıştın ellerini iki yana açarken. Canının yanmayışına ve gülümsemene sevinsem de "Hadi ama, bu haksızlık." dedim mızmızlanırcasına. "Sadece uyanık olman gerekirdi." dedin saf bir mutlulukla. O an anlamıştım gerçekten çocukluğunu yaşamadığını. Bütün bir çocukluğunu parkta geçirip yine de çocuksu duyguları tatmadığının o an farkına vardım. Lakin öyle masumdun ki hiçbir şey diyemeden seni kovalamaya başladım. Hemen kaçmaya çalışmış ama en sonunda bellerine sardığım kollarımla kendini bana bırakmıştın. "Tebrikler benim güzel bebeğim." dedim gözlerinin içine bakarken. Sonra gözlerini benden kaçırdın. "Sevdim bunu." diye de ekledin gülümserken. "O zaman daha çok demeliyim, bebeğim." dedim kıkırdarken. Daha da utandın. Sonra bir elma şekeri arabası görmüş ve koştura koştura gidip ikimize elma şekeri almıştım. Öylesine mutluydun ki gülmekten kendini alamıyordun. Bu bana keyif veriyordu. Tekrar yanına gelip kumlara oturdum. Sana uzattım elma şekerini. O ilk gün gelmişti aklıma. Ne kadar uzun zaman olmuştu biz tanışalı. Aylar geçmişti üzerinden. Hala dün gibi hatırlıyordum. Ben elma şekerimi çoktan açmış yerken sen anlatmaya başladın. "Daha 9 yaşındaydım biliyor musun? Annemin bizi terk ettiği gün beraber parkta oynamıştık saatlerce. İlk defa annem benimle o kadar uzun süre oynamıştı. İlk kez o kadar güzel vakit geçirmiştik. Meğer gideceği gün, vicdanını rahatlatmak için vakit geçirmiş benimle. Bilemezdim ki..." Elindeki elma şekerini döndürmüştün parmaklarının arasında arada bir. Sonra devam etmiştin hemen. "O gün ilk kez annemden elma şekeri istemiştim. Keşke istemeseydim dedim sonra kendime. Annem beklememi, hemen alıp geleceğini söylemişti. Giderken de sıkı sıkı sarılmış ve saçlarımı öpmüştü. Ben bankta oturup beklerken saatler geçmişti. Hava kararmıştı. Gelen giden yoktu. Sonra babamın sesini işitmiştim. Neden orda beklediğimi annemin nerede olduğunu sormuştu. 'Annem gitti baba, elma şekeri alacak bana.' demiştim umutsuzca. Sonra babam elinde bir kağıt buruşturmuştu. O meğerse annemin babama yazdığı mektupmuş. Babam sessizce eve gidene kadar ağladı. Ha bire babama annemi soruyordum yarasına tuz basar gibi. Nerden bilebilirim ki, çocuğum işte." Ağlamaya başladın, sanki o günü tekrar yaşıyor gibi. Fakat bu sefer yalnız değildin. Yanında ben de vardım. "Günlerce annemi sordum babama. Her seferinde bana sabırla cevap verip bir gün geleceğini söyledi. Yaklaşık 12 yaşımdayken babamın odasında o mektubu bulmuştum. Zaten artık geleceğine dair umudum yoktu fakat...onu okuduktan sonra daha kötü olmuştum. Sonradan kafama dank etti. Annemden o gün elma şekeri istememe rağmen bana elmaya alerjim olduğunu hatırlatmamıştı , yersem hastanelik olacak derecede kötü bir alerjim olduğunu kabul edip bana elma şekeri almaya gitmişti." Söylediklerinden sonra şoka uğradım. Kabul etmeliyim ki atlatması çok uzun sürdü. Eğer bilseydim sende anısı olan şeylerin bu kadar üstüne gitmezdim. Sana bunu o zamanda söylemiştim. "Özür dilerim, ben... ben bu denli kötü bir anısı olduğunu bilmiyordum sevgilim, özür dilerim." demiştim. Başını iki yana sallamış ve gözyaşlarını silmiştin elinin tersiyle. "Önemli değil, bana elma şekeri vermeni seviyorum. Dokuz yaşımdan beri o elma şekeri en sonunda sen tarafından verilmişti. Yiyemeyecek olsam bile." Gülümsedin, elindeki şekere bakıp. Bense gözyaşlarıma hakim olamamış ve sessizce ağlamama devam etmiştim. "Teşekkür ederim, bilmeden de olsa annemin yaptığı kötülüğü telafi etmeye çalıştığın için." Küçük hıçkırığına engel olmaya çalışarak ağlamaya çalıştın bu sefer. Hemen kendime çektim seni. Omzumda ağlamana izin vermiş hatta birlikte ağlamıştık dakikalarca. Kendimden ayırdığımda gözyaşlarını silmiştim. Bir süre incelemiştin yüzümü. "Belki elma şekeri yiyemiyorum ama elma şekeri bulaşmış dudaklarını öpersem bunu giderebilirim." demiştin. O an aklım başımdan alınmıştı. Hiç beklemeden öpmüştüm seni. Ondan sonra bana hep elma şekerim demeye başlamıştın hatırlıyor musun? O kadar çok seviyordum ki bana böyle seslenişini. Keşke yeniden bana elma şekerim diyebilseydin sevgilim, keşke yine elma şekeri bulaşmış dudaklarımdan öpebilseydin.
----
yeniden dönüş yaptım bu sefer düzenli yb atarak bitirmekte kararlıyım çünkü aklımda yeni kurgu fikirleri var umarım bölüm hoşunuza gitmiştirr <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elma Şekeri ve Dilek Çiçeği | yeonbin
Fanfiction"𝙨𝙚𝙣𝙙𝙚𝙣 𝙤̈𝙣𝙘𝙚 𝙤̈𝙡𝙢𝙚𝙮𝙞 𝙙𝙞𝙡𝙚𝙙𝙞𝙢 " "𝙙𝙞𝙡𝙚𝙜̆𝙞𝙢 𝙜𝙚𝙧𝙘̧𝙚𝙠 𝙤𝙡𝙙𝙪"