8.bölüm

21 11 12
                                    

Kadin daha biz gelmeden bişey bilmediğini söyleyip aniden karakoldan çikip gitmiş. Çok tuhaf doğrusu. Şimdi o hastaneye gidip yanliş tehşis koyan doktoru bulmaliydik. Raporda yazan hastaneye gittiğimizde öyle bi doktorun ve hastanin olmadiğini söylediler. Sinirden kafayi siyiricam.
"Deliricem ya, nasil olmaz burda ismi cismi herşeyi yaziyor işte" diye elimde artik sikiştirilmakta buruş buruş olmuş raporlari gösterdim.

"Hanimefendi lütfen kendinize gelin. Size defalarca söyledik zaten. Öyle birisi burda yok. Şimdi lütfen zorluk çikartmayin hastane burasi" dedi bikkinlik ile alnina masaj yaparken. Sabri tükenmiş bi hali vardi

" Evet hastalara yanliş tehşis koyarak ölüme sürükleyen hastane"dedim sinirden kip kirmizi olmuş gözlerimle dik dik baktim. Sonra elimdeki belgeleri karşimdaki adamin gözüne sokarcasina "Işte bu da arama iznim. Gördün mü ?" dedim daha da yaklaştirarak.

Sonra sabir dilercesine derin derin nefesler alarken " tamam. Kendiniz bakin öyleyse " dedi ve yavaşca geri çekildi.

Doktorlarin kimliklerinden tut hastanenin kameralarina kadar her şeyi tekrar tekrar taramiştik.
Ve lanet olsun ki hiç bir şey yoktu.
Günün geri kalanini soruşturma için aldiğim kamera kayitlarini izlemek ile geçti.
Eve geldiğimde saat biri geçiyordu ve benim hiç uykum yoktu. Temiz ve rahatlatici bi duş aldiktan sonra bir korku filmi açtim. Koltukta uyuyakalmiştim sanirim. Kapinin alacakli gibi çalma sesine uyandim. Saçma sapan bi rüya görmüştüm. Bir iki saniye sonra rüyamda ne gördüğümü bile hatirlayamadim. Lanet kapi hala çaliyordu.
Üstümdeki battaniyeyi bi kenara atip uyku sersemliği ile sendeleyerek kapiya doğru yöneldim. Kapiyi açtiğimda karşimda duran kişi ile anlik bi şok geçirdim.
Bi an kendimi rüyada zannettim. Ben hala şoktayken baş belasi Louis konuştu.

"Günaaydiin. Bu Tom, Tom Felton taniyorsun zaten. Tom bu da Sofi iş arkadaşim"
dedi bana bakip siritirken. Sonra beni biraz süzdükten sonra da "şey o biraz dağiniktir" dedi o sari çiyanin kolundan tutup içeri geçerken.
"Siz nasil, sen onu" diyebildim evimi nasil bulmuştu. Onu birak bu gerizekaliyi nasil bulmuştu. Demek bu yüzden izin aldin. Hain herif ben de senin ağzina siçmazsam. Kesin şimdi mutfağa tikinmaya gitmiştir. Aklimdan düşünceleri geçirirken o çiyan benim koltuğuma o pis poposu ile kurulmuştu bile. Hizla yanina giderek kolundan çekiştirerek kaldirmaya çaliştim.
"Bana bak burayi nerden buldun hiçbir fikrim yok ama hemen benim koltuğumdan kalkiyorsun ve bu evden siktir olup gidiyorsun" dedim kisik bi sesle Louis in duymasini istemiyordum. Kimsenin hayatima karişmasini istemiyordum. Herkes haddini bilmeliydi bu kişi en yakinim bile olsa. Onu kaldirmaya çalişan ellerimi tutarak konuşmaya başladi.
"Bak bana kizginsin biliyorum. O gün için gerçekten özür dilerim. Bi hataydi ve..."
Ellerimi sertce çekerek ondan kurtulurken
"Umrumda değil. Siktir git" dedim tek nefesde.
"Benim umrumda ama" dedi titrek bi sesle.
Konuştuğu her kelimesine benim evimde aldiği her nefese o kadar sinirleniyordum ki. Derin bir nefes alarak kendimi sakinleştirmeye çaliştim.
"Evimden defolup git" dedim olabildiğince duygusuz ve soğuk bi sesle.
"Hayir gitmiyorum" dedi kararli bi ses tonuyla. Koltuktan kalkarken.
"Öyle mi ?"
Bütün öfkemi sinirimi boşaltircasina yanağinin sağ tarafina yumruğumu indirdim. Aciyla inleyerek koltuğa kapaklandi. Sanirim sandiğimdan daha çok cani acimişti. Cidden bu umrumda değil.
"Peki ya şimdi?"
Hiç bi ses gelmemişti. Hala kapaklandiği gibi orda yatiyordu. Gerçekten bu kadarcik şeye bile dayanamiyor muydu yani. Yakindaki tekli koltuğa geçerken alayci bi sesle konuştum.
"Sandiğimdan daha da acizsin Felton" dedim deminki yumruktan dolayi kanayan ellerimi incelerken.
"Bakiyorum da hiç sesin soluğun çikmiyor" dedim böyle sessiz yatmasindan biraz endişelenmiştim. Yerimden kalkarak yattiği koltuğa doğru yöneldim.
"Umarim gebermişsindir" dedim hala alay ederken. Sonra koltuğa bulaşmiş kani görmem ile şok oldum. Gebermiş miydi cidden. Hayir o kadar sert vurmadim bile. Bu imkansiz. Elimi hizla nabzina götürdüm.

Uçan Hayaller -Tom Felton Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin