Poyraz: Abi biz 1453 yılına geldik artık buna eminim
Ümit: Evet haklısın kız da öyle söylemişti.
Poyraz: Hangi kız
Ümit: Kiana şu yanımızda zincirli olan
Poyraz: He şu mavi gözlü olan
Ümit: Evet o
Poyraz: Üzerinizi değiştirmemiz lazım böyle çok dikkat çekiyorsunuz
Zeynep: Nereden ne alıp giyeceğiz Paramız yok.
Ümit: Üstündekileri nereden aldın
Poyraz: Abdullah tan çaldığım atı dün sattım ben. Gidip size de bir şey alalım bu kılıkta olmaz sonrasına karar veririz. Pazara gidip üzerlerine uygun elbise aldılar. Pazarda gezinirken Poyraz, Ümit ve Zeynep' in önünü Atlı sipahiler kesti.
Atlı Sipahi: Durun siz köle pazarında satılmaya çalışılan Müslümanlar değil misiniz?
Ümit ve Zeynep korkuyla Evet
Atlı Sipahi: Sizi Kadı huzuruna bekler. Bizi takip edin ve bir yere kaçmaya çalışmayın
Sipahiler ile birlikte Kadının yolunu tuttular. Kadılık makamına gelirdiler. Kadının kapısında beklemektedirler. Abdullahı gördüler ve oda ellerini başına koymuş vaziyette beklemekteydi göz göze geldiler.
Zeynep: Allah belanı versin senin
Sipahi: Sessiz ol kadın.
Mübaşir Agah: Kapıya çıkar ve sıradaki davacılar Köle tüccarı Abdullah ve Şikayetçiler. İçeri girsin.
Kadı Sarı Hızır: Sipahiye nedir bunların derdi.Çarşıyı karıştıran bunlar mı?
Sipahi: Abdullah'ı göstererek kadı hazretleri Bu adam köle tüccarıdır Devletü't-Türkiyye diyarından gelmiş. Bunlar Müslümandır bunları köle pazarında satmaya çalışmış. Halk da bunu öğrenince bu adamı dövmüştür.
Kadı Sarı Hızır: Siz Müslüman mısınız?
Ümit, Poyraz ve Zeynep: Elhamdülillah Müslümanız kadı hazretleri
Kadı Sarı Hızır: Kafasını öne eğer ve oğlum gidin şu kadının üstünü başını örtecek bir şey getirin Müslüman bir kadını karşıma böyle çıkarmaya utanmıyor musunuz töbe töbe.
Sipahi: Bağışlayın kadı efendi sipahi kafasını öne eğdi ve Zeynep' i dışarı çıkarttı. Zeynep le dışarı çıkan asker Zeynep eşarp ve etek getirdi. Elbiseyi giymesini söyledi ve Zeynep tekrar içeri girdi
Kadı Sarı Hızır: Yaz mübaşir.
Bugünün tarihinde Köle pazarında Devletü't-Türkiyye den gelen köle tüccarı Abdullah
Kadı Sarı Hızır elini uzatarak Ümit' i adını ve baba ana adını sordu. Ahmet' ten olma Ümit ve Mehmet' ten olma Zeynep kızının köle pazarında satılmaya çalışıldığı öğrenilmiş, köle tüccarı Abdullah ile beraber kadılık makamına getirilmiş olup. 4 erkek 1 kadının sualleri alınmaya başlanılmıştır.
Kadı Sarı Hızır: Sen Abdullah bu adamları köle pazarında sattığın söylendi. Sen bu adamları nereden aldın nasıl buldun.
Abdullah: Kadı efendi ben bu adamları İzmir taraflarında buldum üstleri yanmış idi soyulmuş halleri vardı. Bende insanlık namına gelin sizi şehre kadar götürüyüm dedim. Onlarda benimle Konstantin'e' ye kadar geldiler. Bende sel sefil olmasınlar diyerek zengin bir ailenin yanına vereyim dedim.
Kadı Sarı Hızır: Bu adam ve kadın sana Müslüman olduklarını söyledi mi?
Abdullah: Söylemediler ben bunları rum sanmıştım kadı efendi.
Kadı Sarı Hızır: Siz bu adamın dedikleri doğrumu dur.
Ümit ve Poyraz: Yalandır kadı efendi.
Kadı Sarı Hızır: Siz anlatın şimdi bu adama nerde buldunuz.
Ümit: Kadı Efendi bu adamla biz İzmir dağlarında karşılaştık. Hırsızlar bizi soymuşlardı hiçbir şeyimiz yoktu. Sonra biz bu adamı yolda kervanı ile beraber gördük. Sizi şehre kadar götürürüm. Benimle gelin dedi daha sonra bizi şehre götürüyorum diyerek kandırdı. Beni ve karımı demir kafese kapatıp Konstantin'e kadar getirdi. Burada satmaya kalktı.
Kadı Sarı Hızır: Peki sen kadın
Zeynep: Kocamın dediğine katılırım kadı hazretleri
Kadı Sarı Hızır: İstanbul'a geldiğinizde ne oldu bu adamı kim böyle dövdü.
Poyraz: Kadı hazretleri ben bu adamı abim ve yengemi kurtarmak için İzmir den Konstantin'e' ye kadar takip ettim. Köle pazarında Müslümanların satılamayacağını bildiğim için kürsüye fırladım. Halktan yardım istedim Halk bize yardım etti.
Kadı Sarı Hızır: Sipahi doğru mudur bu adamın söyledikleri
Sipahi: Kadı Hazretleri bu adam kürsüye çıktı ve dua etti bunu da herkes duydu ve amin dedi. Dedikleri doğrudur ben ve arkadaşlarım bu olayı gördük.
Kadı Sarı Hızır: Abdullah efendi ne dersin bu adamın söylediklerine
Abdullah: Benim günahım yoktur kadı hazretleri bana Müslüman olduklarını söylese köle olarak satmazdım.
Kadı Sarı Hızır: Siz Abdullah' dan şikayetçi misiniz?
Ümit, Poyraz ve Zeynep: Şikayetçiyiz kadı efendi.
Abdullah: Kadı efendi ben bir halt ettim sen etme ben yaptığım iş den pişmanım cezam neyse çekmeye razıyım beni affedin
Kadı Sarı Hızır: Bu işin cezası bellidir tarafla la anlaşamazsa elin kesilir sen bu işten zor kurtulursun.
Abdullah: Ümit Poyraz ve Zeynep' e dönerek beni affedin ne isterseniz veririm durumum yettiği kadar.
Zeynep: Sen bizi satmaya çalıştın cezan neyse çek
Ümit' in aklına bir fikir ve Abdullah' a dönerek
Ümit: Sen bizi 10 altına satmaya çalıştın 10 altın ver senden şikâyetçi olmayalım
Kadı Sarı Hızır: Abdullah' Kolun gider yoksa
Abdullah Cezaya fazla bulur ve karara bağlanır.3 altın vererek sulh olunur Abdullah kolunu kaybetmekten kurtulmuştur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANDA YOLCULUK 1453
Ficción históricaHikayemde kahramanlarımı 2023 yılından 1453 yılına fetih sonrası İstanbul' a gönderdim. Kahramanlarım 1 doktor 1 asker 1 eczacı. Sıkılmadan okuyabileceğinizi düşünüyorum.. #Zaman 1. # Osmanlı 1.