KAÇIŞ

27.5K 814 91
                                    


17 sene öncesi....

"Reşit ağam ağam üsteğmen Arif geldi sizinle konuşması gereken önemli bir şey varmış". Dedi hasan sesindeki endişesi belli olurken.

Reşit ağa yataktan doğruldu saate baktığında gece 3'dü bu saatte niye gelsin ki üsteğmen diye geçirdi içinden. Gece gece gelmesinin tek sebebi anca bir kötü haber için olabilirdi.

"Tamam Hasan hemen geliyorum." Dedi ne olduğunu anlamamış kötü bir haberi almaktan endişe duyuyordu. İçinde olan sıkıntısı bu endişesinin körüklüyor du.

"Hayır olsun ağam gece gece bişey olmasın diyerek." üstünü giyiniyor'du Dilber hanım.

Acele ile aşağı indikleri sırada mihra'nin ağlama sesini duyan Dilber hanım mihra'nin odasına geri döndü.

Ağlayan Mihra'yı kucağına aldı. Başını omzuna koyup biraz onu sakinleştirmeye çalıştı. Minik gözlerinden akan yaşları sildi. Ardından onu da alıp  merdivenlerden inmeye başladı.

"Hayır olsun teğmen'im gece gece ne işin var bizim konakta?"diyerek elini uzattı selam verdi Reşit ağa.

Teğmen selamını alıp elini sıktı konuşmaya başladı.

"Reşit ağa abin ve yengen bı kaza yapmışlar Mardin girişinde zincirleme kaza olmuş." Dedi sesinden belliydi sonrasında söyleyecekleri'nin daha da kötü olduğu.

Bir yumru oturdu Reşit Ağa'nın boğazına,bir acı düştü yüreğine. Abisi ve yengesinden önce yeğeni geldi aklına. Sormaya çekindiği o soruyu sordu hemen.

"Nerdeler peki? İyiler mi?" Diye endişe ve korku ile sorularını ard arda sıraladı reşit ağa.

Teğmen derin ve acı ile nefes aldı, "Başın sağolsun ikisi de hastaneye varamadan ölmüşler." Dedi teğmen.

Dilber hanım kucağındaki mihra ya baktı akan göz yaşları mihra'nın minicik ellerine düştü. Reşit ağa zor durdu bugün ayakta. Bir kara gece bir yavruyu anasından babasından etmişti. Bir kaza iki cana sebep olmuştu.

Bir yangın düştü Saruhan konağına yıllarca geçmeyecek acısı hep daim olacak o yangın. Bir insan öldüğü zaman kırk mum yanarmış insanın yüreğine her geçen günden biri söner miş. Ama o kırkıncı mum asla sönmez hep yanarmış.

Bu gece iki can için anne ve babası için yandı yüreğine nefes aldığı sürece hep yüreğinde yanacaktı o mumlar.

****************

GÜNÜMÜZ

"Mihra neredesin yavrum." Diye seslendi Dilber hanım, oturduğu sedirden.

"Geldim yenge bişey mi istedin?" Dedi mihra merdivenleri koşar adım iniyordu. Bir gün bu merdivenleri inerken düşecekti ama ne zaman?

Dilber hanım gülümseyerek "zarife sana görücü bulmuş yine." dedi kahkaha atmamak için zor tutuyordu kendisini.

"Of yenge ya yine mi? Zarife abla beni evlendirmeden rahat etmeyecek."Diye cevap verdi mihra Zarife her gün yeni bir görücü ile kapısını çalar olmuştu.

Zarife hem dedikoducu hemde çöp çatan biriydi. Kimin nerde nesi var bilirdi. Kim kimi sever kim kime yakışır herkesi maddi manevi durumuna göre ölçüp biçer ayarlardı.

Ama mihra kimi getirse begenmezdi. O iki sene önce ufra çarşısında gördüğü kara kaşlı kara gözlü o adama tutuklu kalmıştı.

Dilber hanım mihra'ya bakarak gülmeye başladı ."haklısın kızım biz bile bu kadar düşünmüyoruz". Dedi. gerçekten de öyleydi yeni yirmi yaşına girmiş yegenlerini evlendirme derdin değillerdi.

YÂRE-İ DİL (gönül Yarası Serisi Birinci Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin